Karşıyaka Belediyesi, küresel salgının kesintiye uğrattığı “Ayın Konuğu” etkinliklerini, Başkan Dr. Cemil Tugay’ın öngörüsüyle sosyal medya hesaplarından ve canlı olarak yayınlanan “Korona Günlükleri” ile sürdürüyor. Kolaylaştırıcılığını yapmaya çalıştığım etkinliklerde, bugüne dek hayatın her alanından çok değerli adlar konuk oldu, oluyor. Gördüğü yoğun ilgi, doğru bir iş olması yanında, insanlarımızın beklentisi hakkında da sağlam bilgiler verdi, veriyor. Öteki etkinlikleri gibi, “Korona Günlükleri”nin yayınlanmış tüm bölümlerini, belediyenin resmi sayfasından izleyebilirsiniz.

Pazartesi ve çarşamba günleri saat 16.00’da başlayan etkinliğin bugünkü sayfasında DİSK Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, çarşamba günü de değerli oyuncu ve yönetmen Füsun Demirel, dallarıyla ilgili görüş ve düşüncelerini anlatacaklar.Girişi uzattık, konumuza geçelim.

Geçtiğimiz Çarşamba, çağdaş edebiyatın seçkin adlarından şair-yazar Neşe Yaşın, etkinliğe Kıbrıs’tan katıldı. Hayata ve sanata dair her konunun, umut ve beklentilerle işlendiği söyleşinin bir yerinde Neşe, büyük birikim ve deneyimiyle “Aşk gibi faşizm de, demokrasi de, barış da iki kişi arasındaki ilişkiden başlar” dedi. Değerli dostumun harika belirlemesine, “Belki de hepsi, önce tek başına insandan başlar, sonra karşısındakiyle ilişkisine ve iletişimine yansır” diyerek katkıda bulunmaya çalıştım.

Çok kestirmeci ve çok iddialı bir genelleme olabilir, ben psikolojik bir rahatsızlığı yoksa her insanın yaptığının, eylediğinin, söylediğinin farkında olduğuna inanırım. Belli bir birikim ve deneyim gerektiren özel alanlardan değil, gündelik hayattan söz ediyorum. Haydi, bir adım daha ileri gideyim, “Sarhoştum, ne dediğimin, ne yaptığımın farkında değildim” gerekçesini bile kabul etmem. Bana göre, bilinçaltının alkol nedeniyle kendini ifşa etmesidir. Psikolojik rahatsızlık iyileştirilebilir de, kişiliksizliğin ve ruhsuzluğun ilacı nedir, henüz bilen yok.

Eğitim, bilgi, donanım, kültür, bilinç sözcükleriyle başlayan itirazları işitir gibiyim. Haklı olabilirler, peki vicdanı, etiği ne yapacağız? “Sana yapılmasını istemediğini, başkasına yapma” diyen insanlığın kadim sözünü nasıl unutacağız? Aziz Nesin ustanın, duyarlık, vicdan ve onur gibi değerleri işine geldiği anda unutanlar, çıkarını ve varlığını korumak için tüm değerleri anında çöpe atanlar için söylediği “Akıllı değil kurnaz!” belirlemesi, sizce boşuna mıdır? Örneğin, üstündekilere karşı aşağılık biçimde yaltaklanırken, alttakilerine vahşice davranan biri, sizce neden böyle davranıyor olabilir? Tek başına zavallı biriyken, kendine benzeyen sekiz kişiyle birlikte, 17 yaşındaki bir çocuğu “Ölüyorum, artık vurmayın” demesine aldırmadan, kalaslarla demirlerle katleden o gübre çuvalı, sizce hangi saikle davranmış olabilir? Hayata tutunmaktan aciz o yaratık, öfkesini hıncını çoluğunu çocuğunu döverken, karısını kalleşçe öldürürken, sizce ne düşünüyor olabilir? Yalancı neden halka yalan söylediğini, talancı milleti niye soyduğunu, manyak din adına saçmalarken 8-10 yaşındaki çocukları neden cinsel malzemeye dönüştürdüğünü sizce bilmiyor olabilir mi?

Hayır, lütfen “dünya görüşü”, “ideoloji”, “sınıf bilinci” ile başlayan yanıtlar vermeye çalışmayınız. Şiddete başvuranların içinde diploma sahiplerinin oranlarını, örneğin eşinin başına dışkı dolu kavanozu boşaltacak kadar gözü dönmüşlerden girip, “Benim memurum işini bilir” diyecek kadar ahlak zelzelesine tutulmuşlardan çıkar, önünüze sayısız örnek koyabilirim. İşin bir de yediği haltları “Emir kuluyum” diyerek açıklamaya kalkanlar boyutu vardır. Sizce bu sürü, mesela Floyd’u taammüden öldüren o polis müsveddesi, “Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir biçimde ve koşulda yerine getirilmez” ilkesini, bilmiyor olabilir mi?

Faşizm denen bela o kadar uzakta değildir, o olsa olsa içimizdeki faşizmden beslenir, örgütlenir ve nihayet sokağa, ülkeye, yeryüzüne egemen olur. Sömürgen, sendeki sömürü güdüsünden cesaret alır. Cehalet, sığındığın cehalet ve sığlığı okşayarak egemen olur. Trumpgilleri bu kadar pervasızlaştıran işte tam da budur. Çocuğuna “ahlak, vicdan” nutukları atarken, yüzün neden kızarmıyor, bir düşün. İnanmıyorsan, Wilhelm Reich’in “Dinle Küçük Adam”ına bir göz at. Tam sırasıdır.