Emine ŞEKER

Romanlar hakkında toplumdaki önyargıların, klişeleşmiş düşüncelerin kırılması için yapılan çalışmalar ne yazık ki Roman vatandaşlarının sorunlarını çözmeye yetmiyor. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de Romanların yıllardır uğradığı ayrımcılık bugün de azalmadan sürüyor. Roman mahallelerinde bulunan okullarda birçok sorununun yaşanmasının yanı sıra okula devam etmeyen Roman çocukların sayısının fazlalığı oldukça ciddi bir sorun haline geliyor.

Romanların toplum içinde maruz kaldığı ayrımcılığı Roman dernekleri ve Roman milletvekilleriyle konuştuk. İzmir Romanlar Derneği Başkanı Abdullah Cıstır, 17 yıllık sivil toplum kuruluşu deneyimi ile birlikte ülke genelinde diğer derneklere rol-model olduklarını yine aynı zamanda hem AK Parti hem de CHP’nin Roman Eylem Planı’nın mutfak kısmında çalışmalar yürüttüğünü ifade ediyor. Roman vatandaşlara yönelik ayrımcılığın temel sorun olduğuna değinen Cıstır, “Bizim için her şeyden önce eğitim çok önemli. Ebeveynlere de eğitimin her çocuk için hak olduğunu bilip çocuklarına bu yönde yol gösterici olmaları gerekiyor. Çünkü eğitimsizlik beraberinde cehaleti getirirken kız çocukları için erken evlilik yolunu açıyor. Eğitime önem vermeyen ailelerin çocukları pandemi sürecinde fazlasıyla eğitim hayatından uzak kaldı. Pandemi döneminde eğitim internet üzerinden devam etti, ancak roman mahallesinde kimin evinde internet var, kimse bunu sorgulamadı. Bu nedenle pandemi döneminde Roman çocuklar diğer çocuklara nazaran eğitim konusunda çok geride kaldı. Ayrıca erkek çocuklarımız erken yaşta çalışmak zorunda olmasa kız çocuklarımız çocuk yaşta kardeşlerine annelik yapmak zorunda kalmasa eğitim hayatında inanılmaz yol kat edebiliriz. Bu durum da maalesef Romanların eğitim hayatını olumsuz etkiliyor. Ten renkleri nedeniyle gittikleri okullarda yaşadıkları sıkıntılar da sorunlara bir yenisini daha ekliyor. Çocuklarımız, adını koyamadığı ayrımcılığı yaşadığını fark ettiğinde de okul hayatından soğuyor” diye konuştu.

Kendi çocukluk yıllarını da anlatan Cıstır “Biz o dönemde çocuk yaşlarında ayrımcılığı tarif edemiyorduk. Ne olduğunu tam anlayamıyorduk. Ortaokul dönemimde bir öğretmenim dersi anlattıktan sonra bana dönerek ‘Eevet sıra sende esmer vatandaş sen ne düşünüyorsun bu konuda’ dedi. Ben zaten esmerim, ama bana öyle seslenince benim rengim iyice değişti tabi. Bana ne demek istediğini o zamanlar anlamadım ama beni o cümlesiyle çok üzmüştü” diyerek okul döneminde maruz ayrımcılığı hala unutamadığını aktardı.

Özeleştiri de yapan Cıstır, genel olarak her anlamda Roman kadınlarına gerekli ilgi ve alakayı gösteremediklerin belirterek artık bu durumun değişmesi için çalışmalar yapacaklarını söylüyor. Roman toplumunda önde olanın kadın olduğunu da ifade eden Cıstır, “Bugüne kadar hiçbir Roman derneğinde kadın başkan olmadı. Yönetim kurulu üyelerinde kadın sayısı yok denecek kadardı. Biz de aktif olarak görev yapabilmeleri için gerekli çalışmaları yapamadık. Ancak artık eğitimli kadınlarımızdan talepler gelmeye başladı diyebilirim” ifadelerini kullandı.

