Mental ve fiziksel sınırları zorlayan kıtalararası bisiklet serüveni Transcontinental Race'i iki kez tamamlayan Türk bisikletçi Berk Okyay bu zorlu deneyimde yaşadıklarını anlattı.

Burak-yildizMental ve fiziksel sınırları zorlayan, yaklaşık 4 bin kilometre ve 45 bin metre irtifanın kat edildiği Transcontinental Race (TCR) tüm pedal tutkunları için muhteşem bir deneyim sunuyor. Türk bisikletçi Berk Okyay ise bu zorlu deneyimi iki kez yaşayan ve başarıyla tamamlayan bir sporcu. Marmara Üniversitesi'nde Grafik Tasarım Bölümü mezunu olan,eşi ve 3 kedisi ile birlikte İstanbul'da yaşayan Okyay, yaşadığı zorluklar ve tecrübelerinden bahsetti. Bisiklet sporuna ilk ciddi adımını 4 yıl önce internette TCR'nin bir videosunu izleyerek atan sporcu bisiklet ile olan serüvenini şöyle özetledi: “Bisiklete çocukluğumdan beri biniyordum fakat amatör olarak. Bunun dışında birçok spor dalı ile uğraştım. 2012 yılında futbol oynarken ayağımı kırdıktan sonra fizik tedavi süresince bisiklet benim için vazgeçilmez oldu ve sonrasında daha çok ilgi duymaya başladım. Bisiklet, belki de daha özgür hissettirdiği için hep bir parçam olacak.”


MENTAL KISIM ZORDU


TCR'nin zorluğundan bahseden Okyay, “Transcontinental Race kıtalararası bir serüven. Uzun mesafe desteksiz dayanıklılık serüveni de diyebiliriz. Sizi gecenin yarısı bırakıyorlar ve bu zor macerayı en kısa zamanda bitirmenizi istiyorlar. Mental ve fiziksel olarak sınırlarınızı oldukça zorluyorsunuz ve bu sürüşü bitiriyorsunuz. Sonrasında ise tekrar katılmak için can atıyorsunuz” dedi. Yarışa hazırlık aşamasından ve yarışta yaşadığı zorluklardan bahseden Okyay şunları kaydetti: “Son 3 senedir sürekli bisiklete biniyorum, özellikle tırmanış odaklı. Bu işin fiziksel tarafı, bunun yanı sıra mental olarak sürekli kendinizi güçlendirmeniz gerekiyor ve tabii ki planlama da bu işin bir parçası. 2016 TCR No4 ilk katıldığımdı ve tecrübesizdim. 18 günde bitirdim ama gerçekten sınırlarımı çok zorlamıştım. İkinci katılımımda ise 15 günde bitirdim. Kazandığım deneyimleri buraya yazsam sığmaz sanırım. Bu yarışta kişisel olarak hayata karşı da güçlenmiş oluyorsunuz. Yarışın benim için en büyük zorluğu mental kısmıydı. Fiziksel olarak yeterli kapasiteniz olsa bile yolda yaşadığınız şeyler çok farklı, psikolojinizin zorlandığı anlar yaşıyorsunuz. Örneğin, ilk sene İsviçre Furka Pass geçidinde fırtınaya yakalandım ve aynı gün 0 ve 40 dereceyi gördüm. Bir daha yaşamak istemeyeceğim bir deneyimdi diyebilirim.”

Veganlık son nokta


Vegan olmanın yaşamına olan etkisi hakkında konuşan Okyay, “Son 2 senedir eşimle beraber vegan besleniyorum. Vegan olmadan önce de 2 sene vejetaryen beslenmiştim. Açıkçası vegan olduktan sonra kendimi hem fiziksel hem de ruhen daha hafif hissettim. Bilinçli beslendiniz zaman veganlık hem sağlık açısından hem de zihinsel olarak son nokta. Gerekli besinleri doğru şekilde tükettiğiniz zaman ve vücudunuz buna alıştığı zaman her şeyi yapabilirsiniz. Günlük hayatta sıkıntı çekmiyorum ancak yarışta zorluklar yaşadığım anlar oldu. Yiyecek ihtiyacımın çoğunu büyük marketlerde satılan vegan yiyeceklerden, meyvelerden ve kuruyemişlerden karşıladım” dedi.