Çok çok önce Köy-Koop satış noktaları vardı.

Bu Köy-Koop’çular köylüden aracısız aldıklarını halka satıyorlardı.

Yüzde 35’e yakın daha ucuzdu.

İktidara gelenler, fakir fukara garip gurabanın ucuz alımını izlediler. Korktular.

Çünkü Köy-Koop’lar solcu grupların projesiydi.

Sistem fakirin cebine çalışsa da yöneticileri “Gomanist” ilan edildi.

Hatta bu paralarla hücre evlerinin beslendiği propagandası yapıldı.

Hemen kapatıldı. Yöneticileri kulp takılarak hapislere yollandı.

Birkaç zaman sonra İzmir’de CHPli İhsan Alyanak Belediye Başkanı oldu.

TANSA adıyla marketler kurdu.

Baştan ucuz kömür dahi sağlıyorlardı. İyi gitti.

CHPli Yüksel Çakmur bu Tansa’ları TANSAŞ adıyla büyüttü.

İzmir’de 138 adede ulaştı.

Bence “Gomanist” bir yaklaşım içerisindeydiler.

Sonra göreve gelen DYP'li Burhan Özfatura, bunları Migros’a sattı.

Malıyla mülküyle, taşınmazıyla binasıyla.

Başkan Özfatura, “Belediyeler bakkallık manavlık yapmaz” dedi.

Alkışlandı…

Böylelikle Köy-Koop amaç temelli zincir marketler kılık değiştirdi.

Bilinen marketlere dönüştü. Tabi fiyatlar yüzde 20-35 artarak.

Üretici-aracı-tüketici dengesi yıllarca böyle gitti.

Aracısız alım yapan ve farkı indirim olarak yansıtan TANSAŞ vefat etti.

Yeni satıcı bu farkı cebe indirdi. Yıllardır da böyle sürüyordu.

Geldik 2019’da 16 yıldır ülkeyi yönetenler bir anda uyandı (!)

Ekonomiyi inşaata, alım satıma yöneltip üreticiye her türlü baltayı vuran iktidar, sanayiye, çiftçiye, kobiye, üretime uzanacağına aldı sopayı, marketlere ve pazarcılara saldırmaya başladı.

İşte bu… Kötü gidişin sorumlusu bulunmuştu bile…

CHP sonunda PKK yandaşı, olmadı FETÖ’cü, o da olmadı bütün kötülüklerin anası ilan edildi.

Bu algı oturdu biraz...İ ktidar sağlama alındı.

Ama asıl muhalefet çarşıda pazardaydı.

En baba muhalefet, 14 TL'ye çıkan patlıcandan, 22 TL'lik sivri biberden geldi.

Bu pazar fiyatlarının iktidarı yerinden sallayacak tek muhalefet olduğu ortadaydı.

Patlıcan FETÖ’cü, biber PKK'lı, soğan dış güçler olamayacağına göre, yeni düşman marketler, aracılar ve pazarcılar oldu…

Aaaa, enteresandır ki; formül bulundu…

Neydi formül? Gomanistlerin Köy-Koop'ları…

***

Şimdiki formül şu; Köy-Kooplar, köylüden alacak, belediyeler tezgah kurup satacak.

Tabi çiftçi kaldıysa…

Pazarcı kovalayan zabıta, kiloyla biber, soğan satacak…

Şimdilik 80 noktaya pazaryeri gibi stantlar kurulacak…

Başlarında zabıta abiler olacak.

Buna akıl tutulması denir. Şaşkınlık içerisinde izleriz böyle.

80 milyon insanı 80 tane stantla doyurmaya kalkmak, Van Gölü’ne kesme şeker atıp tatlanmasını beklemekten farklı mı?

Şeker fabrikalarını ve bilimum üretim araçlarını satan ekonomi uzmanları (!) bu tiyatroya kendileri inanıyor mu?

Belediyeye de bak sen; yer parası yok, stant parası yok, vergi yok, eleman gideri yok.

Tezgah ücreti yok, 30 çeşit vergi yok, nakliye amortismanı gideri yok.

Yok Allah yok…

Bu kadar desteği üreticiyle pazarcıya ver. Zaten dert yok…

Böyle komik bir tiyatro olabilir mi?

Sadece İzmir ve çevresinde günde ortalama 15-20 adet pazar kuruluyor…

80 tezgahla, 80 milyonu tezgaha getirmek akıl karı mı?

Bu saldırı karşısında susan Pazarcılar ve Hal komisyoncuları odaları da benim gibi seyrediyor.

Ekmeğine saldırılıyor, sesin çıkmıyor kardeşim. Hayırdır?

Bu ne korku, bu ne gaflet, bu ne delalet?

Sana da ne yapılsa müstehak be kardeşim…

El birliğiyle “Gomanistlerin Köy-Koop”larına muhtaç ettiniz bu ülkeyi…

Sizi gidi gomanistler, sizi gidi gomanist Köy-Koop’çular…

….

***

Haftanın geyiği

İzmir Büyükşehir’in AKP’li Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, İzmir için “Mahallenin güzel kızı…Kim istemez ki” demişti.

Ahali ayaklandı kendisini yerden yere vurdu…

Daha lafı hafızalardan silinmeden, bu kez sazı CHP’nin şair ruhlu naif duruşlu Başkan adayı Tunç Soyer aldı..

“İzmir uyuyan bir güzel öpüp uyandıracağım”

Görülüyor ki her iki adayımız da kentimizi masallardaki güzel prensese benzetiyor…

Biri “Almaya” biri “Öpmeye “ niyetli…

Birader…

Tehlikeli hareketler bunlar…

Bu İzmir; ya erkekse…

Sonuçlarını yazmayayım dimi?

***

Mısır paradoksu

Geçtiğimiz hafta takıldı radarıma.

Mısır halkının gelirinin yüzde 68’i turizmden, gelen turistlerin yüzde 62'si firavunların yaptırdığı piramitleri görmeye geliyor.

Kuran’da bir çok yerde ise firavunlara lanet yağdırılıyor, beddua ediliyor.

Mısır halkı, yüzyıllardır ekmeğini yediği firavunlara günde 5 defa lanet ediyor…

İyi bir paradoks değil mi?

***

Ey koltuk…

Yani ey koltuk sen nelere kadirsin…

Bursa Osmangazi Heceler köyü muhtarı Ali Sevinç, bu dönem yine aday.

Rakiplerini beklerken, aman o da ne.

Evladı Zafer Sevinç, babasına karşı adaylığını koydu.

64 yaşındaki baba bu gelişme sonrasında Zafer Sevinç’i evlatlıktan reddetti.

Şaşırdık mı?

Yok bende öyle tepki…

Bu evladını reddetmiş.

Koltuk uğruna namusunu, şerefini, onurunu reddedenleri tanıdıkdan sonra pek enteresan gelmedi…

En azından tavrı belli, duruşu belli…

Değil mi kendini bilen bazıları?

***

Urla'da Burak Oğuz

Taraf tutmak gibi olmasın ama, İzmir’in Urla İlçesinde CHP adayı Burak Oğuz’dan yanayım.

Hafta içinde seçim startını Urla meydanda verdi.

Miting gibi kalabalık oldu.

Burak Oğuz’u tanıyorum.

Koltuk hastalığı gelmez, çöp sineklerine yenilmez ise; CHP adına çok büyük kazanç.

Son derece dürüst, namuslu ve naif bir arkadaş.

Koltuk bozmaz, ruh arızalanmazsa, Urla, Burak ile kazanır…

***

DELİ ZİYA; “Merminin tanesi 4,5 lira olmuş… Açız aç..”