ÖNYARGILARDN KURTULUN

Romanların yaşadığı sorunlar hakkında görüşlerini aldığımız 27. Dönem AK Parti İzmir Milletvekili Cemal Bekle de Romanlara yönelik ”Çingene” tanımlamasının önyargı içerdiğine, nefret söylemini arttığına değinerek, bu sebeple Roman vatandaşlarının kendilerine “Roman” denilmesini tercih ettiğini söyledi. Bir grubun hala “Çingene” tanımını ısrarla kullandığına da dikkat çeken Bekle, “Maalesef toplumda Romanlarla ilgili yanlış algılar oluşturuluyor. Her şartta her koşulda kapı gıcırtısına oynayan toplum olarak biliniyor. Ancak Romanlar gündelik hayatta her bir insanda olan duyarlılığa sahip. Öncelikli olarak Romanlarla ilgili bu önyargılardan kurtulmak gerekiyor” dedi.

YARIN DAHA İYİ BİR YERDE OLACAĞIZ

Avrupa ve Türkiye genelinde Romanların en yoğun yaşadığı şehrin İzmir olduğunu ifade eden İzmir Milletvekili Bekle, genel olarak Tepecik, Ballıkuyu, İkiçeşmelik, Kuruçay, Murtake (Ege Mahallesi), Gültepe, Ferahlı, Eşrefpaşa ve Çimentepe gibi semtlerde ikamet ettiklerini söyledi. 2009 ile 2021 yılları arasında yaşanan farklıları ortaya çıkarmak için bir araştırma yapacaklarını açıklayan Bekle, 2009 yılında Roman vatandaşlar arasında üniversite mezun oranı sayısının yok denecek kadar az olduğunu, ancak son yıllarda bu konudaki istatistiklerin değişmeye başladığını söyledi. Roman kadınların son dönemde çocuklarına 2 Roman İzmir milletvekilini örnek gösterdiğini dile getiren Bekle “Artık gençlerimiz kendilerini daha iyi ifade ediyor ve özgüvenleri yüksek. Kullandıkları dil akademik dil. Gençlerimizi kendilerini geliştirmeye çalıştıklarını gördükçe hem mutlu oluyorum hem de onlarla gurur duyuyorum. Düne göre çok iyi bir yerdeyiz. Ama yarın çok daha iyi bir yerde olacağız” diyor.

Nefret dilinin yeni yetişen nesil ile birlikte giderek azaldığının da altını çizen Bekle “Gençlerimizin çoğu mahalle dışına çıkmak istemiyor. Neden peki? Kendilerini yaşadıkları alanda daha güvende hissediyor. Mahalle dışına çıksa ötekileştireceğini biliyor. Mekânsal dışlanma yaşıyorlar. Ancak her insan eşit haklara sahiptir. Eğitim hakkından faydalanamayan bir birey, ne yazık ki istihdam hakkından da yararlanamıyor. Ancak hiçbir şey gençlerimizin eğitim hayatlarına engel olmasın. Eğitime inanarak daha çok çalışmak zorundalar. Çünkü çocuklarımız bizim umudumuz. Çünkü onlar bu ülkenin geleceği” dedi.

YAŞANAN SORUNLAR ORTAK

Purçu gibi Roman olan CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, yüzyıllardır Romanların yaşadıkları sorunların aynı olduğunu söyledi. Derin yoksulluk, eğitim, istihdam, ayrımcılık, önyargı, dışlanmışlık, barınma, sağlık ve güvenlik olmak üzere 9 başlıkta bu sorunların incelenebileceğini ifade eden Purçu, Romanlara yönelik çalışmaların oldukça kısıtlı kaldığını ifade etti. 2009 yılında gerçekleştirilen Roman Açılımı’nın ardından hazırlanan Eylem Planı’nın 2016 yılında Resmi Gazete’de yayınlandığını, ancak yakın zamanda AB komisyonu tarafından yayınlanan 2021–Türkiye İlerleme Raporu’nda da belirtildiği gibi bu eylem planında yürütülen çalışmalar çok yetersiz kaldığını ifade etti. Purçu, birçok kamu kurum ve kuruluşunun, Roman Eylem Planı ve Projeler kapsamında kendilerine verilen görev ve sorumlulukları yerine getiremediğini dile getirdi.

