Tüpraş'ta meydana gelen iş cinayetinin ardından sendika ve meslek örgütleri özelleştirmeler sonucu doğan tehlikelere dikkat çekti; “İşveren karını 11 kat artırdı, işçilere ölüm düştü” denildi.

İzmir'i sarsan Aliağa Tüpraş Rafinerisi’nde bakım sırasında nafta tankında meydana gelen ve 4 işçinin yaşamını yitirdiği, 2 işçinin de yaralandığı iş kazasının ardından sendikalardan ortak tepki geldi. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, yaptığı ortak açıklamada taşerona ve iş cinayetlerine dikkat çekti. Kurumlar adına açıklamayı yapan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Tüpraş'taki özelleştirmeler sonucu doğan tehlikeleri anımsattı. Sarı; “Herkes iş güvenliği ve iş sağlığının derdinde, işçiyi düşünen yok. Kaza kader değil, söz konusu iş cinayetine adım adım gelindi. Hükumet Tüpraş’ı özelleştirdi, patron taşeronlaştırdı, işçiler üzerindeki üretim baskısını artırdı. İşçilerin uyarıları dikkate alınmadı. Verdikleri mücadele OHAL ile engellendi. İşveren karını 11 kat artırırken, işçilere ölüm düştü. İşçiler ölürken üretimin devam etmesi için çevik kuvvetin gelip ailelerin uzaklaştırılması, onların hastaneye yönlendirilmesi, olayın örtbas edilmeye çalışılması aslında olayın iş kazası değil cinayet olduğunun açık göstergesidir. Söz konusu cinayetin sorumlusu ise TÜPRAŞ üzerinden helikopterle geçip giden patronun kendisidir” dedi.

TAŞERON ÖLÜM DEMEK

Kazaya karşın işyerinde üretimin devam etmesini eleştiren Memiş Sarı, bunu insanlık suçu olarak nitelendirdi. Tüpraş'ın en büyük, en çok kazanan, en çok kar eden, en çok satış yapan şirketlerden olduğunu vurgulayan Sarı, buranın sermaye sınıfının sarayı görünümünde olduğunu savundu. Sarı; “Kazadan sonra gerek şirket görevlileri, gerek devlet ve hükumet yetkilileri ilk elden, telaşla 'Endişelenecek bir şey yok, normal bir kaza oldu. Üretim devam ediyor' dedi. Yaşanan patlamada yüzlerce işçinin ölebileceği gerçeğinin üstü kapatılmak istenmektedir. Sendikasız, güvencesiz ve uluslararası normlara uygun olmayan çalışma koşullarının ortaya çıkmasından patronundan kamu görevlilerine kadar herkes korkmakta ve bu cinayetin üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Biz emek örgütleri olarak bu iş cinayetinin sorumluları hakkında derhal soruşturma açılmasını, bu cinayete göz yuman patronun, kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılarak hesap vermelerini talep ediyoruz. Tüm emek örgütlerini taşeron sistemi, esnek ve kuralsız çalışmaya karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz” dedi.

4 BİN KİŞİ DE ÖLEBİLİRDİ

KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Güven ise çarpıcı bir iddiada bulundu. Tüpraş'ın uluslararası bir kuruluş olduğunu kaydeden Güven; “Burada siyasi bir baskı söz konusu. Aldığımız duyumlara göre fabrikada 800 kadar kayıt dışı işçi çalışıyormuş. Bu kazada 4 bin işçi de ölebilirdi. Olay sadece 4 işçinin yaşamını yitirmesi değil. Orada yaşanacak olası bir kaza tüm Aliağa halkını tehdit etmektedir” dedi.

