Haber/ Gökçe ADAR

Dokuz yıldır Türkçe öğretmenliği yapan görme engelli Aykut Aktürk, dört yıldır da Ayrancılar Yavuz Sultan Selim Ortaokulu'nda öğretmenlik yapıyor. Öğrencileriyle kurduğu iletişimden bahseden Aktürk, görme engelinin okumaya ve öğretmen olmasına engel olmadığını söyleyerek, “Sadece gözlerim görmüyor. Bu da beni diğer insanlardan ayırıyor” diye konuştu.

Öğrencileri yardım ediyor

Ortaokul ve lise dönemlerinde gözlerinin gördüğünden bahseden Aktürk, “Annem ve babam akraba olduğu için akraba evliliğinden kaynaklı yani genetik bir hastalık. Ortaokul ve lise zamanlarımda çok daha net görüyordum. Lise dönemimden itibaren gözlerim kötüleşmeye başladı. Ergenlik dönemine girdikten sonra hastalığım kendini göstermeye başladı. Liseyi ve üniversiteyi Buca'da okudum. Üniversiteyi, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği bölümünde okudum. Üniversiteyi okurken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın düzenlemiş olduğu bir sınav vardı. İzmir'de sınava girdim. İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde işe başladım. Hem okudum hem çalıştım. 2011 yılında mezun oldum. Kurum içi geçiş hakkım vardı ve tercih yaptım. Alanya'nın bir köyüne tayin oldum. 4 yıl orada görev yaptım. Sonrasında İzmir Ayrancılar'a atandım” diye konuştu.

Görme engelli olduğu için diğer öğretmenlere göre ders işleyişinin farklı olduğundan bahseden Aktürk, şu ifadeleri kullandı: “Öğrencilerim onlara bakarak konuştuğumda kimlere bakarak konuştuğumu zaten artık biliyorlar. Parmak kaldıran olduğu zaman sınıfta bir görevli öğrencim var. O bana kimin parmak kaldırdığını söylüyor. Sınıfımızda, etkileşimli tahtamız var. Bir öğrencimden yardım isteyerek bu tahtalarda dersleri işliyoruz. Bu gönüllü okuyucularla sınav kağıtlarını okuyorum.”

Engel değil farklılık

Çalıştığı okulda engelli bir arkadaşının daha olduğunu dile getiren Aktürk, engelliklerinin aslında onların farklılıkları olduğunu söyledi. Aktürk, “Şartlar eşitlendikten bizim ulaşılabilirliğimiz ve erişilebilirliğimiz oluşturulduktan sonra aslında engelli bireylerin başaramayacağı hiçbir şey yok. Üniversite zamanına kadar engelli bir birey olarak yetiştirilmediğim için görenlerin ve görmeyenlerin neler hissettiklerini anlayabiliyorum. Gören kişilerin görmeyen kişilere acıyarak baktıklarını biliyorum. Engelli bireyler ve normal bireyler günlük hayatta bir arada yaşamaları gerekiyor” ifadelerini kullandı. Görme engelli bireylerin günlük yaşantılarını körcül yöntemler geliştirerek sürdürdüklerini belirterek, sözlerini şöyle bitirdi: “Alanya'da tek başıma yaşıyordum. Tek yaşamanın elbette zorlukları var ama tamamen körcül yöntemler geliştirerek, bireysel yaşamak gayet mümkün. Örneğin; gören kişiler bir yeri görerek temizlerken, biz o yeri elimizle dokunarak toz kalıp kalmadığını kontrol ediyoruz. Yemek yaparken normal bireyler soğanın pembeleştiğini görürken, biz kokusundan anlıyoruz.” 

En büyük sıkıntı ulaşım

Aktürk, engelli bireylerin en çok sıkıntı yaşadığı konulardan birinin ulaşım olduğunu söyleyerek, yerel yönetimlerin ve engelli bireylerin ulaşım konusunda ortaklaşa kararlar alması gerektiğini ifade etti. Aktürk, “Daha önce otobüslerde görme engelli bireylerin inecekleri durakları duyması için anons sistemi vardı. Ancak bu sistem zamanla yok oldu. Biz, durakların nerede olduğunu bilmiyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de böyle bir sistemi vardı. Ama sistem tamamen bozuk çalışıyor. Yerel yönetimler bizim sıkıntılarımızı bizden dinlemediği sürece sağlıklı bir şey olacağını sanmıyorum” dedi.