Denizli’deki Laodikeia antik kentinde 18 yıldır devam eden kazı ve restorasyon çalışmalarıyla yılda 2 milyon kişinin ziyaret edeceği bir tarihi değerin ortaya çıkarılması hedefleniyor.

Mart ayı başında yine hafif çiseleyen yağmur ve puslu hava nedeniyle gezmekten keyif alamadığım antik Laodekia kenti, ikinci kez gitmeye karar verdiğimiz rotalardan biriydi. Ama payımıza bu kez güneşli bir pazar günü düştü. Denizli Pamukkale karayolu üzerinde kentin 6 kilometre kuzeyinde bulunan antik Laodikeia kentine İzmir’den yaklaşık 250 kilometrelik bir yolculuğun ardından ulaştık.
Laodikeia, MÖ 1. Yüzyıl’da Anadolu'nun en önemli ve ünlü kentlerinden biriydi. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok "Lykos'un kıyısındaki Laodikeia" şeklinde geçiyor.



Tarihçi Plinius'a göre Laodikeia, önceleri Diospolis "Zeus'un şehri", daha sonraları da Rhoas adını taşıyan bir köyün yıkıntıları üzerine inşa edildi. Diospolis adı, buradaki Zeus kültüne verilen önemin bir simgesidir. Rhoas adının ise, yerli Anadolu dillerinden birine ait olabileceği belirtiliyor. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent M.Ö. 263-261 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kuruldu ve şehre Antiokhos'un eşi Laodike'nin adı verildi.
Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme ait. Romalılar da Laodikeia'ya özel bir önem vermişler ve Kibyra (Gölhisar-Horzum) Conventus'unun merkezi yapmışlardı.
İmparator Caracalla zamanında Laodikeia'da bir seri kaliteli sikke basılmış. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı inşa edilmiş. Küçük Asia'nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ancak MS 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem kenti yerle bir etti.


KAZI 13 YILDIR SÜRÜYOR


Laodikeai’da 2000 yılında başlatılan kazı çalışmaları o tarihten bu yana aralıksız devam ediyor. Kazılar sonucunda 2007 yılında ortaya çıkarılan Suriye Caddesi, yapımından bin 400 yıl sonra ziyarete açıldı. Kazıların aralıksız sürdürüldüğü antik kentin yapıları şu bölümlerden oluşuyor:
Büyük Tiyatro: Antik kentin kuzeydoğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmış. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumda. Yaklaşık 20.000 kişilik olduğu belirtiliyor.
Küçük Tiyatro: Büyük tiyatronun 300 metre kadar kuzeybatısında yer alıyor. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak, Roma tarzında inşa edilmiş. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrasında da bozulmalar mevcut. Yaklaşık 15.000 kişi alabilecek büyüklükte olduğu söyleniyor.

Stadion ve gimnasion: Kentin güneybatısında, doğu-batı doğrultusunda uzanıyorr. Stadionun ek yapıları ile gimnasion bir bütünlük oluşturacak şekilde yapılmış. MS. 79 yıllarında yapılan stadyumun uzunluğu 350 metre, genişliği 60 metredir. Amfitiyatro şeklinde yapılmış olan yapının, oturmak için 24 basamak sırası bulunuyor. Büyük bölümü tahrip olmuş. MS. II. Yüzyıl’da yapılan gimnasionun Proconsul Gargilius Antioius tarafından inşa ettirilerek İmparator Hadrianus ve eşi Sabina'ya ithaf edildiğine dair antik kentte yazıt bulundu.


ROMA DÖNEMİ YAPISI


Anıtsal Çeşme: Kentin ana caddesi ile ara caddesinin köşesinde yer alıyor. Roma dönemi yapısıdır. İki cepheli olarak yapılmış havuz ve nişleri var. Bizans zamanında onarım gördüğü belirtiliyor.
Meclis Binası: Kentin güneybatısında bulunuyor. Dikdörtgen planlı olan anıtsal yapı, doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Ana giriş doğucephesinde.

Zeus Tapınağı: Antik Laodikeia kentinin sütunlu caddesinin doğu kesiminde, küçük tiyatro ile Nymphaeum arasında bulunuyor.


KİLİSENİN KISMEN AYAKTA


Büyük Kilise: Sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiş. Sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalmış. Ana girişin batısında yer alıyor.
Antik kenti tanımaya çalışırken kazıların 15’inci yılında ikinci bir Efes’in ortaya çıkarılmasının hedeflendiğini öğrendik. Antik kentte 9 yıldır sürdürülen kazı çalışmalarında sergilenebilecek nitelikte 3 bin 50’nin üzerinde eser ortaya çıkarıldığı belirtildi. Augustus heykeli başı, Daidolses Aphroditesi, Knidos Aphroditesi, Dionysos heykeli başları, Zeus heykeli başları, imparator heykelleri, Hera heykeli, İmparatoriçe heykeli gibi çok sayıda önemli buluntuya ulaşıldı.

Laodikeia kazısını Prof. Dr. Celal Şimşek yönetimindeki Pamukkale Üniversitesi ekibi yürütüyor. Şimşek’in açıklamasına göre kazı çalışmaları 2008’den itibaren 12 ay üzerinden devam ediyor. Bu sistem de 2008’de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve eski Denizli Belediye Başkanı şimdi milletvekili olan Nihat Zeybekci arasında yapılan protokolden kaynaklanıyor. Laodikeia’da kazı ve restorasyon çalışmalarının birarada yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Şimşek’e göre, kesintisiz sürdürülebilir bir sistem oluşturuldu ve restorasyon çalışmaları için uzman ekipler yetiştirildi.
Antik Laodikeia kentine İzmir’den nasıl gideceğinize merak ediyorsanız birkaç seçeneğiniz var. Pamukkale Ekpres treni ile gidebilirsiniz. İzmir-Aydın Otoyolu’nu kullanarak Aydın üzerinden gidebilirsiniz. Kuyucak sapağından Karacasu’ya dönerek Tavas üzerinden de gidebilirsiniz. Bu yolculuğunuzda Geyre yakınlarındaki Afridisias Antik Kenti’ni de görme olanağı bulabilirsiniz.



YOLLARIN BURADA KESİŞİR


Lykos (Çüruksu Nehri) Vadisi, konum olarak Batı Anadolu'da, İç Ege Bölgesi'nde yer alır. Bu ova, güneyde Babadağ (Salbakos), kuzeyde Çökelez Dağı, güneydoğuda Honaz (Kadmos) Dağı, batıda ise Buldan Sazak Dağı ile çevrelidir. Bu bölgede antik yollar birleşmektedir ve burası, nehir vadilerinden ve dağ yollarından geçerek birçok bölgeyi birbirine bağlar. Lykos Vadisi'nde antik yollar birleşmektedir ve burası, nehir vadilerinden ve dağ yollarından geçerek birçok bölgeyi birbirine bağlar. İç Anadolu düzlüklerini Ege dünyasıyla birleştiren bir yolda olan bu alan antik çağda, Perslerin ülkesini Akdeniz'e bağlayan Kral Yolu'nun bir kolu üzerinde bulunmaktadır. Vadide Hierapolis, Laodikeia, Kolossai ve Tripolis antik kentleri bulunuyordu.