7 kişiye gözaltı

TÜPRAŞ Rafinerisi'ndeki patlamanın ardından yürütülen soruşturma kapsamında, hem savcılığın belirlediği bilirkişi heyeti hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan gelen müfettişler, kazanın meydana gelmesinde ihmal olup olmadığıyla ilgili detaylı bir inceleme yapmaya başladı. Devam eden soruşturma kapsamında, aralarında iş güvenliği uzmanlarının da bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı.

http://ajans.dha.com.tr/images/videos/2017_10/2017_10_12/1721550/zmir_tuprastaki_patlama_aileler_gozyaslari_icinde_cenazeleri_aldi.mp4

Gözyaşları sel oldu

Tüpraş'taki iş cinayetinde hayatlarını kaybeden yüklenici firma çalışanları Kemal Şaşmazer, Yusuf Kepenek, Mehmet Karademir ve Mehmet Dere'nin yakınları İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu önünde acı dolu anlar yaşadı. Cenazeleri teslim eden ailelerin feryatları yürekleri dağladı. İşçilerden Yusuf Kepenek, Menemen'deki Fatih Sultan Mehmet Cami'nde düzenlenen cenaze törenin ardından toprağa verildi. Kepenek için helallik alınırken, baba Niyazi Kepenek gözyaşlarına boğuldu. Oğlunun arkasından ağlayan acılı baba ayakta durmakta güçlük çekti. Namazın ardından Yusuf Kepenek, Ulukent Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı. Mehmet Karademir ve Kemal Şaşmazer ise ikindi namazı sonrası toprağa verildi. Karademir'in cenazesi Yeni Şakran Merkez Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Kapıkaya Köyü’nde toprağa verildi. 24 yaşındaki Kemal Şaşmazer'in cenazesi ise Bergama Yeni Cami’den kaldırıldı. Cenazelerde gözyaşları sel oldu. Ölen diğer işçi Mehmet Dere'nin cenazesi ise Aliağa Merkez Camisi'ne kılınan namazdan sonra memleketi Osmaniye'ye gönderildi. Dere için bugün Osmaniye'de de cuma namazı sonrası cenaze töreni düzenlenecek.

İşçiler işbaşı yapmadı

Tüpraş İzmir Rafinerisi'nde patlamada yaşamını yitirenler için dün iş bırakma çağrısı yapıldı. Tüpraş rafinerisinde 08.00 vardiyasına giren işçilere 'Bugün çalışmayacağız. Tüm gün arkadaşlarımız için iş bırakıyoruz!' duyurusu yapıldı. Tüpraş giriş kapısında bir araya gelen işçilere Petrol-iş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay bir açıklamada bulundu. İşçi ölümlerinden duydukları üzüntüyü aktaran Oktay, “Bizleri bölüyorlar ama bizim birbirimizden bir farkımız yok. Sendikalar başta olmak üzere tüm yetkililere sesleniyoruz taşeron sistemi kaldırmalı bunun için adım atmalıla” dedi.

İzmir tehlike altında

Tüpraş faciası, Türkiye’de yaşanabilecek büyük endüstriyel kazalara dair mevzuatı yeniden gündeme getirdi. TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Başkanı Baran Bozoğlu şunları söyledi: “Bu konuya dair düzenleme Türkiye’de Avrupa Birliği’nden (AB) 28 yıl sonra 2010 yılında yönetmelik olarak yayımlandı ve 2 yıl sonra yürürlüğe gireceği belirtildi. Ancak uygulanması gereken maddeler önce 2017, sonra da 2019 yılına ertelendi. Sanayinin yoğun olduğu bölgelerde herhangi bir tesiste yaşanabilecek olası bir patlama, bu tesisteki tehlikeli kimyasal maddelerin havaya, suya ve toprağa yayılmasına neden olabilir. Bu maddeler bir kimyasal silah görevi görerek geniş kitleleri etkisi altına alabilir. Kocaeli, Trakya Bölgesi, İstanbul, İzmir ve tehlikeli madde depolayan tesislerin olduğu tüm kentler tehlike altında. SEVESO yönetmeliği, bu perspektifle ele alınmalı ve ertelemeler kaldırılarak acilen çalışmalar başlatılmalı. Bu eksiklikler giderilmeden kesinlikle yeni sanayi alanları oluşturulmamalı, kapasite artışlarına izin verilmemeli.”