Bundan 114 yıl önce Mart ayı. "Dünya'dan Ay'a Seyahat", "Denizler Altında 20.000 Fersah",

"Kaptan Grant'ın Çocukları" isimli eserlerin ve daha birçok bilimkurgu romanının Fransız yazarı Jules Verne, 87 yaşında hayata gözlerini kaparken, aynı ay 26 yaşındaki Albert Einstein İsviçre vatandaşı olduktan sonra Bern’de ışık-elektrik etkisinin açıklanmasını içeren

ilk çalışmasını yayımlamıştı. Ve gene aynı ay 24 yaşındaki çiçeği burnunda Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal dönemin padişahı İkinci Abdülhamid’in “baskı düzenine karşı çıktığı” için

Harp Akademisi’nden mezun olur olmaz arkadaşlarıyla Suriye’ye “sürgüne” yollanmıştı.

***


Hasta adam Osmanlı İmparatorluğu’nun 5.Ordu’su o günlerde Suriye’de çıkan isyanları bastırma adına Arap kabilelerini yağmalıyor, subayları da ganimetleri paylaşıyordu. Toplanan vergiler de kayıtlara geçirilmiyordu. Mustafa Kemâl ile Selanik’ten mahalle arkadaşı Lütfi Müfit (Özdeş) bu duruma çok sıkılıyordu. Yine bölük subaylarının yağmadan döndüğü bir güne tanık olan Müfit ordugahta Mustafa Kemâl’in yanına gelir ve şunları söyler: “Bu yağmalarda çok para alınmış, sus payı olarak da bize de epey altın düşmüş. Dün akşam altınları bana gösterdiler, almadım. Sana da vereceklerini söylediler.”

Mustafa Kemâl; “Müfit! Sen bugünün adamı mı olmak istiyorsun, yoksa yarının mı?” diye sorar.Müfit’in yanıtı; “Elbette yarının adamı olmak isterim!” olur. Mustafa Kemâl, 'kısa pantolon' arkadaşını takdir eder ve: “Elbette alamazsın. Ben de almadım, alamam!” der.

***

“Çizgi Üstadı” Nuri Kurtcebe’nin sıkça anımsattığı, Kılıç Ali’nin de “Atatürk’ün Hususiyetleri”nde de yer alan bu gerçek öykü, 1905’lerde Ortadoğu bataklığında

savaşan Mustafa Kemâl’in “onur dersini” anlatır. O Mustafa Kemâl ki; gelecekte “dehasına düşmanlarının bile ayağa kalkacağı” bir dünya lideri olacaktır. Vatan ve hürriyet mücadelesini sürdürecek, “yol arkadaşlarıyla” ilerici adımlarla Cumhuriyet Devrimi’ni gerçekleştirecektir.

***

Peki, bugün Atatürk’ü itibarsızlaştırmaya çalışanlar! “Derin tarih” deyip soysuzca/ arsızca/ alçakça saldıranlar, ismini hutbelerden çıkaranlar, Atatürk sevgisini suç ilan edenler; rozetini takmayı bile! Eğitim müfredatından; statlardan salonlardan ismini silenler. Nutuk’unu suç kanıtı sayanlar. “Ayyaş” yapanlar. Cumhuriyet’e reklam arası diyenler. “O. Çocuğu Kemalistler” diye küfredenler. “10 Kasım’da 9’u 5 geçe kenefe gidin” diyenler. Saygı duruşu ve sirenleri “gülünç” sayanlar. Heykellerini yakıp yıkanlar. 19 Mayıs törenlerine yasak koyanlar. Valisi 29 Ekim yürüyüşünü yasaklarken, 10 Kasım’da Atatürk’ün sözünün altında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını kullananlar. Anıtkabir’deki anma töreninde slogan atanlar. “Sevgi ve saygı, zorla mı” diye yazanlar! Her sıkıştıklarında da Atatürk’e sarılanlar, sığınanlar! Yeter artık, dil uzatmayın Atatürk’e!..

***

O; mucizedir mucize! O; geleceğin öncüsüdür! Her sözüyle, her icraatı ile onur dersi veren mucize, öncü!.. İlkeleri, fikirleri "yarınlarda" hep ilkelerimiz, fikirlerimiz olacak! 114 yıl önce verdiği ders, usumuzdan asla çıkmayacak! Cumhuriyet ilelebet payidar kalacak. Yürek kulvarımızdaki yeri asla değişmeyecek. Sevgini asla silemezler gönlümüzden!

Bir kez daha, bin kez daha, milyonlarca kez; minnetle, saygıyla, özlemle!..

Mustafa'm... Mustafa Kemal'im!..

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!..