İzmir Barosu Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Türkiye Barolar Birliği delegeleri tarafından, Avukatlık Kanunu’nun açık hükümlerine karşın 12 Baro’nun Olağanüstü Genel Kurul çağrısını kabul etmeyen Türkiye Barolar Birliği’nin tavrına ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

İzmir Barosu Binası önünde yapılan açıklamayı İzmir Barosu Türkiye Barolar Birliği delegelerinden Av. Filiz Kunt okudu.

İzmir Barosu tarafından yapılan açıklama şöyle;

Avukatlık, binlerce yıllık geçmişi ile her daim adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerinin dile getirildiği yegane meslektir. Bu nedenledir ki; hukuk güvenliğinin ortadan kaldırıldığı ve liyakat, adalet, eşitlik kavramlarının içinin boşaltıldığı bu karanlık dönemde, gücü elinde bulunduranları, büyük veya küçük tüm iktidar odaklarını, keyfi tutumlarından geri döndürecek, evrensel hukuk kuralları ile kanunların çizdiği sınırlara çekecek en önemli kurum, avukatların meslek örgütü olan barolardır.

Muktedirlere karşı halkın haklarını koruyan avukatlar ve barolar, bugün varlığını muhtaç olduğu baroları yok sayan Türkiye Barolar Birliği’ne karşı da, hukukun üstünlüğünü, avukatlık mesleğini ve avukatların haklarını korumaktan geri durmayacaktır. Bu koşullar altında yanlış beyan ve açıklamalarla kamuoyunu yanıltan TBB Başkanı ve Yönetim Kurulunun yaklaşımı karşısında, İzmir Barosu Başkanı, Yönetim Kurulu ve TBB delegeleri olarak, aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılması zorunluluğunu duymuş bulunmaktayız.

Öncelikle belirtmek isteriz ki, 12 Baro Yönetim Kurulu’nun, Türkiye Barolar Birliği’ne (seçimli) olağanüstü genel kurulu toplaması yönünde yaptıkları çağrı bir “Talep” değil, kanun gereği bir görev çağrısıdır. TBB' nin bu çağrı hakkında bir tasarruf yetkisi yoktur. Bu nedenle, hukuk garabeti kararda imzası bulunan TBB Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin hukuka, meslek onuruna yakışır bir tutum alarak, verdikleri karardan dönmelerini, bildirimin gereğini derhal yerine getirmelerini ve derhal genel kurul çağrısı yapmalarını talep ediyoruz.

Kanuna aykırı olan, seçimli olağanüstü genel kurul yapılması çağrısı değil, bizzat TBB yönetim kurulunun red kararıdır.

TBB Yönetim Kurulu, künyelerini belirtemediği yerleşik içtihatlara dayandırdığını ileri sürdüğü kararı ile, kamuoyunu yanıltmaktadır.

TBB’ye göre, olağanüstü genel kurulun toplanmasının talep edilmesinde kamu yararı yoktur. Oysa ki, mesleki faaliyetlerinden ötürü cezaevlerinde bulunan yüzlerce avukat varken, Türkiye’de seçme ve seçilme hakkı gasp edilirken, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı tehlikedeyken, yeşil pasaport coşkusu yaşayan bir TBB Başkanının kamuya yararını tartışmak gerekmektedir.

Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU, olağanüstü genel kurul talep eden baro yönetimlerinin, TBB’ye kendi siyasi ideolojilerini dayatma ya da kabul ettirme çabasında olduklarını öne sürerek, kanundan kaynaklanan bir hakkı kullanan baroları ötekileştirme yolunu seçmiştir. Oysa çoğunluk baronun aksi görüş bildirmesine rağmen, TBB kendi siyasi ideolojisini ısrarla dayatan, bizzat Sayın Feyzioğlu’nun kendisidir.

Tüm kamuoyunun bilgisi dahilinde olduğu üzere, yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığı bu süreçte, birçok baronun uyarılarına rağmen Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU, Avukatlık faaliyeti ve TBB Başkanının görevleri dışında faaliyetlerde bulunmakta olup, TBB Yönetim Kurulu üyeleri de bu faaliyetlere engel olmamakla, kanuna aykırı davranmaktadırlar.

Öyle ki Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU, Adli Yıl Açılışı için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gitmeyeceğini açıklayan ve çoğunluğu oluşturan baroların açık iradesine rağmen, Avukatlık Kanunu 110. maddesine aykırı olarak, TBB Başkanı sıfatıyla açılışa gitmiş ve baroları hedef göstermiştir. Bu tutum, son dönemde iyice belirginleşmiş ve TBB Başkanı, kendisine muhalefet yaptıkları gerekçesiyle barolar arasında ayrıştırma faaliyeti yürüterek, baroları ve baro başkanlarını, kendisini istifaya davet eden TBB delegelerini ve avukatları hedef göstermiş, baro ve baro başkanlarını kriminalize etme gayreti içerisine girmiştir.

Hiç unutulmamalıdır ki, barolar ve TBB ayrı tüzel kişilikler olsa da, TBB’nin varlığı barolara bağlıdır. Kendisini barolardan bağımsız ve üstün gören bir yönetim anlayışının kabulü ise, mümkün değildir.

Avukatlık Kanunu gereği tüm baroların katılımı ile oluşan bir kuruluş olan TBB, kuruluş amacını ve kanundaki tanımını unutarak, kendisini bir üst yönetim olarak görmekten vazgeçmelidir.

Bu durumda hukuka uygun hareket etmek ve kanunların uygulanmasını bir kişinin keyfiyetine, iktidar merakına, kişisel hırsına kurban etmemek, hayati bir öneme sahiptir. Baroları temsil eden TBB delegelerinin yönetimi değiştirme ve yeni yönetim seçme hakkı gasbedilemez. Meşruluğunu kaybeden bu yönetim anlayışının değişmesi, TBB’nin hukuk kurumu niteliğine yeniden bürünmesi için hiçbir hukuki ve kanuni engeli bulunmayan seçimli olağanüstü genel kurulun yapılması kaçınılmazdır, şarttır.