Taş döşenmiş daracık sokakları, çoğu restore edilmiş eski evleri ve balıkçı tekneleriyle Ege'nin incisi Foça'da sakinliğin tadını çıkaracağız bugün.

Foça'ya gelmek için bir otomobilinizin olması şart değil. Metro, İZBAN ve Biçerova’dan hareket eden 744 numaralı otobüsle ilçeye kısa sürede ulaşmanız mümkün.

Yaz sıcaklarında terlerken sonbahar serinliğini özleriz. Sonbaharda ilkbaharı, kış soğuklarında yaz mevsimini... Bu yaz da sonbaharı, ilk serin geceyi, ilk yağmurlu sabahı özlemle bekledik... Ağustos sıcakları bitti, yapraklar sarardı, günler hızla kısaldı. Günlük koşuşturmalardan fırsat buldukça İzmir'den birkaç saatliğine bile uzaklaşmanın yollarını aradık. Sahil kasabalarına, dağ köylerine, göl kenarlarına, akarsu boylarına kaçtık...
Kasım ayı da neredeyse bitmek üzereydi ve biz son gezilerimizden birini, her seferinde yeni sürprizlerle karşılaştığımız, taş evleriyle, dar sokaklarıyla, değirmenleriyle, balıkçı tekneleriyle ve sahil boyunca sıralanan kafe ve restoranlarıyla Ege'nin en önemli uğrak yerlerinden biri olan Foça'ya yaptık.


Ben ilçenin sokaklarında, sahillerinde dolaştım, yol arkadaşım Petek Çakaloz aldığım notları fotoğraflarıyla süsledi. İzmir’in incisi Foça’dayız bugün. Güneşli, huzurlu ve sakin bir günün tadını çıkaracağız...
İlçeyi birlikte dolaşmadan önce Gazete 9 Eylül okurlarına hatırlatmakta fayda var. Foça'ya gelmek için bir otomobilinizin olması şart değil. Metro, İZBAN ve Biçerova’daki aktarma istasyonundan hareket eden 744 numaralı otobüsle Foça'ya çok kısa sürede ulaşmanız mümkün. Yaz mevsimiyse eğer İZDENİZ gemileri hizmetinizde…
Foça, daha ilk görüşte insanı etkileyen bir sahil kasabası. Ege’nin en sevdiğim, gittiğimde kendimi hep oralı hissettiğim, tıpkı Ayvalık gibi huzur bulduğum ilçelerinden biri. Denize bakarsınız önde balıkçı tekneleri, arkada derin mavilikler ve ötede küçücük adacıklarla süslenmiş sahiller. Karaya dönersiniz daracık, taş döşeli sokakları, eski evleri ve sıcacık insanları ile küçücük bir ilçe. Bunların hepsine birden Foça deniliyor ve buraya gelenleri ilk görüşte kucaklıyor.
Bundan yüzlerce yıl önce Phokaialılar, yani Foça’nın eski sakinleri tahtadan horoz heykellerini meclislerine, tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına koyarlar. Foça’da bugün de bir yerlerde bir altın horoz olduğuna inanılıyor. Foça sakinleri yıllardır altın horozu arayıp duruyor, fırsat bulurlarsa da sağı solu kazıyorlar. Gerçekte ise altın horoz Foça’nın kendisi…



BÜYÜK GEMİLER VARDI


Buluntulara göre Phokaialılar, 50 kürekli ve 500 yolcu alabilen gemilerle Mısır ve İonia kentleri arasında ticaret köprüsü kuruyor. Akdeniz’in fırtınalarına, sert dalgalara dayanıklı olan hızlı gemileri ile limandan limana koşan Phokaialılar kültür de taşıyorlar gittikleri yerlere. Fransa’ya alfabeyi götürüyorlar, Akdeniz’in birçok kıyısında zeytincilik yaygınlaşıyor. Zengin bir kent haline geliyor Foça, parası değer kazanıyor. Phokaialılar, MÖ. 6. Yüzyıl’da Persler’e teslim olmamak için yıllarca yaşadıkları kenti terk ediyor ve o altın çağ bir daha geri gelmiyor.
Eski Foça’dan Yeni Foça yönüne doğru giderken ard arda göreceğiniz Mersinaki koyları bölgenin en güzel plajları. İki Foça arasında eski değirmenleri, denize dimdik inen yarları ve kıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük ve sevimli pansiyonları ve Küçükdeniz kenarına sıralanmış balıkçı lokantaları yer alıyor.



GÜNÜBİRLİK TURLAR


Foça tıpkı Ayvalık gibi adalar beldesi. Yaz mevsimlerinde çevredeki irili ufaklı pek çok adaya ve koya günübirlik tekne turlarıyla ulaşabilir ve özel bir tekne de kiralayabilirsiniz. Foça aynı zamanda 12 İon kentinden biri olan Phokaia'nın kalıntıları üzerine kurulmuş, yeraltında birçok tarihi döneme ait eserlerin bulunduğu önemli bir yerleşim yeri. 1989'da başlayan kazı çalışmaları sırasında Phokaia’nın, o güne kadar bilinenin de ötesinde çok büyük bir antik kent olduğu anlaşıldı. Ünlü tarihçi Heredot'un söz ettiği kent surunun, bir inşaat temelinin kazısında, rastlantı sonucu ortaya çıkarılışı, arkeoloji çevrelerinin dikkatini bir anda Foça'ya çekti. Kent suruna "Herodot Duvarı" adı verildi.
Bugünkü Foça'nın her yerinde, sokaklarda, binalarda ve tarlalarda, daha ötesi denizde Phokaia'nın çeşitli dönemlerine tanık olabilirsiniz. Kybele'ye (M.Ö. 580) ait tapınma yerinin üzerindeki surda, Arkaik, Roma, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait kesitleri bir arada görebilirsiniz. Osmanlı döneminde yapılmış bir taş binanın herhangi bir yerinde kent surundan alınmış taşlarla karşılaşabilirsiniz. Veya roka, maydanoz satan bir köylünün tezgah gibi kullandığı taşın Roma dönemine ait mermer blok olduğunu görebilirsiniz.


Foça bambaşka bir yer. Yiyecek koyduğunuz naylon torbayı veya başka bir çöpü denize atamazsınız. Ada tavşanlarını avlayamazsınız. Sarmanı, tekiri, alacası ile Foça'nın sokaklarını keyif ile dolaşan kediler de Foça’da dokunulmazlığı olan canlılar.
Gün boyunca ilçenin sahilinde dolaştık, ara sokaklarında birbirinden etkileyici renklere boyanmış pencereleri, kapıları, neredeyse her evin kapısından, penceresinden eksik olmayan çiçekleri fotoğrafladık. Tarihi değirmenlerden birkaçının restore edildiği Değirmentepe’ye tırmandık. Benzersiz günbatımını bu tepede keyifle izledik.
Bu harika günü sahildeki bir restoranda, gün alacakaranlıktan karanlığa dönüşürken, limanın karşı kıyısında sıralanmış kafelerin denize yansımış rengarenk ışıltılarını seyrederek noktaladık.