Sen bir ceylan avladın.
Ulu Mevlâm bir ceylanla avlar seni-Mevlânâ

Sözcü’de çıktı haber; “Tarım ve Orman Bakanlığı Eskişehir Şube Müdürlüğü’nce açılan ihaleyle Eskişehir’de 18 kızıl geyik vurulacak. 6 ayrı bölgede yapılacak ihale için 513 bin lira muhammen bedel biçildi. Hayvanseverler geyiklerin vurulacak olmasına tepkili. İhale; 20 Temmuz'da."
Mayıs’ta da Bursa’da “yaşları ilerlediği” gerekçesi ile 2 geyik ihaleyle “avlanmaları” için satışa çıkarılmış ancak doğa koruma dernekleri ve hayvan severlerin yoğun tepkisiyle vazgeçilmişti.
Bu ayın başında da Tunceli'de dağ keçilerinin avlanabilmesi için açılan ihale de, benzer tepkilerin ardından iptal edilmişti.

**
Türkiye’nin ekonomisi, dibe vurmuş durumda.
İyi de ekonomiyi 18 geyik ve 15 dağ keçisi mi kurtaracak? 
Urfa-Birecik’teki nesli tükenmekte kelaynaklar, Artvin’deki ayılar, İzmir Sasalı Kuş Cenneti’ndeki flamingolar, Muğla’daki yaban domuzları için de bakanlık ihale açsın o zaman!
Geyik vurmak, dağ keçisi avlamak.
Devlet eliyle ihaleye çıkarmak... 
Resmen cinayete azmettirme!..
Nerede görülmüş doğanın bize emaneti haycanların  katledilmesinin yasal forma kavuşturulması? 

**
“Mohikanların Sonuncusu-The Last of Mohicans”, James Fenimore Cooper’ın romanından uyarlanan sinema filmidir.
Macera, aksiyon özellikli 18.yüzyılda geçmiş Kızılderili filmidir. 
Filmin müziği de unutulmazdır.
Film, bir geyik avıyla başlar.
Geyiği vuran Kızılderili başucunda diz çöker can çekişen hayvanın ve şunları söyler, “Üzgünüz kardeş. Cesaretinden, hızından ve gücünden şeref duyuyoruz.”
Yazar-Şair-Anlatıcı Sunay Akın’ın “Geyik Ölümü” isimli bir hikayesi vardır "Onlar Hep Oradaydı" kitabında.
Hikayede, geyiklerden ve savaş karşıtı ABD’li Aktivist Şair William Stafford’tan söz eder.
Stafford bir geceyarısı giderken yolda bir geyik ölüsüne rastlar.
Duygularını da dizelere döker, şiirin adı “Geyik”tir;
“Karanlıkta geçerken, Wilson Irmağı yolundan
ölmüş bir geyik gördüm kıyıda.
Dardır o yol;
direksiyon kırıp kaçmak, çoğaltabilir ölümü.
En iyisi, yuvarlamaktır onu uçuruma.
Arabanın ardında, farın ışığı, aydınlatıyordu
henüz ölmüş bir geyik cesetini; sendeledim.
Dikildim başucunda. iyice soğumuştu ve kaskatı…
Kenara sürükledim, şaşılası irilikteydi karnı.
Fakat, dokununca, ellerim anlattı bana gerçeği;
sıcaktı karnı. 
Orada yavrusu yatıyordu, hiç
doğmamak üzere, kımıltısız ve canlı.
Öylece durdum, o dağ yolunun kıyısında.
Araba uzaklara çevirdi farlarını,
kaputunun altında hırıldadı koca motor;
durakaldım, kızıla dönen parıltısında egzozun.
Duyabiliyordum, vahşetin kulak kesildiğine topumuza.
Çok düşündüm –tek umarım-
sonra, ittim onu kıyıdan ırmağa. 
(Kübra Ataman-Ali Çeviker
Şiir Atlası, Cevat Çapan, Mitos Yay., 1994)

**
Resneli Niyazi, kolağasıyken (Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe) 2.Abdülhamit’in istibdatına isyan edip dağa çıkmıştır. Meşrutiyetin ilânına kadar sürer mücadelesi...
Bir özelliği; dağda karşılaşıp sahiplendiği geyikle dostluğudur.
Geyiğe; ”Rehber-i Hürriyet” adını vermiştir.
1908’de 2.Meşrutiyet'in ilânından sonra İstanbul’a getirir ünlü geyiğini.
Birlikte fotoğrafları kartpostal yapılmıştır.
Resneli’nin öldürülmesinden sonra da geyik Gülhane Parkı’nda halka gösterilmiştir para karşılığı.  
“Hürriyet Geyiği”nden bile kazanç sağlayan bir zihniyettir bu!..

**
O hikayenin sonunda Sunay Hocam’ın sorduğu gibi ben de sorayım;
“Hürriyet Kahramanı” Resneli Niyazi Bey'in geyiğinden yüz küsur yıl önce kazanç sağlamaya çalışılmasıyla, Eskişehir’deki kızıl geyiklerin  avlanması ihalesi,  rastlantı mıdır?
Nedir?

Not:
Hayvanseverlerlerin başvurusu  üzerine  Eskişehir 1. İdare Mahkemesi'nin 2020-434 esas numaralı kararıyla; kızıl geyiklerin ihalesi durduruldu.