Milletvekili aday adaylığı için DİSK Genel Başkanlığı'na veda eden Kani Beko, sendikacı olarak son röportajını Gazete 9 Eylül'e verdi.

DİSK Genel Başkanlığı'nı başarıyla yürütürken mücadelesini TBMM çatısı altında sürdürme kararı alan CHP'den milletvekilliğine aday adayı olan Kani Beko, 1953 yılında Makedonya'da doğdu. Ortaokulu İzmir Karşıyaka Şemikler’de bitirdi. 1972 yılında Karşıyaka Kültür Dayanışma Dernek Başkanlığı, 1975 yılında DİSK Tekstil Sendikasında işyeri baş temsilciliği yaptı. 29 Mart 1977’de Genel-İş Sendikası’na üye oldu. 12 Eylül darbesi sonucu Genel-İş Sendikası kapatılınca ESHOT Otobüs ve Troleybüs Atölyesi’nde 7 yıl Belediye-İş Sendikası’nda baş temsilcilik yapan Beko, 1995 yılında İzmir 4. Bölge Şube Sekreterliği'ne, 1996 ve 1999 yılllarında iki kez Bölge Şube Başkanlığı'na seçildi. 2001 yılında DİSK Ege Bölge Temsilciliğine seçilen Beko, 2003 yılı Kasım ayında yeniden Bölge Başkanı oldu. 2004 yılından itibaren Genel-İş Genel Sekreterliği’ni yürütmeye başlayan Kani Beko, 7 Nisan 2013’te DİSK Başkanı seçildi.
Beko ile DİSK Genel Başkanlığı'na veda etmeden bir gün önce görüştük. Beko, Gazete 9 Eylül'ün sendikal mücadele ve 1 Mayıs ile ilgili sorularını yanıtladı


DİSK'E EMEK VERDİK


Bize kendinizden söz eder misiniz, kaç yıldan beri emek mücadelesinin içindesiniz?

İzmir’de Şemikler Ortaokulu'nu bitirdikten sonra aile bütçesine katkıda bulunmak için 14 yaşında çalışmaya başladım. Liseye devam edemedim. İlk olarak tekstil atölyelerinde çıraklık yaptım. 18 yaşıma gelinceye kadar çalıştım. Sonra askerlik görevine gittim. 1975 yılında İzmir Basma Fabrikası'nda işe başladım. Sendikal faaliyetlere katıldım ve bir süre sonra 3 bin işçinin temsilcisi oldum. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne (DGM) karşı yapılan direnişte 3 bin işçinin çalışmış olduğu İzmir Basma Pamuk Mensucat’ta baş temsilciydim. Daha sonra Karataş’taki geçici DGM’de ben de yargılandım. Tekstil hayatımız bu şekilde bitti. 29 Mart 1977’de İzmir'de ESHOT Genel Müdürlüğü'nde işbaşı yaptım. Lastikhanede presçilik yaparken bir yandan da sendikal mücadeleme bu iş kolunda devam ettim. Girdiğim her yerde de örgütlenme çalışmaları yürüttüm. 1980 darbesiyle faşist cuntanın yönetimi ele geçirdiği günlerde Bornova’da çalıştım. Orada da DİSK’in örgütlenme çalışmalarına katıldım. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı, Türkiye’nin en büyük şirketleri İZELMAN’da, İZENERJİ’de DİSK’in örgütlenmesinde emeğim vardır, tabii ki arkadaşlarımla beraber.

KADINLAR ÖNCÜYDÜ


Katıldığınız ilk 1 Mayıs mitingini hatırlıyor musunuz, ilginç detaylarıyla anlatır mısınız? İstanbul'da 1 Mayıs 1977'de düzenlenen mitinge katıldınız mı?

İlk kez 1976 yılında İzmir Fuarı'ndan bir yürüyüşle başlayan 1 Mayıs mitingine katılmıştım. Çok coşkulu bir kutlamaydı. Kadın tekstil işçilerinin mitinge bu kadar yoğun bir şekilde katılması, sendikal mücadelede bu kadar istekli olması beni çok etkilemişti. 1 Mayıs 1977'de İstanbul'da düzenlenen mitinge katılamadım. Çünk o gün biz de bütün demokratik güçlerle birlikte el ele İzmir'de Cumhuriyet Meydanı'nda bir miting düzenlemiştik.

Son 16 yıl içinde örgütlenme ve sendikacılık konusunda neler değişti? İşçiden ve emekten yana adımlar atıldığına inanıyor musunuz?

