Türkiye’nin köylerini, meralarını, ormanlarını ve sularını maden ve enerji şirketlerine açan yasa Meclis’ten geçti, şimdi Anayasa Mahkemesi gündeminde. “Toprak vatandır, satılamaz” diyen Foçalılar ise sessiz kalmadı. Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu’nun çağrısıyla yüzlerce yurttaş ellerinde pankartlarla yürüyerek meydanda buluştu.
Türkiye’nin köylerini, meralarını, ormanlarını ve sularını maden şirketlerine açan yasa Meclis’te kabul edildi, şimdi ise Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde. Muhalefet partileri, kamuoyunda “süper talan” yasası olarak bilinen 7554 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptali için ortak imzalı dilekçeyi yüksek mahkemeye sundu.
Ankara’daki başvuruyla eş zamanlı olarak İzmir’in Foça ilçesinde Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu’nun çağrısıyla kitlesel bir basın açıklaması düzenlendi. Ellerinde pankartlarla bir araya gelen yurttaşlar, “İşgal yasasına hayır”, “Toprak vatandır, satılamaz”, “Havana suyuna toprağına sahip çık” sloganlarıyla Foça PTT önünden Nihat Dirim Barış ve Demokrasi Meydanı’na yürüdü. Vatandaşların alkışlı desteğiyle gerçekleşen yürüyüşün ardından basın açıklamasını Platform Sözcüsü Ramis Sağlam okudu.
“İşgal senaryosuyla karşı karşıyayız”
Maden ve enerji şirketlerine sınırsız yetki veren bu düzenlemenin aslında bir “yasa” sayılamayacağını belirten Sağlam, şöyle konuştu:
“Bu düzenleme köksüzleştirme ve mülksüzleştirme planıdır. Kökü sökülmüş köyler, tarlası alınmış çiftçiler, hasadı gasp edilmiş köylüler, meralar şirketlere devredilecek. Zeytinlikler bir imzayla elimizden alınacak. Bir sabah uyandığımızda, atadan dededen kalan toprakta artık şirketlerin iş makineleri çalışıyor olacak.
Köylü toprağından koparıldığında şehirde ucuz işgücüne dönüştürülecek. Köyler boşaldığında pazar da, sofra da yoksullaşacak. Suyu ve toprağı gasp edilen köy, susuz ve ekmeksiz kalan şehir demektir. Bu düzen hem köylünün kökünü hem şehirlinin geleceğini yok edecek.”
“Hukuksuzluğa karşı hukuka sahip çıkıyoruz”
Ramis yasanın sadece çevresel değil, toplumsal bir yıkım anlamına geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“İktidarın totaliter eğilimi, yasayı salt bir araç olarak kullanıyor. 7554 sayılı yasa, çevresel yıkımın ötesinde toplumsal köksüzleştirme projesidir. Unutulmasın; bu yasa yalnızca insanı değil, bu topraklarda birlikte yaşadığımız tüm canlı ve cansız varlıkları da yok sayıyor. Bizim mücadelemiz yalnızca kendi geleceğimiz için değil, bütün varlıkların var olma hakkı için de verilen bir mücadeledir. Buradayız çünkü karşı çıkıyoruz: hem hukuki yoldan hem sokakta. AYM’den talebimiz açık: İşgal yasasını iptal edin. İktidarın çaresizlik anlatısını bozan bir cevap olsun. Tarih bunu kaydetsin.”