İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, Ulu'nun 19 Mayıs tarihinde gözaltına alındığını belirterek, “Herhalde hiçbirimiz bunu unutmayalım diye bu tarih seçildi. Bizler, Gökmen Ulu ve diğer tutuklu gazeteciler için mücadelemizi her daim sürdürüyoruz. Ulu'yu cezaevinde yanlız bırakmamak için mektuplar yazdık ama ulaştırılmadı. Her hafta pazartesi günü saat 11.30'da Adalet Bakanlığı'ndan ziyaret etmek için izin talebinde bulunduk. Yanıt dahi alamadık. Ama Gökmen her zaman bizim kanatlarımızın altındaydı” dedi.
Sözcü Muhabiri Gökmen Ulu da, İzmir'de gazetecilerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. “Bu süreçte ben içeride siz dışarıda hep beraber omuz omuza yürek yüreğe olduk” diyen Ulu, “Basın ve ifade hürriyeti, adelet ve demokrasi mücadelesinde direndik. Size bu süreçteki çok değerli katkılarınızdan dolayı sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum” diye konuştu.

Çamur medyası üzerinden iftira

Sözcü Gazetesi'ne açılan davanın süreci hakkında bilgiler veren Ulu, “Yazdığım haberle ilgili akla hayale sığmayan algı operasyonu yapıldı. Bu filmi görmüştük. Asker ve aydınlara yapılanları hatırlayın. Çamur medyası üzerinden iftira yayını yapılıyor. Sosyal medyada haysiyet cellatları devreye sokuluyor. Karalama propagandası yapıyorlar. Sonra savcılık makamındaki görevli devreye sokuluyor. Ardından yargı eliyle operasyon gerçekleştiriliyor. Sanki hukuki operasyonmuş gibi sürdürülüyor. Yaşadığım süreci o filmlerin yeni bir versiyonu olarak nitelendiriyorum. Senarist ve yapımcılar farklıydı. Kumpas çöktü. Haberde Sözcü operasyonunda iftira malzemeleri arasına katıldı. Hiçbir hukuki dayanağı yok. Akla mantığa vicdana aykırı. Saçma sapan bir hadiseydi” dedi.

Dava Sözcü'ye değil tüm basına

Açılan davanın sadece Sözcü'ye değil tüm basına ve halkın haber alma hakkına saldırı olduğunu dile getirerek, “Burada asıl amaçlanan Sözcü'yü susturmaktı. Tutuklanmadan 10 ay önce soruşturma açıldığını duyduk. 10 ay boyunca hiçbir yere gitmemişiz 19 Mayıs sabahı gözaltına alınacağım duydum. Kaçma şüphesiyle tutuklandım. Bir kez daha tutukluluk cezaya dönüştürüldü. Bu süreçte haksızlığa karşı hukuk ile mücadele ettim. İlk duruşmada tahliye edileceğime inancım tamdı. Yeter ki adil yargılama olsun. Yargıya hesap vermekten çekinmeyiz. Yargılamayı gerektiren bir durum varsa tabi. Veremeyecek hesabımız yok. Bağımsız adil yargılama olması tek isteğimiz” dedi.

Ulu, bir haberden oluşan iddia için 4,5 ay iddianame yazılamadığını da vurgulayarak, “Hayatımızın bu ayları çalınmış oldu. Sadece bana yapılan bir zulmün ötesinde bütün ülkemize büyük zararları oldu. Bu Gökmen, Sözcü meselesi değil basın ve ifade hürriyeti, halkın haber alma hakkı, adalet ve demokrasi ile ilgili bir saldırıydı. Bu değerlerimize zarar verdi. Hukuki değeri olmayan bu iddianame. Bu süreç sonunda toplumsal dayanışmanın en güzel örnekleriyle direne direne kazandık. Daha mücadelimiz devam ediyor. Gözaltına alınırken 'mesele boyun eğmemekte' demiştim ve bunca zaman da diz çökmedim. Silivri'de bizi teröristlerden daha kötü konumda görüyorlardı. Ben mektup bile yazamadım ama teröristlere bu kadar kısıtlama yoktu” diye konuştu.

“Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganının çok önemli olduğunu da anlatan Gökmen Ulu, şöyle konuştu: “Bu sloganın anlamını idrak edemeyenlere de sıra gelecek. Daha fazla geç olmadan bu mücadeleye herkesin katılması zaruri. Orada tıkıldığım beton kutuda çok ağır psikolojik baskı altında bu düşüncelerimden bir adım geri atmadım. Bir işe yaramadı. Gökmen yine aynı Gökmen. Çizgimde değişen bir şey yok. Atatürk'ün açtığı uygarlık yolunda yürümeye devam ediyorum. Gazetecilerin zindana atılması uygulamasından derhal vazgeçmesi gerekiyor. Aslolan tutuksuz yargılamadır.”