Haber/ Saadet ERCİYAS

Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Ahmet Kemal Baysak'la bir çok kez birlikte gittiğimiz Bosna Hersek ziyaretlerinde, Srebrenica soykırımını anma ve cenazelerin defin törenine katıldık. İlk kez gittiğimiz 2006 yılında 550 cenazenin, 2010 yılında 770 cenazenin defin töreninde bulunduk. 2015 yılında 136 cenazenin, 2017 yılında 71 cenazenin toprağa verilişine tanıklık ettik.

"2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi" olarak nitelendirilen Srebrenica soykırımında katledilenlerin beden bütünlüğü bozulmuştu. Çoğu kez DNA analizi yöntemiyle kimliklendirilen küçük beden parçalarıydı toprağa verilen.

Acılı aileler, eşleri, oğulları, babaları ya da ağabeyleri için gözyaşı dökerken, bir yandan da "Onların artık bir mezarı var" diye seviniyorlardı. Uluslararası Adalet Divanı'nın Srebrenica'da ve çevresinde yaşananları "soykırım" olarak nitelendirmesi, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nin ceza kararları yürekleri soğutmaya yetmiyordu.

Srebrenica'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nın karşısındaki akü fabrikasında işkence gören, katledilen ve vücudunun parçaları bulunamasın diye birbirinden farklı toplu mezarlara gömülen her yaştan tam 8 bin 372 müslüman Boşnak erkeğin dramını bugün artık tüm dünya biliyor. Benzer katliamların yalnızca Srebrenica'da değil, Prijedor'da, Ahmici'de, ülkenin pek çok yerinde yaşandığı da...

Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü'nün verilerine göre, Bosna Hersek'te bugüne kadar 550'den fazla toplu mezar bulundu. Ülkede bulunan toplu mezarlıkların sayısı 800'ü geçmiş, savaşta kayıtlara kayıp olarak geçen kişi sayısı 32 bin 152 olarak biliniyor. Yakılanlar, geride ailesi kalmadığı için ne oldukları hiç bilinmeyenler bunun dışında.

Çocuklara nefret yerine diploma verdik

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Srebrenica kentindeki Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen anma törenlerini her yıl canlı olarak veriyor. Gün boyu konuklar tören alanında yaşananları anlatıyor. Birkaç yıl önce İzmir'de Bosna Hersek Fahri Başkonsolosluğu'nu ziyarete geldiğinde tanıştığımız Srebrenica ve Zepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subasic, bu yıl ekranda izlediğim konuklardan biriydi.

Soykırımı dünyaya haykıran Subasic, "24 yıl geçti ama soykırımı işleyenler pişman olmadı, bunu inkar ediyorlar ve bu bize büyük acı veriyor. Bölge topraklarımıza adalet gelmediği için üzgünüm" diyordu. Yaşadığı tüm acılara karşın çelik gibi, dimdik ayakta duran Munira Subasic, acılarına karşın anneler olarak çocuklarına nefreti aşılamadıklarının altını çiziyordu: "Bu topraklarda yaşamaya devam ediyoruz. Şu anda öğretmenlerimiz, mühendislerimiz var. En önemlisi de çocuklarımız intikam almadı, içlerinde nefret yok. Bu biz annelerin gururu. Biz dünyadaki tüm anneler için örnek anneyiz. Tüm kongrelerde Boşnak annelerin başına gelen haksızlıklardan söz ediyorum. Biz anneler, nefret yerine oğullarımıza diploma verdik."

Çocuklarına nefret yerine diploma verdiklerini söylemek, nefret dilini, barış diline çevirmek...

Dileyelim ki; oğullarına nefret yerine diploma veren erdemli annelerin acısı defnedilenlerin sayısı gibi azalsın. Çünkü çocuklarının başarısı, meslek sahibi olmaları, silah yerine diploma, iş sahibi olmaları, onların acılarına iyi gelecek tek ilaç gibi görünüyor şimdilik.

Keşke hiç bir ulusun unutmayacağı ve unutturmayacağı acıları olmasa…