“Senin görevin doğrudan yana olmaktır/ insansa güzeli/ en güzeli/ insandan yana olmaktır…”

Triatlon; üç branşta yarışılan atletizm sporudur. Ferdidir. Yüzme, bisiklet ve koşu sırayla yapılır. İnsanüstü bir performans yani kuvvet dayanıklılık esastır. Felsefik spor olarak da bilinir. Triatlon, ilk kez 2000 Sidney Olimpiyatları'nda açılış sporu olarak yer almıştır.

Triatlonda süreye karşı yarış önceliktir!

***

Bütün TV'ler, haber sitelerinde görüntüleri yayınlandıydı. İspanyol triatloncu Fair play mi madalya mı?, İngiliz rakibi James Teagle ile Santander’de yarışmaktadır. İngiliz atlet yarışı önde götürmektedir. Fakat ne olduysa Teagle, finişe az kala bir anda hata yaptı yolu şaşırdı, bariyerlere çarptı. Geriye düştü. Tabi Madridli atlet öne geçti. Sonra ilginç bir şey gerçekleşti. Teagle’ın yanlış yola gittiğini anlamıştı. Diego durdu! Teagle’ın yanına gelmesini bekledi.

Diego diğer sporculara da, “Hak eden oydu, hep önümdeydi çünkü” dedi. Artık triatlonu üçüncü tamamlayan İngiliz sporcuydu. Dördüncü bitiren İspanyol sporcu doğru olanı yapmıştı!..

***

Okan Yüksel Ustam’ın “Sporda Erdemlilik ve Kassandra Çaresizliği” kitabında da yer almıştır bu kısa öykü… Yıl 1990. Gazeteler Pierre de Courbertin ödülünü bir Türk milli atıcının kazandığını yazıyordu. Fair Play Dr. Alp Kızılsu’nundu…

Kızılsu Balkan Şampiyonası'nda yaptığı bir atışın orta hakem tarafından geçerli sayılmasına itiraz etmiş ve “Hayır ben plakayı vurmadım” demişti. Atıcımız Kızılsu şampiyonada altıncı olmuştu! Ama ömrünün sonuna kadar unutamayacağı bir ödülü -doğruyu söylediği için- kazanmıştı!

Bir Fair Play örneği daha… 1966 ABD’de Dünya Greko Romen Şampiyonası’nda Yugoslav güreşçi Horvat favoridir. Rakibi hakem tarafından da cezalandırılınca miderde hükmen galip sayılmıştır. Peki Horvat ne yapmıştır? Galibiyeti kabullenmemiştir. Rakibine bir şans verdirmiştir. Yenip Dünya Şampiyonluğu'na ulaşmıştır!

***

Dün triatloncuların görüntülerini izleyince düşündüm. İşte “Fair Play budur” dedim. “Sporun olmazsa olmazı; centilmenliktir” dedim. “Sporun varolmasını, kitlelerce sevilmesini sağlar” dedim! Spor sevmeyi bilmektir, sosyal bir olaydır. Spor erdemlilik demektir! Sevgiyi, sevilmeyi yaymaktır. Egoların alt edilmesidir! İşte Fair Play budur, olimpiyat madalyalarından daha güzeldir Fair Play! Sporun, sporcunun en saygın ödülüdür Fair Play!

Önce dostluklar, erdemlilikler gelsin. Sonra şampiyonluklar, madalyalar..

Unutmadan…

Yayıncı kuruluşun başarılı spikeri dostum Yalçın Çetin’in paylaşımının altına ben de imzamı atıyorum: “İyi sporcunun karşılığı iyi olmaya çabalayan insan. Sadece bu… Daima kalbinin sesini dinle. Ve vazgeçme… Sen hiçbir zaman kaybetmeyeceksin. Gönüllerin kürsüsündesin”