Yaklaşık on yıldır misafir ediyoruz.
Bir on yıl daha sürer mi dersiniz ?
Suriyeli mültecilerden söz ediyorum.
Gerçekten mülteciler mi?
Birleşmiş Milletler, mülteciyi dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan veya ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişilere verilen sıfat olarak tarif ediyor.
Resmi olmayan rakamlara göre ülkemizde yedi milyona yakın Suriyeli mülteci var. Bunların tamamını bu tanıma sokabilir misiniz?
Düşünün dini bayramlarda ülkesine giden, bayramlarını evlerinde akrabalarıyla geçiren, bayram sonunda tekrar Türkiye'ye dönen onbinlerce Suriyeli'yi, (Ülkesinde zulüm göreceği endişesi taşıyan kişiler) tanımına sokabilir misiniz?
Türkiye'nin demografik yapısının etkilenmesinden tutun da, şu ekonomik krizde işsizlik sayısına katkılarına, harcanan astronomik paralara kadar ülke ekonomisine ve sosyal yapısına etkilerini inkar edebilir misiniz?
Resmi rakamlar İstanbul'da 520 bin, Gaziantep'te 450 bin, Urfa'da 420 bin, İzmir'de ise 150 bin Suriyelinin yaşadığını ortaya koyuyor. Gerçek rakamlar ise bunu çok üstünde.
Yine açıklanan rakamlara göre Aralık ayında kayıtlı Suriyeli sayısı bir önceki aya göre 4 bin 200 kişi artmış. Suriyeli göçmen ailelerin ortalama 5 çocuklu olduğunu da göz ardı etmememiz gerekiyor.
Peki Suriye'de savaşın başladığı yıllarda bol keseden atan Avrupa Birliği taahhütlerini yerine getiriyor mu? Ne gezer... 2018-2020 yılları arasında Türkiye'ye yönlendirilmesi gereken 9 milyar Euro'yu hala hasretle bekliyoruz.
11-12 Kasım 2020 tarihide Şam'da ''Uluslararası Mülteciler Konferansı'' adı altıda bir toplantı düzenlendi. Toplantıya Çin, İran ve Rusya'nın da aralarında bulunduğu 27 ülke ve 12 uluslararası kuruluş katıldı.
Suriye'de henüz istikrarın sağlanamadığını iddia eden Amerika, Türkiye ve Suudi Arabistan ise katılımcı ülkeler arasında yer almadı. Burada Amerika'nın bölgede petrol kuyularını bekleyen askeri varlığına işaret etmek pek de yanlış olmasa gerek.
Konferans öncesi Rusya Devlet Başkanı Putin yaptığı açıklamada, Suriyeli milyonlarca mültecinin artık eve dönüş yaparak vatanlarını yeniden inşa etmeye başlayabileceğini, ülkenin büyük bir kısmında istikrar oluştuğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu 25-29 Ocak tarihlerinde yapacağı toplantıda ise Suriye'de güven oluşturmaya , yeni bir anayasa yapımına ve tüm sorunların çözümüne yönelik konuları ele alacak.
Türkiye bu konudaki dış politikasını yeniden gözden geçirmek, ilgili toplantılarda aktif bir biçimde rol almak,misafirlik süreleri artık dolan Suriyeli dostlarımızı ülkelerine uğurlamak zorundadır...