Haber / Didar Demirci

İzmir Barosu 2022 yılı Olağan Genel Kurulu’nda söz alan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği üyesi Aryen Turan’ın, HDP eski Eş Başkanı Av. Aysel Tuğluk ve hasta tutuklar, DHKP-C terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle tutuklanan Selçuk Kozağaçlı’yı ve Deniz Poyraz Davası’nı gündeme getirmesi ve ardından kürtçe “kadın, yaşam, özgürlük/ jin, jiyan, azadi” sloganı atması sinirleri gerdi. 

Turan’ın tepki toplayan konuşması şu şekilde;

“Geçen seçim döneminden bu güne geçen 15 ayda OHAL koşullarının fiilen sürdüğü, birey ve örgütlerin hukuki güvencelerinin bertaraf edildiği bir ortamda faşist baskılar da ekonomik ve siyasi krizde hayatta kalma mücadelesi veren halkın adalet ihtiyacı da katlanarak artmıştır. Devlet adına iktidarı kullananlar, iktidarda kalabilmek adına kendisine muhalefet eden direnen her kesime karşı amansız bir savaş açmış ve devletin tüm imkanlarını kullanarak, hukuksuz kalıcı ve açık bir şiddet rejimini olağan hale getirmiştir. Çok yakın bir zamanda HDP binasında katledilen Deniz Poyraz’ın davası avukatlardan kaçırılmaya çalışılarak Şakran Cezaevi Kampüsüne taşınmış ve Şakran’a giden taraf avukatları mahkemece duruşma salonuna alınmayarak cezaevi önünde jandarmanın ve polisin yoğun gazlı ve TOMA’lı saldırısına maruz kalmıştır. Türkiye’de ilk defa bir mahkeme salonunda avukatlara biber gazı sıkılmıştır. Urfa’da AKP milletvekilinin koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu öldürülen Emine Şenyaşar ile oğlu Ferit Şenyaşar’ın Urfa Adliyesi önünde başlattığı adalet nöbeti bugün 593’üncü gününe girdi. Bartın’da 41 işçi iş cinayetinde katledilirken yönetenler olayı kader olarak nitelendirip sorumluları yine cezasız bırakacaklarını mesajını verdiler. Gülistan Doku bin günü geçmesine rağmen hala bulunamadı. Meslektaşlarımız Aysel Tuğluk ve hasta tutuklular cezaevinde ölüme terk edilmektedir. ÇHD üye ve yöneticisi meslektaşlarımız siyasi kumpaslar ve davalarla hapishanelere atılmış ve 5 yıldan beri özgürlüklerinden yoksun bırakılmışlardır. Yasak olduğu bilinmesine rağmen Türkiye Devleti'nin askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığına dair bilgiler ulusal ve uluslararası mecralarda dillendirilmektedir. Ancak yetkililerce bugüne kadar bu bilgilerin soruşturulduğuna dair yalanlamak dışında en ufak bir açıklama yapılmamıştır."

Turan’ın konuşmaları üzerine yuhalamayla tepki geldi. Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun yuhalamaları ile kürsüden inen Turan’ın ardından salondaki karşıt görüşler arasında arbede çıktı.

Arbedenin yatışmasının ardından kürsüden tepkisini dile getiren Av. Bülent Karagöz, “Bu kürsü PKK terör örgütünün kürsüsü değildir. Çağdaş Avukatların yapısını görüyor musunuz? Yazıklar olsun. Burada çıktı bazı meslektaşlarımız Selçuk Kozağaçlı hakkında bazı açıklamalar yaptılar. Değerli arkadaşlar Selçuk Kozağaçlı DHKP-C’li olduğu için tutuklanmıştır. Avukat olduğu için değil. Sonra da burada çıkıyorlar insan haklarından, demokrasiden bahsediyorlar. Çağdaş Gurubun insan haklarından çocuk haklarından anladığı PKK’nın kendisine çizdiği sınır kadar. Diyarbakır Anneleri yıllardır PKK’nın kendisinden aldığı çocuklarını bekliyor” şeklinde konuştu.

YÜCEL'DE AYNI KÜRSÜDEN TÜRKÇE SLOGAN 

Arbedenin ardından genel kurula 10 dakika ara verildi. Aranın sona ermesinin ardından kürsüye çıkan mevcut Başkan Özkan Yücel, “Anlamakta zorlandıkları karşısında, ‘Bu kadar da kötülük olmaz’ diyenler, tepki gösterenler bilmiyorlar. Kötülüğün kadarı yok. Bildiklerinizi bilmemiş gibi yapıyorsanız, aslında yaşananları hiç olmamış varsayıyorsanız; bunun bilgisizlikle, cehaletle, başka herhangi bir şeyle alakası yok, bu ancak kötülükle açıklanabilir. Burası İzmir Barosu’nun Özgür Kürsüsü… Burası Genel Kurul… Burada her meslektaşımız şiddete yönelmediği sürece kendisine ait her düşünceyi açıklamakta özgürdür. İfade özgürlüğü bu anlamına gelir. Bunun aksine olan her yaklaşımı, her davranışı, hele de bu Genel Kurul’un oy birliğiyle seçtiği divana, İzmir Barosu’nun iradesine saygısızlık olarak addediyorum. Herkesi sükunete davet ediyorum” açıklamalarında bulundu. Yücel, sonrasında ise kendisine yöneltilen eleştirilere tek tek yanıt verdi. Konuşmalarının sonuna doğru Yücel, "Buraya çıkan her arkadaşım sevgili Selçuk Kozağaçlı'dan bahsetti. Böyle bir usul yok. Buraya çıkan her arkadaşım Silivri'de yürüyen yargılamalardan söz etti. Oya Arslan'dan Barkın Tümtik'ten, duruşmaları ne zaman biliyorlar mı? Ben bilmiyorum. Ama bilmiyorlarsa hatırlatayım. Seçimi kaybettiklerinde yani seçimin ertesi günü bu duruşma için eğer samimilerse burada bulunan tüm meslektaşlarımı ve bu iddiaları ortaya koyanları, Selçuk Kozağaçlı üzerinden prim yapmaya çalışanları, bu mücadelenin içindeymiş gibi davrananları o duruşmaya davet ediyorum. 7,8,9,10,11 Kasım'da yüreği yiyenle, mücadele etmek isteyenle, bu mücadelenin içinde olanla, bugüne kadar olmamış olsalarda bundan sonra devam etmek isteyenle Siliviri'de olmak istiyoruz. Var mısınız? Ve son cümlem; ifadeye bile tahammülsüz bir toplum haline geldik. Bu avukatlar için asla kabul edilemez. Kadın, Yaşam, Özgürlük. Aynen tekrar ediyorum. Kadın, yaşam, özgürlük" diyerek kürsüden indi.