Ülkemizin yaşadığı sıkıntıların asıl nedenlerinden biri de bağımsız ve gerçek aydınların
giderek azalması ve bir kısmının da olaylar karşısında sessiz kalmasıdır.
Bağımsız aydınların sahneden çekilmesi, bir ülkenin geleceği için büyük bir tehlikedir.
Aydınlarımızın sahneden çekilmesinin, Türkiye’nin gerçek anlamda demokrasiye geçişini geciktirdiğini düşünüyorum.
Türkiye’nin, gerçek anlamda bir demokrasi olmayı başardığı ölçüde, yapısal sorunlarını aşmış, bir anlamda küllerinden yeniden doğmuş bir ülke olma şansına sahip olabileceğini düşünenlerdenim.
Demokratikleşme ve erdemli demokrasiyi topluma kazandırmanın, yalnızca iktidarların görevi olmadığını, aydınların da bu süreçte “vicdani” görevlerinin olduğunu düşünüyorum.
Fransız Jean-Paul Sartre, gerçek bir aydın olarak, Fransa’nın demokrasi kulvarında her zaman çok özel bir konumda olmuştur.
Sartre için “çağının tanığı ve vicdanı” diye söz edilmesi herhalde yanlış olmaz.
Bir hikâye ile yazımızı anlamlandırmak isterim.
Yıl 1959..
Fransa, sömürgesi olan Cezayir’i işgal eder.
Sartre, bu işgali kınar ve işgale büyük tepki koyar.
Çünkü o, özgürlükçüdür, eşitlikçidir.

Sartre, bağımsız bir aydın olma tavrını gösterir.
Çağının tanığı ve vicdanı olur.

Tepkisini el ilanlarıyla sokaklarda dağıtır.
Fransa bunun üzerine çalkalanır.

Durum Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’e intikal ettirilir.
Sartre’nin cezalandırılması istenir.
De Gaulle, “Sartre Fransa’dır, ben Fransa’yı cezalandıramam.” diyerek bu Fransız aydınının tutuklanması isteklerini reddeder ve ona sahip çıkar.

De Gaulle’e göre, Sartre gibi aydınları cezalandırmak, Fransa’yı cezalandırmakla eş değerdir.
Sartre’nin “Her insan herkes karşısında sorumludur.” sözü, aydın tavrının iyi bir açıklamasıdır.
Demokratikleşmede, özgürlükçü bir toplum yaratmada, eşitsizlikleri eşitliğe dönüştürmede aydınların önemli görevleri ve sorumlulukları vardır.
Çünkü aydınlar, halkın sesidir, kulağıdır, vicdan sahibidirler.
Çünkü aydınlar, halkın özgür temsilcileridir.
Tabii ki ben, bağımsız gerçek aydınlardan söz ediyorum; diğerlerinden değil.