Maalesef siyasal iktidarın uyguladığı politikalar hep işçinin aleyhine oldu. Özellikle Ulusal İstihdam Stratejisi doğrultusunda esnek çalışma modelleri dayatıldı. Eskiden işyerlerinde tüm işçiler aynı statüde, sendikalı, sigortalı çalışırken, ensekliği artırılması adı altında işçilerin tüm iş güvencelerinden yoksun bıraktılar. Önce taşeron belasını getirdiler, şimdi de kiralık işçiliği. Hükümetin programına göre önümüzdeki dönemde 6,5 milyon kiralık işçi olacak. Kiralık işçinin sendikası olmaz, kıdem tazminatı olmaz, kiralık işçi işsizlik fonundan faydalanamaz, 8 aydan fazla çalışamaz.
İş cinayetleri can almaya devam ediyor. İş cinayetlerinde bugün Avrupa 1’incisiyiz, dünya 3’üncüsüyüz. Bu ülkede işsizlerin sayısı 6 milyonu geçmiş. Her gün geçinemiyoruz, açız çığlıkları yükseliyor.
Çalışanlar açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkum ediliyor.  Taşerona kadro sözü verip, ayrımcılık yapılıyor, insanlar işsiz bırakılıyor.  Ataması yapılmayan 300 bin öğretmen var, bu öğretmenlerin yaşamına son verdiği, iş cinayetlerinde öldüğü haberleri ile karşılaşıyoruz. OHAL’de 200 bin kamu emekçisi ve 3 bin işçi yargı kararı olmadan, kendilerini savunma hakkı bile verilmeden işten atılmış. Bu insanların gidecek bir mahkemeleri bile yok.
Bunların yanı sıra 12 Eylül faşist cuntasının getirdiği örgütlenme önündeki engeller, sendikalaşma önündeki engeller sürdü. Düşünebiliyor musunuz, işçilerin Anayasal bir hakkı olan grevi OHAL’den istifade ederek yasaklamak övüne övüne anlatılıyor. Bu koşullar altında işçiden yana adımlar atıldı demek mümkün değil.

1

BİRLEŞME ZAMANI


Gelecek günlerden neler bekliyorsunuz, işçi sınıfına hangi mesajları vereceksiniz?

DİSK Genişletilmiş Başkanları Kurulu 1 Mayıs 2018 ile ilgili karar alırken, “Demokrasi işçinin ekmeği, ülkenin geleceğidir” saptamasıyla bu yılki 1 Mayıs’ları “emeğin demokrasi seferberliği” olarak örgütleme kararı aldı. Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuzun sonuç bildirgesinde 1 Mayıs 2018 Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nün, başta İstanbul olmak üzere, ülkenin dört bir yanında yaygın ve kitlesel biçimde, emeğin büyük demokrasi buluşmaları olarak örgütlenmesi de vurgulandı. Ve buna ilave olarak bu süreci en geniş emek ve demokrasi güçleriyle beraber yürütmeye karar verdik.
Seçimler öncesinde 1 Mayıs’larda, toplumsal muhalefet, demokratik güçler bir araya gelecek. Türkiye felaketin eşiğindeyken, baskın erken seçim gelirken bu taşın çok sert olduğunu, bu taşın yarın bizi kanlar içinde bırakacağını hepimizin anlaması lazım. Bu topraklarda eşitlikten, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten, adaletten, sendikal hak ve özgürlüklerden yana kesimler önce 1 Mayıslarda sonra da seçimlerde yan yana gelmeliler, birleşmeliler diye düşünüyorum.

OMUZ OMUZAYIZ


DİSK'in 1 Mayıs programı ile ilgili bilgi verir misiniz, nasıl bir kutlama planlıyorsunuz? İşçi sınıfına İstanbul'dan hangi mesajları vereceksiniz?

Bizler eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, laiklikten, kardeşlikten, sendikal haklardan yana olan demokratik kitle örgütleriyle, meslek örgütleriyle, siyasi parti temsilcileriyle ortak bir toplantı yaptık. Bir fikir birliği içerisinde, 100 binlerle, olabiliyorsa milyonlarla birlikte 1 Mayıs kutlamasını yan yana omuz omuza yapmanın önemini tespit ettik. Başta Maltepe olmak üzere Türkiye'nin tüm alanlarında toplamda milyonların buluşacağı 1 Mayıs’ın böyle bir anlamı var. Böylesi bir süreçte, sadece İstanbul’da değil, Türkiye'nin bütün alanlarında mevcut siyasal iktidara karşı toplumsal muhalefetin içerisinde yer alan, demokrasi mücadelesi verenlerin yan yana, omuz omuza birlikte olması gerekiyor. Türkiye felaketin eşiğindeyken, seçimler yaklaşırken bu taşın çok sert olduğunu, bu taşın yarın bizi kanlar içinde bırakacağını hepimizin anlaması lazım. Yapılması gereken tek şey birleşmek. Bizler işçi sınıfına ve tüm Türkiye’ye, seçimlerden 54 gün önce birlik, mücadele ve dayanışma ruhuyla karanlığa karşı bir mum yakma çağrısı yapacağız.