9 Eylül Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. İzge Günal, Barış Bildirisi'ne imza atınca açığa alındı. Bunun üzerine emekli olan Günal'ın önce pasaportuna el konuldu, emekli ikramiyesi ödenmedi, yurt dışına çıkış yasağı geldi.

hoca-manset-(2)Prof. Dr. İzge Günal iki yıl önce yaklaşık bin 200 akademisyenle birlikte Barış Bildirisini imzaladı. Akabinde tüm yaşamı altüst oldu. Eşinin ve kendisinin pasaportlarına el konuldu. İşinden atıldı. Yaşam koşulları ağırlaşınca emekli oldu. Bu kez de yurt dışı yasağı geldi, akademik toplantılara gidemedi. Prof. Dr. İzge Günal yaşadıklarını 9 Eylül Gazetesi'ne anlattı: “Konu ile ilgili açılan savcılık soruşturması kapsamında ifade verdik ve henüz bu süreç sonuçlanmadı. Hakkımda ne dava açıldı, ne de “dava açmaya gerek yoktur” kararı verildi.

KÖTÜ NİYET VAR

Rektörlüğün YÖK talimatı ile bir soruşturma açtığını ancak savcılık soruşturması sonucunu bekleme kararı aldığını duyduk. “Duyduk” diyorum çünkü bizden ifade istenmedi. O tarihlerde Rektör Prof. Dr. Mehmet Füzün’dü. Beş ay kadar önce, 26 Haziran 2017 tarihli bir yazı ve yeni rektör Prof. Dr. Adnan Kasman imzası ile “açığa alındığımız” bildirildi. Sonrasında emeklilik hakkını kazanmış olan ben ve iki akademisyen emekliye ayrıldık. Rektör Prof. Dr. Adnan Kasman'ın da açığa alındığını anlatan İzge Hoca şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, “açığa alınma” bir ceza değildir, eğer sanık görevi gereği soruşturmanın kanıtlarını değiştirme durumundaysa kısa süreli açığa alınır, kanıtlar güvence altına alındıktan sonra görevine iade edilir ve soruşturma devam eder. Tıp Fakültesi’nde çalışırken, attığımız imza ile ilgili kanıtlara nasıl müdahale edebiliriz ki? Çok anlamsız, ayrıca açığa alınmamızın üzerinden beş ay geçmesine karşın henüz ifademizin alınmaması kötü niyetin bir kanıtıdır bence.”

EŞİ DE MAĞDUR EDİLDİ

Prof. Dr. İzge Günal isyanını şöyle sürdürdü: “İsteğimiz dışında çalışma yaşamının dışına itildik. Elbette maddi kayıplarımız da var, aldığımız maaş açısından. Emekli olmamıza karşın açığa alındığımız için emekli ikramiyemiz ödenmedi. Pasaportlarımıza el konuldu. Bunu sadece seyahat hakkı kısıtlaması olarak görmemek gerek; bilimsel toplantılara da gidemiyoruz. Örneğin, Avrupa Ortopedi Kongresi’nden aldığım konferans verme çağrısına da uyamıyorum ve düzenleme komitesine “barış istediğim için yurt dışına çıkamadığımı” anlatmakta zorluk çekiyorum. Sadece benim değil eşimin de pasaportuna el konuldu. Eşim Yrd. Doç. Semiha Günal da öğretim üyesi, yani yeşil pasaportunu benimle evli olduğu için değil, kendi çalışmaları karşılığı almıştı. Devletin, hukukun evrensel ilkelerine aykırı acımasız tutumu bizi mağdur etti. Eşimin pasaportuna el konulması suçun şahsiliği ilkesine aykırıdır.”

Akademisyen fikrini söyleyendir

Bu hukuk dışı uygulamalara karşı tepkisinin ne olduğunu sorduğumuz İzge Hoca şöyle konuştu:
“Benim durumum aslında ülkedeki genel hukuksuzluğun tipik bir örneği. Öncelikle suç yokken suç icat ediliyor. Çünkü akademisyenin görevi fikrini söylemektir. Bu fikir devletin resmi görüşüne de uymak zorunda değildir. Aksine bir akademisyene 'neden görüşünü söylemiyorsun' diye hesap sormak gerekir. Bir diğer nokta ise dünyanın hiç bir yerinde barış istediği için kimseye soruşturma açılamayacağı gerçeği. Bu durumu yurt dışındakilere anlatmakta zorluk çekiyoruz. Örneğin ben İspanya'da önemli bir kongrede konuşma yapmak için davet almıştım. Defalarca yazıştık. Barış istemekle yurt dışı çıkış yasağı arasındaki ilintiyi anlayabildiklerini sanmıyorum.”