Fincan değil kahve
Daha bir katliamın üzüntüsünü, şaşkınlığını üzerimizden atamadan bir başkası oluyor.
Şok halindeyiz.
Moraller bozuk.
Güvende hissetmiyoruz kendimizi.
Şüpheciliğimiz arttı.
Ve bunların üzerine, sosyal medyada aslı astarı olmayan paylaşımlar.
O paylaşımların sonucunda yaratılan bilgi kirliliği.
Onu da aşıp suçsuz insanları linç girişimleri.
Tam bir cinnet hali...
Bir kutlama İzmir Valisi Erol Ayyıldız'a.
Ne olduğunu, nasıl olduğunu, elindeki mevcut bilgiyle çıkıp ekranlar karşısında anlatmasaydı, inanın bana o bilgi kirliliği ile hepimiz birbirimize girerdik.
Kafa karıştıran, soru halinde askıda duran konular var elbette.
Ancak Vali Ayyıldız'ın açıklamasıyla ortalık yatıştı diyebilirim.
Sonrası yoluna girecektir endişe etmeyin...
Terörün tek amacının korkutmak, sindirmek olduğunu bir kez daha gördük.
Kendilerini Kürtlerin kurtarıcısı sanan teröristlerin karşısına ironik bir şekilde bir Kürt polisimiz dikildi.
Kendi hayatını hiçe sayarak siper oldu.
Sanmayın sadece bir faciayı önledi.
Şehit polisimiz Fethi Sekin aynı zamanda toplumsal bir kopuşu, ayrışmayı ve siviller arasında yaşanabilecek çatışmayı da önledi.
Yüzlerce anı okudunuz şehidimizle ilgili.
Hepsi doğrudur.
Yine de şehit polis Fethi Sekin'in toplumsal barışa yaptığı katkıyı gözardı etmeyin.
İşte bu yüzden terörün başarılı olma şansı yoktur.
Kendi yarattıkları kanda boğulmaları kaçınılmazdır...
Bir hikaye...
Bir grup eski öğrenci, emekli hocalarını ziyarete gitmiş.
İşlerinden ve sorunlarından söz etmişler.
Hoca, iş yaşamında her biri önemli yerlere gelmiş eski öğrencilerine, kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş.
Biraz sonra değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup, kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
Tüm eski öğrenciler, kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde, hocaları onlara şunu söylemiş:
“Farkına vardınız mı bilmem. Zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı.
Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni.
Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek, daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız.
Yaşam kahveyse; iş, para ve mevki fincandır.
Bunlar yalnızca yaşamı tutmaya yarayan araçlardır ama yaşamın kalitesi bunlara göre değişmez.
Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz.”
Kıssadan hisse:
Bu ülke için canını hiç düşünmeden feda eden kahramanlarımızı asla unutmayın.
Asla unutmayacağımız bir şey daha var.
Siyasi görüşü ne olursa olsun, kin, nefret, ayrımcı, aşağılama, ötekileştirme heveslilerini elinizin tersiyle itin...
Bu hayat, bu ülke bizim.
Elimizden almalarına izin vermeyin...