Haber/ Gökçe ADAR

İzmir İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin yayınladığı raporda 2019 yılında yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekildi. Raporda, iş cinayetlerinde ağırlıklı olarak inşaat sektöründe çalışan işçilerin hayatını kaybettiği kaydedildi. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Komisyonu Başkanı Mutlu Burak Paksoy, her gün ortalama beş işçinin iş kazası nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade ederek en çok yaşanan iş kazalarının inşaat sektöründe olduğuna dikkat çekti. Paksoy, “İzmir’de yaşanan iş cinayetlerine bakıldığında ölümlerde, kentsel dönüşüm projelerinde, gökdelenlerde yani ağırlıklı olarak inşaat sektöründe kazalar yaşanıyor” dedi 2019 yılında, İzmir'de 74 işçinin hayatını kaybettiğini ve bu işçilerden 18'inin inşaat işkolunda çalıştığını ifade eden Paksoy, “2019 yılında Türkiye’de en az bin 736 işçi; İzmir'de ise en az 74 işçi yaşamını yitirdi. İnşaat ve yol işkolunda ülkemizde 336 işçi, İzmir'de ise 18 işçi hayata gözlerini yumdu. Ölümlü iş kazaları en çok inşaat sektöründe; yüksekten düşme sonucu meydana gelmektedir” dedi.

Hapis cezası almıyorlar

İş kazaları ve işçi ölümleri istatistikleri incelendiğinde, Türkiye'nin diğer ülkeler arasında en üst sırada yer aldığını söyleyen Paksoy, 2012 yılında iş sağlığı ve güvenliği konusunda çıkarılan 6331 sayılı kanunun iş kazalarını önlemekte yetersiz kaldığını söyledi. Paksoy, sözlerine şöyle devam etti: “İş kazaları ve işçi ölümleri istatistikleri incelediğinde maalesef ülkemiz dünyada en üst sıralarda yer almaktadır. 2012 yılında sadece iş sağlığı ve güvenliği konusunda çıkarılan 6331 sayılı kanun ile yapı işlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği, şantiyelerdeki iş kazalarını önleyememektedir. Kanun yetersiz kalmaktadır. Caydırıcı özelliği bulunmamaktadır. Ağır yaralanıp organlarını kaybeden, felç geçiren, engelli kalan işçiler ise ömür boyu işsiz ve başkalarına bağımlı, mutsuz yaşam sürmek zorunda kalıyorlar.”

Ölümlü iş kazalarında kasıt unsuru olduğunun altını çizen Paksoy, “İş kazalarında, sorumlular, genellikle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 85’nci maddesi (taksirle ölümüne neden olma) ve 89’ncu maddesi (taksirle yaralama suçu) ile yargılanıp hapis cezası almamaktadır, sadece tazminat ödemektedirler. Halbuki, mevzuatta belirtilen önlemlere uyulmaması ve insana değer vermeyerek aşırı kar hırsı ile hiçbir güvenlik önlem alınmaması sonucu meydana gelen yaralanmalı ve ölümlü iş kazalarında kasıt unsuru vardır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 81'nci maddesi (kasten öldürme suçu) ve 86'ncı maddesi (kasten yaralama suçu) ile yargılamalar yapılırsa iş kazaları önlenebilecektir” diye konuştu.

Denetim arttırılmalı

Paksoy, 2018 yılında ise inşaat sektöründe güvensizlik ve tedbirsizlik nedeniyle 438 işçinin vefat ettiğini de dile getirdi. İnşaat sektöründe yüzlerce işçinin güvencesiz çalıştırıldığının altını çizen Paksoy, şöyle konuştu: “Şantiyelerde ve inşaat sektöründe sendikalaşma yaygınlaştırılmalı. İşçiler aylarca sigortasız çalıştırılıyor, iş kazası olunca da hemen SGK’ya işe giriş bildirimi yapılıyor. Sigortasız işçi çalıştırılması daha sık denetlenmeli ve sigortasız çalıştıran işverenlere ağır yaptırımlar uygulanmalı. Şantiyelerde çok sayıda taşeron çalışması ile koordinasyonsuzluk meydana gelmekte ve ilave tehlikeler sonucu kazalar artmaktadır. Çok tehlikeli işyerleri olan şantiyelerde 'önce can güvenliği, sonra iş' ve 'önce emniyet, sonra hareket' iş etiği ve çalışma felsefesiyle önlemler alınmalıdır.”İlçe belediyelerince şantiyelerden sorumlu yapı zabıta birimlerimin kurulması gerektiğini de hatırlatan Paksoy, “İlçe belediyeleri inşaat ruhsatı verdikleri şantiyeleri denetleyerek iş güvenliği almayan müteahhitlere maddi cezalar kesme yetkileri olmalıdır. Hatta inşaatta ölüm tehlikesi varsa işi durdurma yaptırımları uygulaması yetkileri olmalıdır” ifadelerini kullandı.