İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi Servisi'nde görevli asistan Doktor Kadir Songür'ü, istediği yeşil reçeteli ilacı yazmadığı gerekçesiyle jiletle boğazını keserek yaralayan Bayram K. bugün hakim karşısına çıktı. İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya, Türk Tabipler Birliği (TTB), İzmir Tabip Odası, SES İzmir Şubesi, Songür’ün ailesi ve iş arkadaşları takip etti. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Sinan Adıyaman ve SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden de duruşmada hazır bulundu.

'KEŞKE ÖLSEYDİ DE BANA İFTİRA ATMASAYDI'

Birgün'den Aycan Karadağ'ın haberine göre duruşmaya katılan sanık Bayram K’nin, yaptığı savunma dikkat çekti. Bayram K. olay anını hatırlamadığını kaydederek, “Psikolojim bozuktu. Ne yaptığımı bilmiyordum. O an üstümde büyü vardı. Gözümü karakolda açtım. O anki öfkemle öyle yaptım. Karakolda esrar kullandım dedim ama benim o an psikolojim bozuktu. O an üstümde uyuşturucu yoktu. Bana doktor iftira attı. Keşke ölseydi de bana iftira atmasaydı. Cezaevinde psikolojim yine bozuldu. Ben ne yaptığımı bilmiyorum. Evet, yanımda jilet vardı. Güvercin beslediğim için. Onların kanatlarını bantlıyorum. Bandı kesmek için. Ben ilaç almaya gidince benimle alay ettiler. Ne dediğimi bilmiyorum. Dışarıda çocuğum bekliyor ben cezaevindeyim. Ben onlardan şikâyetçi değilken onlar benden nasıl şikâyetçi oluyor anlamıyorum. Cezaevinde sürekli intiharı düşünüyorum” diye konuştu. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, davayı 6 Nisan Pazartesi gününe erteledi.

YA SAĞLIKTA ŞİDDET DURACAK YA DA SAĞLIK SİSTEMİNİ DURDURACAĞIZ

Duruşma sonrası Adliye önünde basın açıklaması gerçekleştiren sağlık örgütleri adına konuşan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Lütfi Çamlı, “Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talebi şiddetin engellenmesi olmadı. Sağlık çalışanlarının emeği bu kadar değersizleştirildiği böylesi fiili ve sözlü şiddete maruz bırakılmadı" dedi. Çamlı sözlerine şöyle devam etti: "Siyasi iktidarın bu konuda hiçbir adım atmadığını üzülerek görüyoruz. Ülkemizin hiçbir döneminde yaşanan bunca şiddete ve mağduriyete rağmen sonuç alıcı, caydırıcı adımlar atmayan kendi sağlık çalışanlarına ve çalışanların emeğine bu düzeyde sahip çıkmayan bir sağlık otoritesine rastlanmadı. Biz hekimler ve sağlık çalışanları bu koşullar altında görevimizi yerine getiremiyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarımızı görmezden gelmesine artık dayanamıyoruz. Artık yeter. Sağlıkta etkin bir şiddet yasası çıkana dek mücadelemiz artarak devam edecektir. Artık bilinmelidir ki, ya sağlıkta şiddet duracak ya da biz sağlık sistemini durduracağız.”