Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu, sosyal medyada yeni koronavirüs ( Covid-19) salgınıyla 5G altyapısı ve baz istasyonları arasından ilişki olduğunu iddiaları ile ilgili açıklama yaptı. "5G ile Koronavirüs salgını arasında ilişki yok" denilen açıklamada "Bilim Dışı İddialar Yerine Virüse Karşı Önlemlere Odaklanalım" çağrısında bulundu.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle;

Radyo frekansa dayalı haberleşme teknikleri neredeyse yüzyıldan fazla zamandır tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Kablosuz haberleşme kapsamında önceleri ses iletimi sonradan ise sayısal veri aktarımına olanak sağlayan teknikler günlük hayatımızın bir parçası haline dönüşmüştür. Elektrik Mühendisleri Odası olarak uzun yıllardır iyonize olmayan radyasyonun sağlık üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekerek, baz istasyonlarına yönelik kamu denetiminin artırılması için mücadele ederken, bir yandan da yurttaşlara özellikle cep telefonu seçimi ve kullanımı konusunda yönelik bilgilendirme çalışmaları yürütüyoruz.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasına paralel olarak özellikle mobil veri için artan bir talep oluşmuştur. Sayısal veri iletişimine izin vermeyen birinci nesil şebekeden önce ikinci nesil şebekeye geçilmiş, ardından üçüncü nesil şebeke kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ise 2009 yılında bu yana kullanılan üçüncü nesilden, 1 Nisan 2016 tarihinde dördüncü nesil şebeke 4.5G (IMT-Advanced) adı altında geçiş yapılmıştır. Nesnelerin interneti ve her alana yayılan dijitalleşme eğilimi nedeniyle veri hızında halen artan bir talep ve ihtiyaç söz konudur. Bu nedenle birçok ülkede, beşinci nesil kablosuz haberleşme teknolojilerine (5G) ilişkin kısmen ticari de olan pilot uygulamalara başlamıştır. 

Son günlerde sosyal medyada yeni koronavirüs (Covid-19) salgınıyla 5G altyapısı ve baz istasyonları arasından ilişki olduğunu iddia eden paylaşımlar artmış, nefes darlığı semptomlarına virüsün değil 5G baz istasyonlarının neden olduğu ifade edilmeye başlanmıştır. Yapılan paylaşımlarda ve yayılan videolarda 60 GHz frekansının bu etkiye neden olduğu ifade edilerek, bu frekans bantlarının oksijen elektronlarının dönüşünü değiştirerek hemoglobine tutunmasını engellediği ve bununda da nefes darlığına neden olduğu iddia edilmektedir.

Öncelikle dünya genelinde hiçbir baz istasyonunda bahsi geçen 60 GHz bandını kullanılmadığını vurgulamak isteriz. 5G kapsamında çoğunlukla S-Bandı olarak adlandırılan 3.5 GHz kullanılmaktadır. Bu bant çok uzun yıllardır kullanılan, geleneksel olarak adlandırılabilecek bantlar arasında yer alır. Bu bantta çalışan haberleşme sistemlerinin insan sağlığına etkisine ilişkin uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yürütülmektedir ve güvenlik sınırları içerisinde çalışmaları durumunda insan sağlığına olumsuz etkileri henüz saptanmamıştır.
Virüsün ilk çıktığı yer olduğu söylenen Wuhan`da 5G kapsamında sadece 3 istasyon bulunmaktadır. Bu istasyonlar mevcut 4G baz istasyonların geliştirilmesi şeklinde kurulmuş ve S-Bandı frekansları kullanmaktadır. Mevcut 4G alt yapısının güncellenmesi dışında en yaygın kurulum ise C bandı olarak adlandırılan 3.7-4.2 GHz aralığında gerçekleştirilmektedir. Daha yüksek veri transferine olanak sağlayacak olan 24-56 GHz frekans aralığındaki çalışmalar ise henüz teorik düzeydedir. Bu bant aralığının ticari kullanımına olanak sağlayacak standardizasyon tamamlanmamıştır. Bu bandın insan sağlığına etkisine ilişkin henüz yeterli bilimsel çalışma da bulunmamaktadır. Bazı araştırmalarda vücut dokularında sıcaklık artışı gibi bazı etkiler gözlenmesi nedeniyle bu frekansın kullanımında tüm dünyada temkinli davranılmaktadır. 

Dünya genelinde ticari olarak kullanılan 7272 tane 5G baz istasyonu bulunurken, 17 baz istasyonu kısmen kullanıma açıktır. Biri ülkemizde olmak üzere dünya genelinde 188 baz istasyon ise Ar-Ge çalışmaları kapsamında kurulmuştur. Ülkemizde sadece 1 test istasyonun bulunması; salgını nedeniyle neredeyse tüm kentlerimizde yoğun bakımda tedavi gören ve solunun güçlüğü çeken vatandaşlarımız ile 5G baz istasyonları arasından bir bağlantı olmadığını göstermektedir. Salgınla başarıyla mücadele belirtilen Güney Kore`de 181, vefat sayısının en yüksek olduğu İtalya`da ise sadece 12 adet 5G baz istasyonu mevcuttur. Bu istasyonlar çoğunlukla şehir meydanlarında sembolik olarak konumlandırılmış ve kısıtlı alanları kapsayabilmektedir.

Ülkemizde 5G sistemlerinin üretilmesi ve kullanımı ilişkin bilinen bilimsel ve Ar-Ge çalışmaları yalnızca geleneksel bant olarak değerlendirilebilecek 3.5 GHz bandına yönelik olarak gerçekleştirmektedir. Elektromanyetik kirliği artıracağı kaygısı ve iyonize olmayan radyasyonun sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini büyütebileceği gerekçesiyle bazı ülkelerde 5G çalışmalarına haklı olarak temkinli yaklaşılmaktadır. Özellikle 5G`ye geçiş sonrası baz istasyonu ve anten sayısında yaşanması beklenen artışının değerlendirildiği bilimsel tartışmalar ile koronavirüs salgını arasında bir ilişki yoktur.

Bu vesileyle baz istasyonları ve cep telefonlarına ilişkin kontrol görevi bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu`na denetimleri sıklaştırması çağrısı yaparken, yurttaşlara ise SAR değeri düşük cihazları tercih etme çağrımızı yeniliyoruz. Bilimsel kaynaklar ve mevcut bilgi birikimi ışığında, 5G ile salgını arasında ilişki kurmanın mümkün olmadığını bir kez daha vurgulayarak, yurttaşlara bilimsel temeli olmayan iddialar yerine, virüse karşı alınacak önlemlere odaklanma çağrısı yapıyoruz.