Yazan/ Nimet ŞENGÜL

Siz hiç kapının sesini duyunca, size özlemle koşan çocuklarınızı engellediğiniz için yüzlerindeki hayal kırıklığını gördünüz mü? Hem de Allah’ın her günü. Çocukların şaşkınlıkla, babalarına 'ne oluyor' der gibi bakmalarının sizde yarattığı kederi anlayabilir misiniz? Zor..

Hepiniz çocuklarınızın karantinadan dolayı sıkılmalarını, sızlanmalarını dinleyip onları nasıl oyalayacağınızı düşünüyorsunuz. Ben de sizin yerinizde olsaydım muhtemelen aynı sorunları yaşayacaktım. Fakat kendi yerimden size bakınca keşke tek derdim bu olsaydı diyorum. Hiç amalarla başlayan cümle kurmaya kalkmayın. Kalbinizi kırarım… Zaten çok yorgunum, üzgünüm, üstelik çok kızgınım… Kızgınlığım elbette sizlere değil. Sağlık sistemine ve yöneticilere. Ama ben ayrım yapamayacak kadar bitkinim.

Biliyorum, korona günlerinde çalışmak zorunda kalan bir hemşirenin serzenişlerini dinlemek zorunda bırakıyorum sizi… Bu zor günlerde, en azından bütün annelerin bizi anlayacağını bilmenin rahatlığıyla içimi dökmeme izin verin.

On beş yıldır aynı hastanede severek çalışıyorum. Son yirmi gündür hastanenin iki katını salgından dolayı karantinaya aldılar. Ben ve arkadaşlarım dönüşümlü olarak virüs şüphesi olan hastalara bakıyoruz. Her gün onları nasıl bulacağımızın endişesiyle göreve başlıyoruz. Hepimiz evde çocuklarımız gibi yüzümüze aynı endişeyle bakan hastalar tarafından karşılanıyoruz. O kadar çaresizler ki... Ben de kendi adıma hem çocuklarıma hem de hastalarıma karşı aynı çaresizlik duygusu içindeyim.

Hasta sayısı her geçen gün artıyor. Yoğun bakımlar dolu. Henüz kaybettiğimiz hastamız olmadı ama durum hiç iç acıcı değil. Kaldı ki hastane yönetimi ölen hastaların sayısını sır gibi saklıyor. Güya kargaşaya ve umutsuzluğa kapılmayalım diye verilen bir kararmış. Oysa en büyük umutsuzluk bilinmezlikten kaynaklanır. Anlayacağınız biz de sizin gibi önümüzü göremiyoruz. Bizi idare eden insanlar gibi yapıp günü kurtarıyoruz, oysa biz onlardan farklı olarak yüksek risk altında olan anne ve babalarız.

Yıllardır özlük haklarımızı alabilmek için uğraşırken kimse bizi duymadı, görmedi. Takdir edersiniz ki iyi niyetli olsa da akşamları bir dakika alkışlayınca sorunlarımız halledilmiş olmuyor. Biz hala aynı kötü koşullarda çalışmaya zorlanan “Yardımcı” elemanlarız. Tek başına, meslek olarak bile kabul görmüyoruz. Her neyse şimdi yine birileri siyaset yapma diyecek. İşin acınası tarafı kendi meslektaşlarım arasında bile böyle düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Oysa siyaset yapmaktan korktuğumuz, korkutulduğumuz için bugün bu noktadayız.

Şimdi mi? Şimdi ailelerimizi kendimizden korumak için üç arkadaş birlikte ev tuttuk, on gündür burada kalıyoruz. O kocaman maaşlarımızla ödüyoruz kirasını. Çocuklarımızla camın arkasından görüşüyoruz.

Tüm meslektaşlarımın sesi olmaya çalıştım, sürçilisan ettimse affola…

Siz de lütfen evde kalın. Akşamları şak şaka devam edip vicdanlarınızı rahatlatın.

*Nimet Şengül; Emekli Hemşire. 10 Kasım 1969 Erzincan doğumlu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hemşirelik Bölümü mezunu. Ankara ve Mersin’de çeşitli hastanelerde çalıştı. 2016 yılında emekli olup Urla’ya yerleşti. Evli ve iki çocuk annesi.