Derin yoksulluk koşullarına bağlı olarak, Roman vatandaşların genelde tek göz odalı evlerde, elverişsiz koşulları olan çadır ve gecekondularda yaşadığını ifade eden Purçu “En çok bu ve eğitim seviyesinin düşüklüğü nedeniyle Romanlar arasında erken yaşta evlilikler yaygındır. Bu da özellikle kız çocukların istismarına, eğitimini tamamlayamamasına, hem psikolojik hem fizyolojik temelli sağlık sorunlarına, şiddete maruz kalmasına yol açmaktadır. Bu dezavantajlar kadınların, hayatlarındaki tüm süreçleri olumsuz yönde etkilemektedir. Erken yaşta evlenmese bile eğitim hakkına erişemeyen ve böylelikle ekonomik özgürlüğünü elde edemeyen, yoksulluktan kurtulamayan Roman kadınlarımız, romanlara karşı önyargı ve ayrımcılık nedeniyle birçok temel haklardan mahrum kalmaktadırlar. Bu durumun değişmesi ve roman kadınlarımızın güçlendirilebilmesi için, romanlara yönelik olarak yapılan her çalışmada toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi gözetilmeli, gerekli durumlarda kadın vatandaşlarımıza pozitif ayrımcılık yapılmalıdır” dedi.

İktidara geldiklerinde Roman çocuklarına yönelik özel programlar planlayacaklarını, Roman kadınların kendi ayakları üzerinde durması ve üretime katkıda bulunmalarını sağlayacaklarını kaydeden Purçu “Sağlık, barınma, yoksulluk, sosyal dışlanma, önyargı gibi Romanları ilgilendiren birçok konuda da iyileştirmeler yapılarak, Romanların refah düzeyinin insani koşullara ve daha üst seviyeye çıkarılması için gerekli olan ve hem ülkemiz hem dünya çapındaki önerilere dayalı tüm çalışmalar yürütülecek ve sorunlarımız çözülmeye başlayana kadar süreklilik sağlanacaktır” diye konuştu.

ÜNİVERSİTE MEZUNU, ŞİMDİ ÇİÇEK SATIYOR

Çiçekçi bir ailenin kızı olan Bahar Çelik, üniversite mezunu olmasına karşın Roman olması nedeniyle iş bulamadığını ve çiçek satarak hayatını sürdürmek zorunda kaldığını anlattı.

eğitim hayatında yaşadığı sıkıntıları şu şekilde anlattı: “Sevim ve Muammer Çelik’in kızları olarak Menemen’de dünyaya geldim. Biz 4 kardeşiz. Ailem ben doğmadan önce köyde ikamet ederek sepetçilik işiyle geçimlerini sağlıyorlarmış. Babam gene ek iş olarak arada İzmir merkeze gelerek şemsiye tamirciliği de yapıyormuş. Ailem yaşamlarını çadırda sürdürürken çiçekçilik işine başlamışlar. Yani bende çiçekçilik işini ailemden, çekirdekten öğrendim. Eğitim hayatımdaki zorluklar, sıkıntılar ilkokul döneminde başladı. Lise çağına geldiğimde bir meslek lisesine gitmek istemiştim ancak ailemin eğitim konusunda eksik olması öğretmenlerimin beni doğru yönlendirememesinden dolayı düz liseye gitmek zorunda kaldım. Liseyi bitirdiğim sene üniversite sınavına girmeme rağmen bir üniversiteye yerleşememiştim. Maddi sebeplerden dolayı dershaneye ikinci dönem gidebilmiştim ve konuları yetiştirememiştim. Sonraki sene kendi çabamla dershaneye yazıldım. Aileme yük olmadan dershaneye gidebilmek için hafta sonu seyyar çiçekçilik işi yapıyordum. Sınav sonucu açıklandığında İstanbul Nişantaşı Üniversitesi İİBF Sağlık Yönetimi Bölümü yüzde 75 burslu kazandığımı öğrendim. Eğitim durumum ne kadar iyiye gitse de okul taksitlerinden dolayı yarı dönemde devlet okulu olan Adnan Menderes Üniversitesi Aydın İktisat Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölümü (İÖ) geçiş yaptım. Aydın’a yerleşmek istemediğimden 4yıl boyunca Aydın-İzmir arası memur servisiyle gidip geldim ve 2019 yazı mezun oldum. Mezun olmanın ardından hemen iş bulamadım ve daha sonrasında pandemi patladı. Nereye gittiysem pandemiden dolayı alım yapamadıklarını belirttiler. KPSS’ye girdim. Gerek özele gerek kamuya nereye başvuru yaptıysam olmadı. Bu süreçte belirli süreli fabrikalarda beden işçiliği yaptım. Daha sonra da A101’e başvuru yaptım. Ama ne yazık ki eğitim hayatımda engel olmayan roman oluşum burada engel oluşturdu. Burada ön yargıyla karşılaştım. Romanlar hırsız olur, uyuşturucu bağımlısı olur, alkolik olur gibi belli kalıplar esas alınarak küçük düşürüldüm. İşe alım sürecinde ilk defa roman oluşumla alakalı olarak olumsuzluk yaşadım. Şimdide seyyar çiçek satarak aileme destek oluyorum. Ama iş başvurularım devam ediyor. Çünkü ben okumak için çok çabaladım. Bankacı olamasam bile okumuş olduğum bölümle alakalı hangi iş olursa olsun mesleğimi icra etmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım.”

BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR

Purçu, roman çocukların eğitim hayatında en çok karşılaştığı sorunları ise şu şekilde anlattı: Eğitim için hane halkının harcamalarına bağımlılığın artması, özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı koşullardaki çocuklar için eğitimden ayrılma riskini ve eğitim hizmetlerinin sağlanmasında nakit yardımlara olan bağımlılığı artırmaktadır.

  • Ekonomik-sosyal-kültürel yaşamlarındaki insani olmayan koşullar, yoksulluk, beslenme yetersizliği vb. eğitim hayatındaki başarılarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

  • Roman kimliğinden dolayı okul hayatında uğradıkları ayrımcılık.

  • Roman çocukların barınma olanaklarının yetersiz (konar-göçer) olması, devamsızlıkların artması ve okul terki ile sonuçlanmaktadır.

  • Mayıs ve Kasım ayları arasında mevsimlik işçilik nedeniyle bazı Roman çocuklar okullarından ayrı kalmaktadır. Bu durum da eğitimden kopmalar ile sonuçlanmaktadır.

  • Kentsel dönüşüm projeleri sonrasında evleri yıkılan ve mahallelerinden zorla tahliye ile yerlerinden edilen Roman ailelerin çocukları da ya okullarından alınmış ya da ekonomik nedenlerle eğitim hayatlarının devamı zorlaşmıştır.

  • Roman çocuklarının gittiği okullarda çalışan öğretmenlerin başka okullara giderek sık değişmesi, öğretmenler ve yöneticilerin Romanların yoğun olduğu okulları “sürgün yeri” olarak görmeleri, eğitimde dezavantajlı olan Roman çocukların eğitim hayatına katılımı ve devamını olumsuz yönde etkilemektedir.

  • Okuldan ayrılmalar; madde bağımlılığı ve erken evlendirmeler ile sonuçlanmakta ve bu bir kısır döngü olarak devam etmektedir.

  • Roman çocuklarda erken evlenme oranı, ailelerinin gelir seviyesinin çoğunlukla düşük olması ve çoğu roman vatandaşın içinde bulunduğu derin yoksulluk durumu ile ilişkili olarak, oldukça yüksektir.

COVID-19 salgını sürecinde yaşadıkları maddi güçlükler nedeniyle okula dönmekte sorunlar yaşayabilecek dezavantajlı/roman öğrenciler için özel önlemler alınmalıdır. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler gibi eğitim paydaşlarının okulların yeniden açılmasına hazırlanması için yeniden açılma süreciyle ilgili sürekli bilgilendirilmeleri ve karar alıcılara görüş ve deneyimlerini iletebilmeleri gereklidir. Hane halklarının eğitim harcamalarına katkısı, düşük gelirli ülkelerde (yüzde 29), yüksek gelirli ülkelerden fazladır (yüzde 18). Bu durum, düşük ve orta gelirli ülkelerde hem eğitim harcamalarının daha az hem de hane halkı üzerindeki yükün daha fazla olduğunu göstermektedir.”