Gündem yoğun…

Beklentisi yüksek günler yaşıyoruz.

Kucaklayan, saran, sarmalayan, umudu tetikleyen, yaşam sevincine dokunan, barışçıl duyguları devindiren her söz, her söylem, her eylem insan olduğumuzu yeniden anımsatıyor bize!

Umuda, sevince, gönence, erince özlem duyar olduk.

Oysa her sabah “günaydın güzel gün” diye uyanmak, mavi göğü kucaklamak, kuşlara ilk merhabayı sunmak, çiçekleri koklamak, insanlara gülümsemek istemez misiniz?

Şair Can Yücel bunun ayırdına yıllar önce varmış olmalı ki “Günaydın Güzel Gün” diye seslenmek gelmiş içinden, şöyle başlamış güne:

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama,
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...

Gerçekten güne güzel başlamak; umutla, heyecanla, sevinçle başlamak önemli.

Gerilimin, sıkıntının arasından sıyrılıp, sabahın ilk ışıklarıyla uyandığınızda, pencerenizden göğün mavi yüzünü görebiliyorsanız, nasılsa kalabilmiş ağaçların dal uçlarından kuş seslerini duyabiliyorsanız, nasıl bir duygu sarar içinizi?

Ola ki Can Yücel de nice sabahlar uyanırken ayrımına vardığı bir çok güzelliği bu şiirine konuk etmiş.

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

İnsan oğlu sokağa çıkıp da karşısına çıkan kişiye gülümserse, günaydın derse, fena mı olur?

Ha bir de karşıdakinin aynı duyumsamayla karşılık vermesini beklerseniz, o her zaman olası değil. Belki kızabilir, öfkelenir de. Ama şair duyarlığı, şair isteği bunun daha olumlu sonuçlanmasını, uyumlu olmasını isteyince, şiire böyle giriyor işte!

Şair Ayten Mutlu da “Ruh Döngüsü”nde (Artshop Y. 2018) “Sarılırsan hayata bir çocuk sevinciyle / bin bir rengiyle bahar çiçek açar bahçende / zaman ak telleriyle okşasa da başını / kolay ölür mü insan umut varsa içinde” diye seslenmeden geçmemiş.

Ateşin Eli (Kanguru Y. Mart 2019) kitabında şair Metin Soydeveli “asıl olan eylemli yaşamak / nasıl varabilirdi şiire, / girmezsen sözcüklerle kol kola” derken umuda, sevgiye, aydınlığa, barışa dokunarak geçmenin ayrımında, coşkusunda.

“Şiirin Kıyılarında” (Şiirden Y. Nisan 2019) dolaşan şair A. Kadir Paksoy “Şiir dediğin /Eli olmalı yüreğin / Selam durmalı / Sevgiye özgürlüğe umuda” derken, sözünü ne güzel bağlıyor.

Şair Fatma Aras “bir umut ki siyah-beyaz / insan kaç halden oluşur, şaşkınım / kumsalında ağlayan içim isyan günleri” diyorsa “İkiz Acılar”da (Kaos Çocuk Parkı Y. Şubat 2019) onun şaşkınlığına katılmamak olası mı?

“Öyle bir akşam inmiş ki / Duru ve mavi, / Tepemizde göz göz yıldızlar, / Umut düş yelkenimizin rüzgârı olmuş” dizeleriyle M. Güner Demiray da “Ademin Defteri”nde (Artshop Y.Mart 2019) umuda dair sözlerini çoğlatıyor.

Şairlerin güzel günlere, umuda, sevgiye, barışa dair sözleri eksik olmuyor.

Sezgi ustasıdır onlar.

Sözleri, dizeleri, şiirleri eksik olmasın.

Her şey daha güzel olsun.

FOÇA’DA ŞİİR

“Yarın Toplumsal Gelişim Eğitim Kültür ve Sanat Derneği”, Foça Belediyesi’nin katkılarıyla 28 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da şiir ve müzik akşamına çağırıyor bizleri; Hüseyin Yurttaş, Ahmet Günbaş, Oğuz Tümbaş, Eşref Karadağ, Özge Sönmez, Özlem Tezcan Dersiz’i…

Biz de “Kadim Anadolu” izlencesiyle orada olacağız, şiire dokunacağız.

Engin Topuzkanamış, Bıraz Uzerk de müzikleriyle katılacak akşam şenliğine.

Yolu düşen dostları, Foçalı şiir severleri bekleriz.