İzmir'in Menemen ilçesinde taş ocağı için verilen 'Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir' kararının iptali için açılan davada, İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkeme, dava sürerken ağaç kesimlerinin başladığı bölge için uygulamaya devam edilmesinin, hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacağına hükmetti. Vatandaşlar kararı sevinçle karşıladı.

https://youtu.be/G_cBMwvFnaw

Menemen ilçesi Alaniçi Mahallesi Değirmendere mevkisindeki ormanlık alanda bir firmanın taş ocağı ve kırma eleme tesisi projesi için 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Çevreciler ve bölgede yaşayan vatandaşlar, karara karşı İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'nde iptal davası açtı. İzmir Tabip Odası ve Menemen Belediyesi'nin de müdahil olduğu davada karar çıktı. Dava sonucunu beklemeden ağaç kesimlerinin başladığı proje alanına dair mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı aldı. Projenin, bölgede yapılması planlanan Değirmendere Barajı'nı olumsuz yönde etkileyeceğine hükmeden mahkeme, kararında, maden sahası ve çevresinin birinci derecede yangına hassas bölge olduğunu ve insandan kaynaklanacak risklere maruz kalacağını belirtti. Yine projenin çevredeki endemik ekosistem alanları ile ilgili olarak flora ve fauna yapısını olumsuz etkileyeceğine dikkat çeken mahkeme, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğuna hükmetti.


MAHKEME PROJENİN RİSKLİ OLDUĞUNU BELİRLEDİ


İzmir 2'nci İdare Mahkemesi kararında, hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin, uygulamaya devam edilmesinin, 'hukuk devleti' ilkesine aykırı bir durum yaracağını, bunun da davacı yönünden telafisi güç zararlara neden olacağını belirtildi. Mahkeme, kararında ayrıca, işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak meydana gelmesi muhakkak zararların, işlemin devam etmesi ile artacağı vurgulandı.

Emiralem Çevre ve Dayanışma Platformu, mahkemeden çıkan kararı kutlamak için Emiralem'de bir araya geldi. Davanın avukatlarından Diler Bosut Güven, proje nedeniyle Karagöl ormanlarının acımasızca kesildiğini söyledi. Herkesin iklim değişiklikleri ve yetersiz yağışlar nedeniyle kuraklık endişesi yaşadığını aktaran Bosut, "İşletmede kullanılacak günlük 88 metreküp su ihtiyacı, çevredeki su kaynalarına zarar verecek. Mahkemenin verdiği karar sevindirici ama mücadele henüz tam olarak bitmedi" dedi.

'DOĞAMIZ SAĞLIĞIMIZ BOZULACAK'


Menemen'de yaşayan Aynur Şenaydın (74), mahkemeden çıkan kararın kendilerini çok sevindirdiğini belirtti. Şenaydın, "Çok mutlu oldum. Bütün Menemen mahvolup gidecekti. O nedenle karar bizim için çok sevindirici. Sağlığımız bozulacaktı, ürün elde edemeyecektik" dedi. İlçe sakinlerinden Ayşe Kahraman (69) ise "Kazandık davayı, çok memnun oldum. Biz bu taş ocaklarını istemiyoruz. Zaten kalp hastasıyım. Taş ocakları yapıldığında doğamız, sağlığımız tamamen bozulacak" diye konuştu. Göğüs kanseri olan Hatice Kahraman (43) da, halk olarak sağlıklarının bozulmaması için uğraştıklarını belirtti. Yine bölgede yetişen zeytin, çilek gibi ürünlerin, kurulacak taş ocağının ardından verimsizleşeceğini söyleyen Kahraman, "Taş ocağı yapıldığı zaman kanser hastalığı artacak. Zeytin ağaçlarımız ürün vermeyecek, çileklerimiz olmayacak. Hayat bitecek, o nedenle istemiyoruz" diye konuştu.


AYNI BÖLGEDE İKİNCİ OCAK DA DAVALIK


Öte yandan, Emiralem'de başka bir taş ocağı için de 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Bu projeye verilen 'ÇED gerekli değildir' kararının iptali için de İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'nde dava açıldı. Hazırlanan bilirkişi raporunda, işletmenin kirletici toz yaratacağı ve oluşan taneciklerin uzun mesafelere dağılabileceği belirtildi. Proje sahasına birkaç yüz metre uzaklıkta evlerin, zeytinliklerin ve tarım arazilerinin olduğu fakat proje dosyasında bunların dikkat alınmadığı vurgusu yer aldı. Bilirkişiler, yine bölgede yaşayanların geçim kaynağının tarım olduğuna dikkat çekerek, raporda proje sahasının zeytin, meyve, tahıl ve sebze yetiştiriciliğinin yoğun yapıldığı tarımsal üretim bölgesinin olduğu görüşüne yer verdi. DHA