Türkiye’nin arabesk müziğe damga vuran isimlerinden Güllü’nün şüpheli ölümü ile ilgili yürütülen soruşturma derinleşirken, dosyaya giren yeni deliller kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Soruşturma kapsamında tutuklanan kızı Tuğyan Ülkem Gülten ile ilgili olarak, ünlü sanatçının hayattayken kızına gönderdiği ses kayıtları ortaya çıktı. Kayıtlarda yer alan ifadeler, anne-kız arasında yaşanan gerilimin boyutunu gözler önüne sererken, soruşturmanın seyrini de etkileyebilecek nitelikte değerlendiriliyor.
Şüpheli ölüm sonrası soruşturma genişledi
Arabesk müziğin güçlü sesi Güllü’nün beklenmedik ölümü, ilk günden itibaren kamuoyunda çok sayıda soru işaretine yol açtı. Ölümün ardından başlatılan adli süreçte, olayın doğal nedenlerle mi yoksa başka etkenlerle mi gerçekleştiği araştırılmaya başlandı. Soruşturma kapsamında yapılan incelemeler, aile içi ilişkilere ve geçmişte yaşanan anlaşmazlıklara da odaklandı.
Bu süreçte, Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülten hakkında alınan tutuklama kararı, dosyanın seyrini daha da dikkat çekici hâle getirdi. Adli makamlar, anne ile kız arasında uzun süredir devam eden sorunların, olayın arka planını anlamak açısından kritik olduğunu değerlendiriyor.
Dosyaya giren ses kayıtları gündem yarattı
Soruşturma dosyasına son olarak eklenen sesli mesaj kayıtları, kamuoyuna yansıyan en çarpıcı detaylardan biri oldu. İddialara göre bu kayıtlar, Güllü’nün hayattayken kızı Tuğyan’a gönderdiği sesli mesajlardan oluşuyor. Kayıtlarda kullanılan sert ifadeler, anne-kız ilişkisinde yaşanan kırılmaları ve duygusal gerilimi açıkça ortaya koyuyor.
Adli kaynaklar, bu kayıtların yalnızca kişisel bir tartışma değil, aynı zamanda aile içi dinamikleri ve geçmişte yaşanan olayları anlamak açısından önemli bir belge olduğunu vurguluyor.
“Bana yaşattıklarını sen de yaşayacaksın” sözleri kayıtlarda
Ortaya çıkan ses kayıtlarında Güllü’nün, kızına yönelik oldukça ağır ifadeler kullandığı duyuluyor. Sanatçının sesli mesajında yer alan sözler, soruşturma dosyasına da aynen girdi. Kayıtlarda Güllü’nün şu ifadeleri kullandığı belirtiliyor:
“Hayatını kim pislettiyse ona gideceksin o zaman. Senin hayatının hangi döneminde düz bir şey vardı Tuğyan. Konuşturma beni. Bana bu hayatta, senden güldüğüm tek şey bir diploma. Bir tek mesleğin, diploman. Onun dışında bana şöyle kafanı elinin arasına koy bakalım. Ben bu kadına neler yaşattım. Bu kadın hangi dönemlerde, hangi zamanlarda benim arkamda durdu. En kötü zamanında kim vardı yanımda. Burada dizime kapanıp ağladığını unutma. Haklıymışsın anne dediğini hatırla bakalım. Kim vardı yanında. Bana yaşattıklarını sen de yaşayacaksın. O zaman mezarıma gelir ağlarsın.”
Bu sözler, soruşturmayı takip edenler tarafından duygusal şiddet, aile içi çatışma ve psikolojik baskı iddiaları çerçevesinde değerlendiriliyor.