Hazırlayan/ Özde Koca / Gökmen Küçüktaşdemir

Pek çok insan Bergama'yı keşfetmek için uzak ülkelerden, kentlerden geliyor. Ancak İzmir'de yaşayan kimi insanlar bu güzel ilçeden bihaber... Bizim ara ara yolumuz düşer Bergama'ya, kiminde tarihiyle sohbet için kiminde yaylasında nefes alabilmek için... Turistlik ilçede her türlü millete ve kökene sahip insana rastlayabilirsiniz. Buradan aldığım ilhamla yazdığım 'Kayıp Anahtar' adlı macera romanımda da bol bol bu ilçeden bahsediyorum. Geçtiğimiz hafta bu sayfada merkezini, mahallelerini, Bergama Antik Kenti'ni, Asklepion'u ve müzeyi anlatmaya çalıştık. Bu hafta da başta Kızıl Avlu olmak üzere diğer güzelliklerinden bahsedeceğiz. 

Antik dönemde sağlık merkezi olarak tanınan Bergama, eczacılığın babası olarak bilinen Galenos’un doğum yeri. Günümüzde hala geçerli olan yılanlı tıp sembolünün bulunduğu Bergama, yüzyıllar öncesinde olduğu gibi kültürel varlıklarıyla dünyanın ilgisini çekmeyi sürdürüyor. 

İyonya’nın kuzeyinde Çanakkale yolu üzerinde yer alan ama İyonya şehirlerinden biri olmayan Bergama, antik çağda lider konuma gelen, Atina’ya rakip olmuş ve adını tarihe altın harflerle kazımış bir şehir. Bugünkü Bergama ilçesinin hemen yukarısında yer alan Akropol, konumu itibariyle çok etkileyici bir yer. Bugün Berlin’deki eski şehirle aynı adı taşıyan Pergamon Müzesi’nde bulunan baş tanrı Zeus’a adanan sunak, Yunan döneminin en önemli şaheserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tam tepedeki Trajan Tapınağı ise Roma mimarisinin bir başyapıtı olarak tüm dünyaya meydan okuyor.

Sarepeion Tapınağı

Antik kentin Roma Dönemi’nde Bakırçay Ovası’nın batı yönüne doğru düz alanda yayılmasıyla kent sınırları oldukça genişlemiş. Hızlı nüfus artışı (ortalama 150 bin) bu genişlemenin en önemli nedeni olarak gözüküyor.

Bakırçay Ovası’na doğru genişleyen bölümde İmparator Hadrianus tarafından M.S. 2'nci yüzyılda yaptırılan Sarepeion Tapınağı, anıtsal duvar yüksekliği ve çok büyük ön avlusu ile dikkat çekici yapım tarzına sahip. İnşasında kullanılan tuğla nedeni ile halk arasında Kızıl Avlu da deniliyor.

Kızıl Avlu, Bergama’da görülmesi gereken en önemli üç merkezden biri. Yerlilerin kırmızı tuğladan yapıldığı ve önünde geniş bir avlusu olduğu için Kızıl Avlu olarak adlandırdığı Bergama Bazilikası, Mısır Tanrıları Tapınağı olarak da anılıyor. Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılan bazilika, Mısır tanrısı Serapis’e adanmış. Yapıldığı dönemde Serapis Tapınağı olarak da isimlendirilen yapı, gelecekten haber almak isteyen Romalılara hizmet veriyormuş. Pek çok İyon kentinde de Mısır tapınağına rastlamak mümkün. Sebebi de Roma tanrıları dünya hayatı ile ilişkilendirilirken bazı Mısır tanrılarının ölümden sonrasını düşünen Romalıların dikkatini çekmesi. Yani uyanık Romalılar, hem bu dünyayı hem de öteki dünyayı garantilemenin peşindelermiş.   

Gizemini koruyor

Bugün Bergama ilçe merkezinde, şehrin tam göbeğinde kalan Kızıl Avlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde bir ören yeri. Yıllardır sürdürülen restorasyonda sevindirici gelişmeler olsa da yapı hala gizemini koruyor denebilir. Asklepion ve Akropol’e ziyarete gelen turist gruplarının geçerken programına eklediği bazilikada insanoğlunun yıllar yıllar önce kendi eliyle ne tür işlere imza atabildiğine şahitlik etmek çok güzel. İçinde ve bahçesinde görülesi birçok eseri barındıran bazilikanın yapıldığı yerde, o dönem Selinus (Bergama) Çayı geçiyormuş. Çay, iki ayrı tünelle kontrol altına alındıktan sonra bazilika inşa edilmiş.

