Sayıları resmi olarak 3 milyon 600 bin.

Gayriresmi ise 5 milyona dayandı. Suriyeli göçmenler..

Çoğunluğu yolgeçen hanına dönen sınırdan izinsiz geçmişler..

Çok az bir bölümü kamplarda denetim altında.

Yalnızca İstanbul'da 500 binin üzerinde Suriyeli mayın gibi dolaşıyor.

Bu fakir ülkenin aşına işine ortak olmuşlar.

Savaştan kaçan kadın ve çocuklara herkes anlayış gösteriyor da 20'li 30'lu yaşlardaki adamlar ne iş?

Ülkene Amerikalı'sından Rus'una, işbirlikçisinden teröristine her türlü unsur girmiş, sen burada sahilde mangal yapıyorsun.

Bir de sıkılmadan yılbaşında Taksim'de bayrak açıp tepiniyorsun.

Arkadaş bayrağı açacağın yer Halep, Şam.

Tabii burada ekmek elden su gölden.

Beslenmede, sağlıkta, eğitimde sırtını Türk devletine daya, ohh yan gel Osman...

76 binini vatandaş da yapmışız.

Seçimlerde velinimetleri için oy kullanacaklar.

Dünya üzerinde bu kapsamda bir nüfus hareketinin başka bir örneği yok.

Suriye'deki iç savaş sonrası Finlandiya kaç Suriyeli almış biliyor musunuz?

Yalnızca 48.

Norveç ise birkaç mülteciyi alınca hükümetin istifası istenmiş.

Almanya'nın ve diğer Avrupa ülkelerinin nasıl mülteci aldıklarını ise hepimiz biliyoruz.

Birebir görüşmeler ve kalifiye, nitelikli kişilerin seçilmesi ve diğerlerinin kabul edilmemesi hepimizin hatırında.

Bu arada gözden kaçan çalışmalar da var.

İstanbul Arel Üniveritesi'nde başlatılan ''Suriyeli Kadınları Güçlendirme'' projesinden haberiniz var mı?

Projeyi destekleyen kuruluşlar arasında Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu,Uluslararası Mavi Hilal Derneği, Sultanbeyli Belediyesi ve Hayat-Sür Derneği gibi kuruluşlar var.

Bazı kuruluşların mali destekleri ile ilgili iddialar Soros'a kadar uzanıyor.

Şimdi bu Suriyeliler'in dönme zamanı.

Suriye'de iyi-kötü barış kuruluyor.

Güvenlik bölgelerinden söz ediliyor.

Bunların aralıklarla ülkelerine gitmeleri için hazırlıklar yapılmalı.

Zaman Türkiye'nin aleyhine çalışıyor.

Bakmayın siz doçent müsveddesinin televizyonlarda ''Burada kalacaklar, alışmalıyız” yaygaralarına.

Düşünebiliyor musunuz okul çağındaki 500 bin Suriyeli çocuk okula gitmiyor.

Hastanelerdeki çocuk annelerin bir bölümü Suriyeli kız çocukları.

10 sene 20 sene sonra demografik yapısı böylesine değişen bir ülkenin halini düşünmek bile son derece korkutucu...

Bir başka iç acıtan göç de Türkiye'den dışarıya giden beyin göçü.

2017'de dışarıya giden doktor, mühendis, mimar, akademisyen, girişimci, iş insanı, sanatçı, öğrenci sayısı bir önceki yıla göre yüzde 42 artarak 260 bine ulaşmış.

Andorra, Lıhtenstayn, San Marino gibi ülkelerin nüfuslarını topla, ikiyle çarp buradaki beyin göçünü bulursun.

Neden? İş bulamamaktan, istedikleri işte çalışlamamaktan, gelecekte istedikleri gibi yaşayamamaktan, giyinememekten, yiyip içememekten, hak ettikleri yere gelememekten, haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, adalete güvenemediklerinden, yönetimin tarafsız olmadığından, onlar-biz ayırımından korktuklarından.

Ülkemiz her geçen gün vasıflı insan kaynağını kaybediyor.

Vasıfsızlar ülkenin dört bir yanına dağılmış.

Tek yol bu çarpık iki göçü tersine çevirmek...