Bu soruya 'Geçinemiyoruz' dediğinizi duyar gibiyim. Gıda alışverişi ağır bir yüke dönüştü. Resmi ve gerçek enflasyon arasındaki fark insanları yoksullaştırıyor. Türk lirasının son beş yılda yaşadığı büyük değer kaybı, pek çok kişinin geçimini zorlaştırdı.

Türkiye'nin 1 Ocak'ta asgari ücrete yaptığı zam ile birlikte aylık brüt asgari ücret 392 Euro oldu. Bu AB ülkeleri içinde Bulgaristan'ın ardından en düşük ikinci ücret. Türkiye'deki bir asgari ücretli, ay sonunu İspanya veya Polonya'daki bir asgari ücretliden daha rahat mı getiriyor?

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Türkiye'deki temel mal ve hizmet fiyatları ile Avrupa'dakiler arasındaki farkın artığını belirterek, Türkiye'de yoksulluk sınırlarına baktığımızda asgari ücret bu sınırlara çok yakın, hatta dört kişilik bir ailenin ihtiyaçlarını karşılamaktan da uzak olduğunu söyledi.

***

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye'de iş gücünün yarısından fazlası asgari ücretle maaş aldığını belirtti: “Bu oran en yakın AB ülkelerindekinin 2.5 katından fazla. Bu da Türkiye'deki iş gücünün yarısından fazlasının, Bulgaristan hariç tüm AB ülkelerindeki tüm işçilerden daha düşük maaş aldığı anlamına geliyor. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı bin 47, yoksulluk sınırı ise 3 bin 312 TL olarak gerçekleşti.”

***

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar da, başta gübre olmak üzere, yem, zirai ilaç ve elektrik fiyatları ve sulama ücretleri son günlerde önemli ölçüde artış gösterdiğini ve girdi fiyatlarındaki bu artışlarla ürün maliyetleri arttığını, üretici üretimde sıkıntı çekerken, artan gıda fiyatları tüketicilere ağır gelmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Ekonomist Atilla Yeşilada, vatandaşın TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına inanmadığını,bu nedenle de parasını enflasyonun altında kaldığına inandığı bir faizle TL mevduatına yatırmadığını anlattı. Yeşilada, halk TÜİK’e inanırsa dolarizasyon sona ereceğini belirtti.

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici de ekonomiyi, Alice Harikalar Diyarı’ndan daha tozpembe gösterdiklerini ancak 1929’da dünyada yaşanan buhranın benzerinin geleceğini söyledi. Kesici işsizlik ve iflasın, tsunami gibi vuracağını belirtti.

Sözün özü, temel gıda fiyatlarındaki artışlar salgın döneminde vatandaşları zorluyor. Fiyat artışı yapanlara ceza kesiliyor ama bunun bir faydası olmuyor.

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.