21 bin 463 hektar genişliğindeki Kazdağları, dünyada oksijeni en bol birkaç alandan biri ve bu özelliği ile sağlık turizmi için çok uygun Altın şirketlerinin 37 ayrı noktada sondaj yaptığı ve çeşitli maden şirketlerine 700’e yakın ruhsat verildiği iddiaların konuşulduğu Türkiye’nin en büyük ulusal parklarından biri olan 21 bin 463 hektar genişliğindeki Kazdağları, doğal, tarihi ve tarımsal nitelikleriyle “Altın’dan çok daha önemli değerleri barındırıyor.

Hafta sonunda dünyada oksijeni en bol birkaç alandan biri olan ve bu özelliği ile sağlık turizminin en önemli merkezlerinden biri olabilecek Kazdağları’ndaydık.
Edremit-Çanakkale yolu üzerinde Güre yakınlarındaki Tahtakuşlar ve çevresini yol arkadaşım Petek Çakaloz'un fotoğraflarıyla gezeceğiz bu haftasonu...
Her doğa köşesinde küçük tezgahlarda, bu dağlarda yaylalarda üretilmiş çeşit çeşit zeytinler, zeytinyağları, her biri birer ilaç niteliğinde kurutulmuş otlar, ceviz, badem, dağ çileği, erik, bal, reçel kavanozları diziliydi. Bizim için, yöre insanı için, doğanın değerini bilen insanlar için bir yaşam kaynağı idi Kazdağları...


Ama kimileri için ise çeşitli madenlerin çıkarılacağı herhangi bir arazi. O yüzden maden için kesilecek asırlık ağaçların yerine 10 ağaç dikince doğanın hiçbir zarar görmeyeceğini düşünecek kadar kördüler.

1993 yılında ulusal park ilan edilen Kazdağları, aslında altından daha değerli denebilecek kadar zengin bitki örtüsüne sahip alanlardan biri. Çünkü bölgede yaklaşık 900 farklı bitki çeşidi yaşıyor. Üst rakımlarda karaçam, kayın, göknar,kestane, meşe, kızılağaç ve çınar ağaçları bulunuyor. Alt tabakada ise laden, erika, karaçalı, böğürtlen, sarmaşık bitkileri ile kekik, adaçayı, sumak gibi tıbbi bitkiler bol miktarda var.

Son beş yıldır yürütülen bilimsel araştırmalar da, Kazdağları’nda henüz keşfedilmemiş ve tüm dünyada başka bir örneği olmayan bitkilerin var olduğunu bize gösteriyor. Hatta buna göre Kazdağları’nda tam altı yeni bitki türünün keşfi kesinleşmiş ve belgelenmiş durumda.


31 NADİR BİTKİ TÜRÜ


Kazdağları’nda Türkiye’de başka bir bölgede olmayan, yalnızca Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinde sınırlı bir yayılış gösteren 31 nadir bitki türü var. Bu özellikleriyle Kazdağları yalnızca Türkiye’nin değil Avrupa kıtasının da en önemli bitki alanlarından birine sahip. Kazdağları yalnızca ender rastlanan bitki türleri için değil nesli tehlike altında olan hayvanlar için de önemli bir yaşam alanı. Bölgede ayı, karaca, yaban kedisi, su samuru, sincap, yarasa, kirpi, tavşan, porsuk, sansar, tilki, yaban domuzu, kartal, doğan, atmaca, şahin, keklik; akarsularda ise alabalık ve sazan türleri yaşıyor.

Eğer madenlere çalışma izni verilirse ulusal park ve çevresinde yaşayan birçok bitki ve canlı türünün yaşam alanları tehlike altında olacak. Bu gerçeklere yöre halkının turizm, zeytincilik ve tarım gibi diğer kaygıları da eklenince, toprağın üstündeki değerlerin altındakilerden çok daha fazla olduğu rahatlıkla söylenebilir.


400 BİN TON SİYANÜR


Kazdağları’nda altın çıkarılırsa 1 trilyon ton toprak işlenecek, 400 bin ton siyanür kullanılacak. Binlerce hektar orman, 10 milyon zeytin ağacı etkilenecek. Su kaynakları azalacak ve kirlenecek. Orman köylülerinin geçim kaynakları azalacak ve bu insanlar göçe zorlanacak. Ürünlere alıcı bulunamayacak. Bölgeye turist gelmeyecek. Her yıl zeytinden, zeytinyağından ve diğer tarım ürünlerinden elde edilen gelirler ve turizm gelirleri kesilecek. Bir altın madeninin ömrünün 10 yıl olduğu söyleniyor. Kazdağları’nda altın çıkarılırsa 10 yıl sonra geriye siyanür çukurları ve üzerinde ot bitmeyen toprak tepeleri kalacak. 10 yılda verilen zarar yüzlerce yıl temizlenemeyecek. Siyanür ve ağır metallerden etkilenecek bölge insanları ölümcül hastalıklara yakalanabilecek.