Haber / Didar DEMİRCİ

İzmir depremi binlerce insanın anılarında korkunç bir öğleden sonra bıraktı. En sevdiklerimizi, kıymetlilerimizi kaybettiğimiz 30 Ekim 2020 gününün üzerinden, tam bir yıl geçti. Bu bir yılda yaralarımız kabuk bağlasa da izi kaldı. O yara izine her baktığımızda boğazımızda bir yumru, gözümüzde bir damla yaş belirdi. Depremin olduğu gün Rıza Bey Apartmanı'nın enkazı önünde ellerini başının üstüne koymuş bir kadının fotoğrafı medyaya yansıdı. Yaşanılan acının kamuoyuna aktarılmasını sağlayan fotoğraflardan biriydi o kare ve karedeki kadın… İşte o fotoğraftaki kadın, Rıza Bey enkazında ikiz çocuklarını kaybeden anne Tülin Batmaz’dı.

Depremden 4 gün sonra çocuklarının cansız bedenine ulaşıldığını ve evlatlarının birbirine sarılarak can verdiğini söyleyen Batmaz, yaşadıklarını 9 Eylül Gazetesi'ne anlattı. Batmaz, evlatlarını kaybetmesinin ardından bazı basın yayın organlarında çıkan ‘tüp bebek’ iddialarını da yalanlayarak, “Benim yaşadıklarım zaten acı. Bir de bunu iyice ajite etmenin ne anlamı var” dedi.

'HAYATIM O AN DEĞİŞTİ'

Deprem günü neler olduğunu dile getiren Batmaz, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “O gün benim için rutin bir gündü. 29 Ekim resmi tatil olduğu için evdeydim. Çocuklar benim 30 Ekim günü de işe gitmememi istemişti. Ancak ben gitmem gerektiğini ve yeterince evde durduğumu söylemiştim. Çocuklarım da pandemi nedeniyle uzaktan eğitim görüyordu ve evdelerdi. Ben işteyken öğleden sonra deprem oldu. Bunun üzerine ilk kızımı aradım ama ona ulaşamadım. Sonra oğlumu aradım. Telefonu açtığında depremden çok korktuğunu sesinden anladım. Oğlum bana, ‘anne çok kötü, çok kötü’ dedi ve telefon kesildi. Bunun üzerine ofisten nasıl çıktığımı ve işten eve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Çocuklarıma ulaşmak için koştururken yeğenim aradı. Çocukları sordu. Evdeler dedim. O da ‘Teyze sizin bina yıkılmış’ dedi. Söylediklerini kabul edemedim. Hayır dedim ya hayır… Kabul edemedim. Eve gittiğimde binanın toz bulutlarını gördüm. Çocuklarımı aradım orada. ‘Sayra ve Çınar’ı gördünüz mü?’ diye çevredekilere sordum. Çocuklarım yoklardı. Benim hayatım orada evrim geçirdi. Son ana kadar, çocuklarım bulunana kadar umudumu yitirmedim. Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekiplerinin üstün çabasıyla çocuklarım depremden 4 gün sonra, 2 Kasım’da enkazdan çıkarıldı. Çocuklarım bu dünyaya beraber geldi, beraber kucak kucağa gitti.”

ACIDAN İYİLİK DOĞDU

İkiz çocuklarının kaybından sonra ağır bir süreç yaşadığını dile getiren anne Batmaz, Sayra ve Çınar’ın 15 yıllık hayatları boyunca çevresine karşı hep iyi birer çocuk olduğunu anlattı. Sayra ve Çınar’ın ölümlerini anlamlandırmaya çalıştığını söyleyen Batmaz, “Hiçbir sözcük yaşadığım acıyı tarif edemez. Bunun üstüne bir acı bulamıyorum. Onları kaybettikten sonra anlam arayışına girdim. Bu yaşadıklarımı anlamlandırmaya çalıştım. İçinde bulunduğunuz bu durumdan çıkmanız için bence 3 kavram var. Birincisi, hakikaten delirebilirsiniz. İkincisi, intihar edersiniz. Üçüncüsü ise Allah’a sığınırsınız. Yani ibadetin en büyük terapi olduğuna inananlardanım. Ben önce Allah’a sığındım” diye konuştu. Çocuklarla birlikte kendisinin de depremde hayatını kaybedebileceğini söyleyen Batmaz, “Benim hayatta kalmam için bir sebep vardı. Bu sebep de Sayra ve Çınar’ın bu hayatta yarım bıraktığı hikayelerini ve iyilik misyonlarını devam ettirmek. Bu nedenle biz ‘İyilik İkizim’ adlı bir platform kurduk. Çünkü kötülükler çoğalıyor ve kötülüklerle besleniyoruz. Bunu değiştirmek istedim. İlk olarak iyiliği yap ama gizli tut kısmını değiştirdim. Bunu yıkmaya çalıştım. İyilik ne zaman söylenmez, iyilik bir başkasını söylendiğinde rencide edecekse söylenmez. Ama iyiliği çoğaltalım ve öğretelim istiyorsak; o zaman iyiliği paylaşmalıyız. Bunun üzerine herkesten küçük büyük yaptığı tüm iyilikleri paylaşmasını istedim ve ben de aynı şekilde paylaşımda bulundum. Geri dönüşleri de çok güzel oldu. Biz artık kocaman bir aileyiz. Kelebek etkisi yarattık” sözlerini kaydetti.

İYİLİKLERİ TÜM DÜNYAYA DOKUNDU

Deprem sonra insanların yanına geldiğini ve kendisine yardımcı olabilmek için teklifte bulunduğunu belirten Batmaz, “Hiçbir şey istemedim. Çünkü zaten her şeyimi kaybetmiştim. Uzay boşluğunda gibiydim. Beni bu hayata bağlayan hiçbir şey kalmamıştı. Beni bu saatten sonra sadece çocuklarımın adını yaşatabilmek ayakta tutacaktı. O nedenle bana bir takım yardım teklifinde bulunan insanlardan sadece güçlerini istedim. Sayra ve Çınar’ın adını yaşatmak için” dedi. Çocukların adını yaşatmak ve onlar gibi iyiliği yaymak için çıktığı yolda sadece kendi çocuklarını değil, depremde hayatını kaybeden tüm çocukların anısının yaşamasına vesile olduklarını söyleyen Batmaz, köy okullarına kütüphane kurulmasından, otistik çocuklar için özel eğitim sınıflarının kurulmasına, fidan dikiminden, Asya ve Afrika’da suya ulaşamayan insanların ayağına su sebilleri götürmeye kadar bir çok iyiliği hayata geçirdiklerini aktardı.