Bergamalılar Hıristiyanlığı benimsemeden önce Yeraltı Tanrısı Serapis, Ana Tanrıça İsis ve Gök Tanrısı Harpokrates’e (Horus) tapıyorlarmış. 

Tapınak, ön avlusunun bulunduğu yere denk gelecek şekilde Selinos çayı üzerine diyagonal biçimde inşa edilmiş. Anıtsal girişi (propylon) ve hemen arkasında bulunan ve bronz kaplamalı devasa büyük bir giriş kapısı bulunur. Ana mekanın “cella” arka kısmında kolossal küllt heykelinin yer aldığı iki yüksek kaide ve platform vardır. Ana tapınağın her iki tarafında yer alan simetrik kuleleri ve kulelerin önünde galerili avluları ve ortasında da kült için arınma ve tapınma amacına hizmet eden ikişer adet havuzları yer bulunmaktaydı. Avluları üç yönden çevreleyen galerin sütunları, Mısır etkili insan biçiminde karyatidler şeklinde inşa edilmişti.

Cami ve hapishane

İki adet kuleyi de barındıran bazilikada bugün cami olarak kullanılan kule korunurken diğer kule harap durumda. Harap durumdaki kule, Osmanlılar döneminde hapishane olarak da değerlendirilmiş. Tapınak, kilise, cami ve hapishane olan kullanılan yapı, her ne kadar yıkık olsa da sanırım en mutlu zamanlarını günümüzde yaşıyor. İçindeki tuğlalardan bu dönüşümü görmek mümkün. Çalışmalar durmuş gibi gözüküyor. Devam etse çok daha fazla şey ortaya çıkabilecek gibi duruyor. Girişte Mısır tanrılarının büstleri konmuş. Yeni konuldukları belli.

Yapı üzerindeki kırmızı tuğlaların incelikli işçiliğini 2 bin yıllık geçmiş ile karşılaştırınca hayran olmamak mümkün değil elbet. Erken Bizans döneminde yapılan ilavelerle Anadolu’daki yedi kiliseden birine dönüşen bazilikada, geçmişe tanıklık ediyor insan. Kendini biraz da olsa gösteren güneşin hafif sıcaklığıyla etrafında yürüdüğümüz Kızıl Avlu’da başımızı sola ve biraz yukarıya çevirince Akropol’ün surları bizi selamlıyor. Onların hemen aşağısında tam yolun karşısında halıcılar ve antikacılar var. 

İç kısımdayken çevredeki dükkanlar, günlük işlerini halleden ilçe ahalisi renkli bir görüntü oluşturuyor olacak ki buraya gelen turistler, objektiflerini onlara çevirmeyi de ihmal etmiyor. O kareler, çoğunlukla geçmiş ve bugünü sembolize ediyor. 

Bergama halısı

Kızıl Avlu'nun karşısında pek çok halıcı bulunuyor. Buradaki halılar dünyaca meşhur. Bergama'da 15'inci yüzyıldan günümüze kadar dokumacılık ön plana çıkmış durumda. Halı türleri dörde ayrılıyor: Kız Bergama, Sarı Namazlık, Yağcıbedir, Holbein. Dünyada koleksiyonerlerin özellikle peşine düştüğü ise Kız Bergama halısı. Kök boya ile renklendirilmiş özel yapağıdan dokunan halılar bu özelliklerinden dolayı koku yapmıyor ve kullandıkça ipek görüntüsü alıyorlar. 

Kütüphanesi müthiş

Halıcıları geçip merkez doğru giderken İlçe Halk Kütüphanesi binası dikkatimizi çekiyor. Antik Çağ’da kütüphanesiyle Mısır ile kapışan, icat ettiği parşömeni ile Mısır’ın papirüsüne kafa tutan Bergama’ya yakışıyor. 14 bin kitap, çeşitli dergi ve 3 bine yakın aktif üyeye sahip bu halk kütüphanesinin tarihi binası da oldukça hoş. Kütüphane pazar ve pazartesi günleri kapalı. Diğer günler ise 08:30-17:30 saatleri arası açık.

