Birkaç hafta önce evde, merdivenden inerken son üç basamak kala ayağım kaydı, çöl devesi gibi olduğum yere çöktüm. Ama ne çökmek; Duyduğum acıdan nefesim kesildi. Az toparlanıp ayağa kalktım. Bir ağrı kesici yuttum.
Olayın sıcaklığı geçtikten sonra da avaz avaz bağıran, kalktı mı oturamayan, oturdu mu kalkamayan oldum.
Korka korka gittiğim doktorda rahat bir nefes aldım. Kırıktı, çıkıktı yoktu. Doku ezilmesiyle atlattım. Bir haftalık tedavi sonrasında kendime geldim.
Geçmiş olsun dileklerini ileten yakınlarımdan, dostlarımdan ne hikayeler dinledim. İstisnasız hemen hepsinin evde canı mutlaka yanmıştı. Hastanelik olan da vardı, ameliyat masasına uzanan da...
Aslında ev kazası deyip geçmemek lazım. Mesela İlgiltere'de her yıl 6 bin kişi bu yüzden hayatını kaybediyormuş.
Türkiye'de bu kapsamda yapılmış bir araştırma henüz yok. Ama sayının az olmayacağı muhakkak.
İş ve Yaşam Güvenliği sitesinde okudum; En sık rastlananların başında kayma ve düşme geliyor... Şöyle bir özet geçeyim;
Düşmeler, sonucu ölüme kadar uzanabilecek bir kaza tipi. Alçak bir sandalyeden düşerek hayatını kaybeden çok insan var. Takılma, kayma ve düşme çok sık olması ve ağır sonuçlar doğurması nedeniyle en tehlikeli kazalardan sayılıyor.
Özellikle yerde bırakılan terlik, tv kumandası gibi küçük nesneler, katlanmış halılar ve mobilya kenarları da takılıp düşmeye davetiye. Karanlıkta ya da yeterli aydınlatma olmayan alanlarda risk daha da artıyor.
Islak alanlarda düşmelerde ise kalıcı sakatlıklar olabiliyor. Özellikle banyoda düşmek, kalça eklemine çok ciddi hasarlar veriyor.
Öte yandan mutfaklar evlerin en tehlikeli bölgelerinden. Kesici madde, sıcak ortam, gazlı veya elektrikli aletlerin her biri potansiyel tehlike. Özellikle bıçak yüzünden kesik olayı çok sık yaşanıyor. Zaman zaman da kan kaybı ölüme neden oluyor.
Ayrıca ocakta unutulan yemekler ve kızgın yağlar yüzünden çıkan yangınlar da var. Türkiye'deki yangınların yüzde 40'ı evde çıkıyor. Sigara izmaritleri de yangın nedeni.
Neyse yeter bu kadar tatsızlık... Kazasız belasız bir haftasonu diliyorum...