Gözleri aydın mı birilerinin, şeklinde mi başlamalıydım acaba? Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ülkemizdeki futbol müsabakalarını başlatma kararını söke söke aldı. 12 Haziran gününü de start olarak belirledi. Söke söke diyorum; çünkü ben ve benim gibi ahalinin sağlığından endişe duyanlar, tanrı yukarıda şahit ki, istemiyorduk başlasın müsabakalar… Ki, ben hala aynı düşüncemi koruyorum. Sıradan ve Türk toplumunun alışageldiği istemezükçülerden değiliz bizler! Tekniğe, bilime ve ilime dayalıdır bakış açıklarımız ve yorumlarımız…

Baştan başlayalım;

Korona illeti kapımıza dayandığında, bir dizi önlemler aldık ülke olarak. Sportif müsabakaların oynanmaması da bu önlemlerden biriydi… TFF önce seyircisiz oynatma ile başlattı bu önlemleri… Sonrasında da istemeye istemeye iptal ettiler maçları... Kolay değildi onlar için; milyon dolarcıkları rüzgar olup, savrulacaktı. Ya da buhar olup atmosfere karışacaktı paracıklar… Çok direndiler ama istemeye istemeye mecbur kaldılar iptal kararına…

O günlerde, çok eleştirilen seyircisiz oynama önlemi için TFF, topu ülkenin başına atmıştı; kararı biz almadık, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığındaki, bilim kurulu ve bakanların katıldığı heyetten çıktı diye…

Şimdi de, o günlerin tam tersine bir durum yaşanıyor. Müsabakaların başlamasına veryansınlara cevap olarak, hükümet kanadından, Sağlık Bakanı bizzat, “özgür, kendi iradeleriyle kararı federasyon zaten verdi, dolayısıyla bundan sonraki sorumluluk da federasyonundur. Sağlık kurulu bu anlamda almış olduğu kararlar, tedbirler noktasında federasyon bu kararı alabiliyorsa karar kendisidir, sorumluluk da bu anlamda federasyonundur” deyiverdi.

Bu açıklama o kadar net ki; ben bu açıklamadan, Sağlık Bakanının da maçların başlaması taraftarı olmadığını okuyabiliyorum. Ne yani, müsabaka ya da spor düşmanı mı, Sayın Bakan? Elbet ki hayır… Adam, pandemi kurallarını tam anlamıyla uygulamaya çalışıyor. Sağlık Bakanının ve bilim kurulunun, devletin başı ve bazı, bağlı organlarıyla ters düştüğü ilk durum da değil, maçların başlaması hadisesi…

Hatırlayın, ilk sokağa çıkma yasağı hikayesini…

Sonra, yine çok tartışılıyor; alış veriş merkezlerinin (AVM) açılması durumunu…

Liyakat sahipleri ve halk sağlığını düşünenler kapa, parayı düşünenler aç diyorlar AVM’leri. Aç-kapa musluğa döndürdüler salgın önlemlerini…

Neticede aksi bir durum yaşanmaz ise müsabakalar kaldıkları yerden 12 Haziran’da başlayacak.

Sporcular artık cerrahi maskeyle mi mücadele ederler, 4. hakem sahaya çıkmadan önce ateş ölçümü mü yapar, her devrede bir kez verilen su molası dışında bir de dezenfektan molası mı verilir, ikili mücadelelerde sosyal mesafe ihlaline sarı kart mı çıkar, serbest atışlardaki baraj kurma ve müsabaka başındaki seremoni iptal mi olur, bilemiyorum doğrusu…

Geçen hafta kaleme aldığım, sporcunun sahaya tükürme durumunu hatırlamak bile istemiyorum!

Bildiğim tek şey, insan sağlığının her şeyin üzerinde olması gerektiği…

Dipnot; “Hastalığa tutulmamak, hasta olup da iyileşmekten daha iyidir.” Erasmus.