NOT: Gezi listenize yeni duraklar eklemek için yolaciktik.com internet sitemizi ve Instagram'dan 'yola.ciktik' profilini takip edebilirsiniz.

Kozak'ta nefes almayı unutmayın

Kozak Yaylası, doğayla baş başa bir gün geçirmek için harika bir seçenek. Bergama – Ayvalık arası fıstık çamı ormanlarıyla kaplı bir alan. Bu güzel ormana arabayla Bergama’dan yarım saatte varabiliyorsunuz. Yol üzerinde çok güzel çeşmeler var. Bu yaylada Kasım- Mart arası çam kozalağı toplama dönemi oluyor. Toplanan kozalaklar yaz aylarında güneşe seriliyor ve kurutuluyor. Kurutulunca açılan kozalaklardan fıstıklar çıkarılıyor. Bizim iç pilavlara, zeytinyağlı dolmalara ve sarmalara koymaya alışkın olduğumuz bu fıstıklar, hem iç pazarlarda hem de Avrupa’da alıcı buluyor. Ayrıca bu dönemde çam ağaçlarının dibinde yetişen bir mantar türü olan çıntar da hem Bergamalıların sofralarına hem de ceplerine ek gelir kaynağı olarak giriyor. Buraya özgü cilveli çay diye bir spesiyali var. Çayın içine kavrulmuş fıstık atıyorlar, çayınızı öyle içiyorsunuz. Ayrıca sezonda gelirseniz fıstık helvasını deneyebilirsiniz. 

Yüzmek isteyen el kaldırsın

Bergama’ya en yakın plajlar Dikili ve Bademli'de. Biz Dikili'yi tercih ettik ama hava soğuk olduğu için denize giremeyip seyretmekle yetindik.

Selinos Antik Kanal Projesi inşası başlıyor

Geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanı Hakan Koştu, Bergama turizmini geliştirip ilçeyi yerli turizme açacak olan Selinos Antik Kanal Projesi’nin inşa çalışmalarının başladığını açıkladı. Bu da bizi sevindirdi. Belediye Başkanı Hakan Koştu, “Kadim kentimiz Bergama’nın makûs talihini değiştirecek olan Selinos Antik Kanal Restorasyon ve Islah projemizle tarihi mahallelerimizi ayağa kaldırıp, turizm alanı oluşturacağız. Bergama’da yıllardır konuşulan ama bugüne kadar yapılamayan Selinos Deresi Islah Projesi ilçemizin yıldızını parlatacak” dedi. Bize de hadi hayırlısı demek kaldı. Projenin tamamlanmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.

Bergama Zeus Sunağı'nı istiyor

Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu, milattan önce 2'nci yüzyılda inşa edilmiş ve 1870'li yıllarda götürüldüğü Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan Zeus Sunağı'nın ait olduğu topraklara dönmesi için çalıştıklarını söyledi. Koştu,  “İzmir Valiliği'ne, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na iletilmek üzere resmi bir yazı yazdık ve sunağın geri alınması için girişimde bulunulmasını istedik. Girişimlerimiz sonuç verecek. Buna inanıyorum” dedi. 

Zeus ve Athena'ya adanan sunağın bugün yalnızca temelleri Akropol'de bulunuyor. Berlin'deki müzede sergilenen at nalı biçimindeki yapının yüksekliği 12 metreyi buluyor ve sunak masasına mermer beyaz merdivenlerle çıkılıyor. Dış cephe freskleri antik Helen dünyasının Olimpos tanrıları ile devler arasındaki savaşı, iç alandaki freskler, Pergamon'un kuruluş söylencesi olan Telefos söylencesini anlatan Zeus Sunağı'nın yeniden ait olduğu yere dönmesi için daha önce de "Bergamalılar Zeus Sunağı'nı istiyor" başlıklı kampanyalar başlatılmıştı.

Bergama’ya ulaşım

Bergama, İzmir’in kuzeyinde, merkeze 130 kilometre mesafede bulunuyor. Aracınızla gidemiyorsanız Aliağa yönüne giden İZBAN'a binmeniz gerekiyor. Bergama için Aliağa’dan kalkan bir ESHOT otobüsüne binebilirsiniz. Ayrıca İzmir – Bergama arası kalkan otobüslere de binebilirsiniz.