HABER/ Gökçe ADAR

65 yaşındaki Suriyeli Muhamed Mustafa, Suriye Halep'te terzilik yapıyordu. Altı tane dükkanı, dört tane evi vardı. Suriye'de çıkan savaşın sonunda, önce aile üyelerini kaybetti; daha sonra da tüm mal varlığını. Çocuklarını ülkeden çıkardıktan dört yıl sonra Muhamed Mustafa ve eşi Türkiye'ye göç etti. Bornova'da yaşamaya başladılar. İki göz odanın içerisinde, yedi kişinin yaşam mücadelesi verdiğini söyleyen Suriyeli Muhamed, kiracı olarak oturdukları evin altına bir bakkal dükkanı açarak, kazancı ile okula giden çocuklarını okutmaya çalıştığını söyledi.

İsteyerek gelmedik

Suriyeli Muhamed, “Suriye'de çok güzel bir yaşantımız vardı. Taki savaş oluncaya kadar. Savaş sonrası hiçbir emniyetimiz kalmadı. Can güvenliğimiz yoktu. Sokakta, eşimizi, kızımızı elimizden almaya çalışıyorlardı. Bir gün, kızımla birlikte evime yürürken, arabamızın üzerine füze atıldığını gördük. Kızımı zor kurtardım. Bir süre, Halep'in köyündeki evimizde kaldık. Halep'e tekrar döndüğümüzde ise evimizin yağmalandığını, kapıların kırılıp her şeyin çalındığını gördük. Eşimin ailesinden 10 kişiyi savaşta kaybettik. Kızımın eşi, damadım da savaşta öldü. Önce Türkiye'ye çocuklarımı gönderdim. Ben de eşimle birlikte köye yerleştim. Fakat, huzurumuz kalmadı. Eşimle birlikte bende Türkiye'ye göç ettim. Hiçbirimiz isteyerek gelmedik buraya. Ancak, burada isteyerek geldiğimize dair bir algı var” dedi.

Sanıldığı gibi değil

Suriyelilerin, Türkiye'de bilinenin aksine rahat bir yaşantı sürmediğini söyleyen Mustafa, sözlerine şöyle devam etti: “Huzurumuzun olacağını, güvenliğimizin tekrar sağlanacağını bilsek büyük bir çoğunluğumuz geri döner. Çünkü burada, pahalı bir yaşantı sürüyoruz. Evler, bize fazla kiradan veriliyor. Sağlık hizmeti sanıldığı gibi ayrıcalıklı değil. Burada bir aylık ödediğimiz su faturası, oradaki bir senelik su faturamıza denk geliyor. Aynı apartmanda, komşumuz 700 lira kira vererek otururken biz 1000 lira kira veriyoruz.”

Yaşadığı hayatı zor olarak nitelendiren Mustafa, “Buraya göç ettiğimiz günden beri, rahatsızlıklar yaşamaya başladım. Kalp krizi geçirdim. Günde 8-9 tane ilaç içiyorum. Herkes Suriyelilerin burada çok rahat yaşadığını söylüyor. Fakat neler yaşadığımızı bir biz biliyoruz. Bize karşı nefret söylemi çok fazla. Tam tersi olsaydı, Suriyeliler Türkleri baş tacı ederdi. Nefret söyleminden uzak, ayrışmadığımız, farklılıklarımız ile birbirimizi kabul ettiğimiz bir yerde yaşamak istiyoruz. Bize karşı empati kurmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı.