Çiğli Kadın Platformu’ndan kadınlar İzmir’de basın açıklaması düzenledi. 19 Haziran’da yapılan basın açıklamasında 2019 yılında katledilen Fatma ve Habibe kardeşlerin davasına ilişkin değerlendirmeler yer aldı.

Karar duruşmasının 26 Mart’ta görüldüğüne, katil Göksel Sağlam’ın iyi hal ve tahrik indirimi almadan kasten öldürme suçundan 2 kez müebbet, anne Hatice Çevik’in de tehdit suçundan 4 yıl ceza aldığına dikkat çeken kadınlar, Sağlam’a yardım eden Adem Akta’nın da hakkında işlem yapılmasını istedi.

Kadınlar ayrıca Sağlam’ın iyi hal indirimi almaması ve cezalandırılmasının kadın dayanışması sayesinde olduğunu ifade etti.

“Kalmamız istenen evlerde faillerimiz ile şiddet sarmalı içinde bırakılıyoruz”

Açıklamada pandemi sürecinde yapılan “evde kal” çağrılarına yönelik de şu değerlendirmeler yer aldı:

Dünyada ve ülkemizde COVID-19 salgını yaşanırken, AKP yaşanan pandemi sürecini “Evde Kal” çağrıları ile geçiriyor. pandemi boyunca  evde kalmamız gereken evlerde biz kadınlar ve çocuklar güvende miyiz? Evde kalmamız istenen evlerde faillerimiz ile şiddet sarmalı içinde bırakılıyoruz. Biz kadınlar en cok ev içinde şiddet görüyoruz. Bizi yaşamaya mecbur bıraktığınız evlerde güvende değiliz! Pandemi koşullarında 155’e ulaşmanın zor olduğu, ulaşılsa bile makul sürede olay yerine gelmediği ayrıca darp raporu almak için çağrılan polisin kadını hastaneye götürmediği, sığınma evi talebinde bulunan kadınları pandemiyi bahane ederek vazgeçirmeye çalıştığı ve sürecin zorlaştırıldığı kadınlarca ifade ediliyor. 30 Mart’ta HSK’nin kararı ile 6284 sayılı kanun kapsamında faile verilen evden uzaklaştırma kararının askıya alınması ve sığınaklara yerleştirilmeme riskini de ortaya çıkardı.

“AKP af yasası ile şiddet ve istismar faillerini serbest bıraktı”

AKP’nin af yasası ile pandemi sürecini firsata çevirdiğini, şiddet ile istismar faillerini serbest bıraktığını belirten kadınlar, açıklamada “Af yasasında kadına yönelik şiddet suçlarının kapsamda olmadığını söylense de bu doğru değildir. çünkü Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddet diye bir suç yok. Kadınların en çok maruz kaldığı kasten yaralama/öldürme, tehdit, hakaret gibi suçlar af yasası kapsamında. Şiddete maruz kalmış kadına ve çocuğa haber vermemiş, onlarca kadın ve çocuğu ‘acaba salıverildi mi?’ endişesi ile yalnız başına bırakılmıştır” ifadelerine yer verdi.

“3 aylık sürede ALO 183 hattına 2 bin 125 kadın başvurdu”

Pandeminin başlangıcından bu yana geçen 3 aylık sürede ALO 183 hattına 2 bin 125 kadının başvurduğuna dikkat çeken Platform, karantinanın ilk 20 gününde 21 kadının erkekler tarafından katledildiğini ifade etti.

Açıklama şöyle devam etti:

Biz kadınlar koranadan da erkek şiddetinden de ölmek istemiyoruz. Evde kal çağrısı ile yaşamak zorunda bırakıldığımız evlerde güvende değiliz. Emine Bulut’un “Yaşamak İstiyorum” çığlığına Ayşe Tuba’nın Nurtaç’ın çığlığı karıştı.Kurtulmak istediği kocası tarafından vurulan Nurtaç Canan öleceğini düşünerek dökülen kanıyla faili Ragıp’ın adını yazıyor. Akan kanımızla katilimizin adını yazdıran şiddetinize tahammülümüz kalmadı.

Pandemiyi bahane ederek şiddet ve istismar faillerini serbest bırakmanıza, 6284 sayılı yasayı ve Istanbul Sözleşmesi’ni uygulanamaz kılmanıza, çocuk istismarını meşrulaştırma çabalarınıza karşı bir kez daha söylüyoruz: ‘Aklınızdan bile geçirmeyin!’

“Yıllardır İstanbul Sözleşmesi’ne göre önleme yükümlülüğü olan devlet Habibe, Fatma, Ayşe Tuba, Nurtaç şiddet görürken neredeydi?” diye soran kadınlar taleplerini şöyle sıraladı:

Çiğli Kadın Platformu ve Çiğlili kadınlar olarak yerel yönetimlerden, Çiğli belediyesinden taleplerimiz var. Çiğli’de kadın merkezi ve kadın sığınmaevi açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca Habibe ve Fatma kızkardeşlerin adının bir sokağa ya da meydana verilmesini istiyoruz.