İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, FETÖ sanıkları ve terör suçlarından yargılanan sanıkları için uygulanması planlanan tek tip kıyafet uygulamasıyla ilgili yaptığı basın açıklamasında, suçu kesinleşmemiş, yargılanması devam eden sanıklara giydirilmesinin insanlık suçu olduğu belirtti.

FETÖ sanıkları ile terör suçlarından yargılanan sanıklar için planlanan tek tip kıyafet uygulamasıyla ilgili İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan şube yöneticisi Ahmet Çiçek, tek tip kıyafet uygulaması tartışmalarında Guantanamo'nun örnek gösterilmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Tek tip kıyafet uygulamasının suçu kesinleşmemiş, yargılaması devam eden sanıklara düşünülmesinin insanlık suçu olduğu iddia eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanı neden Guantanamo örneğini verdi? Biz tek tip uygulamanın rengine, şekline bakmıyoruz. Önemli olan uygulamanın kendisidir. Kimlere giydirilecek tek tip? FETÖ sanıkları ile diğer teröristlere giydirileceği söyleniyor. Yani sanıklara giydirilecek. Burada sanık kimdir sorusu gündeme geliyor. Sanık; suç işlediği düşünülerek mahkemeye sevkedilen kişi. Hakkında ceza davası açılan ve mahkemenin verdiği karar hükmünün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişidir. Evrensel hukukun tartışmasız ilkesi de şudur; Bir insan mahkeme kararıyla suçu ispatlanana kadar masumdur. Buna masumiyet karinesi denir. Bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça, suçlu sayılmamasını ifade eder. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında, darbecilerin siyasi tutukluların direncini kıramadıkları için 1983 yılında 'tek tip elbise' uygulamasını dayatmıştı, ancak siyasi tutukluların uzun ve zor bir direnişi sonrasında devlet bu uygulamadan geri adım atmıştı. Tek tip elbise uygulamasının dayatıldığı tarihlerde, siyasi tutuklular, açlık grevleri ve değişik eylemlerle direnmiş, bu durum karşısında tutuklular, ağır işkenceye maruz kalmış, yine de zorla giydirilen elbiseleri yırtarak iç çamaşırları ile duruşmalara çıkmışlardı. Mahkeme heyetleri, mahpusların kan revan içinde ve iç çamaşırları ile karşılarına çıkmalarının uzun zaman ya görmezden gelmeleri ya da kararları ile işkenceyi meşrulaştırmışlardı. Biz hak savunucuları siyasi iktidarı, insanları kimliksizleştiren ve kişiliksizleştiren bu uygulamadan vazgeçmeye çağırıyoruz. Normal şartlar dahilinde böyle bir karar alınabilmesi için TBMM'den bir karar çıkartmak gerekirken OHAL gerekçesi nedeniyle KHK marifetiyle deyim yerindeyse işi oldu bittiye getirmek yanlıştır. Bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmelidir."