Almanya doğumlu hemşire Songül Gülen, muhasebeci İlker Gülen'le evlenerek Türkiye'ye yerleşti ve uluslararası bir şirkette tercümanlık yapmaya başladı.

Önce Sümeyye adını verdiği kızını dünyaya getiren 43 yaşındaki Songül Gülen'in ikinci çocuğu Osman da 2003 yılında doğdu.

Çok hareketli ve sıra dışı bir çocuk olması nedeniyle Osman'ın okulundan şikayetler almaya başlayan Songül Gülen, ilkokul öğretmeninin yönlendirmesiyle oğlunu Ege Üniversitesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Rehberlik Araştırma Merkezi'ne götürdü.

Uluslararası geçerlilik ve güvenilirliğe sahip testlerden geçen Osman'ın "üstün zekalı" olduğu, aynı zamanda hiperaktivite bozukluğu bulunduğu tespit edildi.

Okulda sürekli hareket halinde olan, yaralanan ve birçok kez ambulansla hastaneye kaldırılan Osman'ın eğitim ve tedavisinin titizlikle sürdürülmesi için işini bırakan Songül Gülen, her gün oğluyla okula gitmeye başladı.

Aldığı tedavi ve eğitim sayesinde Türk Zeka Vakfı ve TÜBİTAK'ın düzenlediği oyunlarda dereceler elde eden Osman; İzmir Matematik Oyunları, İstanbul Matematik Oyunları ve Akdeniz Üniversitesi Matematik Oyunları'nda birincilikler elde etti.

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) 2016-2017 sınavında da tüm soruları doğru yanıtlayarak Türkiye birincileri arasına giren Osman, TÜBİTAK Matematik Milli Takımı'na seçildi ve Junior Balkan Matematik Olimpiyatları'nda Türkiye'ye gümüş madalya getirdi.

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Bornova Koleji 11. sınıf öğrencisi Osman, en son şubat ayında 810 matematikçinin internet üzerinden katıldığı Uluslararası Caribou Matematik Yarışması'nda birinci oldu.

Osman, elde ettiği birinciliği, hayatını kendisine adayan annesi Songül Gülen'e ithaf etti.

Kayıp bir çocuk olacaktı

Bornova ilçesindeki evinde AA ekibini ağırlayan Gülen ailesi, yaşadıkları zorlu süreci ve bu süreç sonunda yakaladıkları mutluluğu anlattı.

Songül Gülen, oğlunun bebekliğinden bu yana "keşif arzusu duyduğunu" ifade ederek, "Artık çalışamaz duruma gelmiştim. Her gün telefon alıyordum, okula çağrılıyordum. Çünkü başına bir şey geliyordu. Okulda kendini tuvaletlere kilitliyordu ya da tepelere tırmanıp düşüyordu. Ambulansla hastaneye kaldırılıyordu. Arkadaşlarıyla da uyum sorunu yaşadı. Arkadaşlarının onun gibi düşünmediğini, futbol oynamak istemediğini söylüyordu." dedi.

Oğlunun, hiperaktivite bozukluğuna bağlı yaşadığı kazalar sonrası sürekli hastaneye gittiklerini anlatan anne Gülen, şöyle devam etti:

"Artık başka bir şehre ya da bölgeye gittiğimizde önce oradaki hastanelerin acil servislerini keşfediyorduk. Çünkü biliyorduk ki başı yarılacak ya da düşecek. Çok yorulduğum zamanlar oldu. Arkadaşlarım, çevrem 'Nasıl dayanıyorsun?' diye soruyordu. Ben de her defasında 'Bir gülüşü yeter.' cevabını veriyordum ama onun bana diğer evlatlarım gibi Allah'ın emaneti olduğunu düşündüm."

Üstün zekalı birçok çocuğun ilgisizlik sonucu kaybolup keşfedilemediğini ifade eden Songül Gülen, "Oğlumun da kayıp bir çocuk olmasını istemedim." diye konuştu.

Matematikte dünya şampiyonluğunu kazanan Osman Gülen ise duygularını çok iyi ifade etmeyi beceremediğini, ancak annesini çok sevdiğini ve onsuz asla başarılı olamayacağını dile getirdi.

Annesinin, hediyelerin en büyüğüne layık olduğunu söyleyen Osman Gülen, "Annemin benim için değerini anlatamam. Daha çok şampiyonluklar elde edip ona yeni armağanlar vermek ve mühendis olmak istiyorum." ifadelerini kullandı.