Haber/ Didar DEMİRCİ

KESK İzmir Şubeler Platformu, Konak eski Sümerbank binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Düzenlenen basın açıklamasında KESK İzmir Şubeler Platformu’na DİSK Ege Bölge Temsilciliği ve şubeleri, Emek ve Demokrasi Güçleri destek verdi.

TÜİK’in rakamlarına yansımayan hayat pahalılığına karşı tüm kamu emekçilerini insanca yaşama yetecek bir gelir için mücadeleye çağırıyoruz diyerek basın açıklamasını okuyan KESK Şubler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazadam, “Ülkemizde kontrolsüz, plansız, koşar adım geçilen ‘normalleşme’ sürecinde dar gelirliler, yaşamını emeği ile alın teri ile kazanan milyonlar yine yok sayılıyor. Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı TÜİK enflasyon rakamlarına yine yansımadı. Bugün Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık yüzde 1,13, altı aylık yüzde 5,75, yıllık yüzde 12,62 artış gerçekleşmiştir. TÜİK pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden gelmiştir. Üstelik TÜİK’e göre Haziran ayında gıda enflasyonu yüzde 1,60 düşmüştür” dedi.

TÜİK Ve Yandaş Medya Kamuoyunu Yanıltıyor!

TÜİK’in enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medyanın kamuoyunu yanıltıcı haberlerle ‘müjde’ manşetleri attığının altını çizen Beyazadam, “Milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir. Enflasyon hesabında dar gelirlilerin, emekçilerin gelirlerinin yüzde altmış beşini harcadığı gıda ve konut (kira, elektrik, su, doğalgaz vb) giderlerini yarı yarıya düşük tutma başta olmak üzere rakamlara nasıl takla attırdığını tüm vatandaşlar görmektedir. Kısacası siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır. Maaşlarımız TÜİK Enflasyonunu Temel Alan Mutabakatlarla Eritiliyor” şeklinde konuştu.

Maaşlar eridi

Maaşların enflasyon oranında arttırılmasının normal şartlarda sıfır zam olduğuna değinen Beyazadam, “Reel maaşları ilk bulunduğu noktada tutmak, satın alma gücünü sabit tutmak demektir. Bugüne kadar kamu emekçileri adına yandaş konfederasyon yönetimi ve hükümet arasında varılan mutabakatlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı ile hiçbir ilgisi olmayan hedeflenen resmi enflasyon verileri esas alınmıştır. Altı aylık dilimlerde enflasyon farkı ortaya çıkması durumunda maaşlara yansıtılmıştır. Hatta 2014 yılında tüm kamu emekçilerinin maaşlarında brüt 175, net 120 TL’lik artış yapılan mutabakatla enflasyon farkı dahi verilmemiş, beş milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşları resmi enflasyon oranında bile artırılmamıştır. Dolayısıyla hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında varılan mutabakatlarla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir” diye konuştu.

İmza kampanyası başlatıldı

Mevcut durumda tek çözümün koruyucu sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçmesi olduğunu dile getiren Beyazadam, “Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak, gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir. Bu nedenle konfederasyonumuz “Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!” adlı bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır” dedi.

Beyazadam, hükümetten istenilen talepleri şu şekilde sıraladı:

“Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirme soygununa son verilmesini, Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını, Ülke kaynaklarının kullanılmasında herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini, Başta salgın koşullarından en çok etkilenen kadınlara olmak üzere, herkese yaşanabilir bir ücret düzeyinin altında olmamak üzere “temel bir yurttaşlık geliri” sağlanmasını, Bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını, Ücretli kesimler olarak bizlerin omuzlarına yıkılan vergi adaletsizliği yükünün hafifletilmesi için; gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini -tüketimden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini-kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını-asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, Toplumun en zengin yüzde 1’lik kısmının Milli Gelirin yüzde 54’üne el koyduğu, geri kalan yüzde 99’un payına ise Milli Gelirin sadece yüzde 46’sının düştüğü adaletsiz tabloya son verilmesi için belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, Geçsek de geçmesek de hizmet alsak da almasak da otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine parası bizim cebimizden çıkan hazine garantilerine son verilmesini, Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV’nin sıfırlanmasını, Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin pandemi tehdidi ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmasını, Ülke kaynaklarının daha fazla silahlanma için değil, barış ve demokrasi için kullanılmasını, Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’nin iptal edilmesini, Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesini, Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının-yoksulluk sınırında yaşanan artış oranının temel alınmasını, İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını, Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini istiyoruz.”