Eski Smyrna’ya yeni bir bakış

Abone Ol

“O kadar zengin ki Türkiye ve Kültür Bakanlığı da o kadar fakir ki!..”

Ülkemizin son ordinaryüs profesörlerinden Ekrem Akurgal’ın vefatından kısa bir süre öncesöylediği ilginç bir sözdü bu. Arkeolojik kazılar sırasında yaşadıkları zorlukları anlatan…

Aradan geçen 25 yılda Bakanlık bütçeleri devasa boyutlara ulaştı. Ama yine de kazılar için ayrılan ödenekler son derece yetersiz. Ekrem Hoca’nın bu çarpıcı cümlesindeki büyük çelişki, arkeolojik kazılarda özel sektör desteğinin önemini anlatması açısından da güncelliğini hala koruyor. Satır arasında diyor ki Hoca, zengin tarihimiz ve kültürümüz, sadece devlete bırakılamayacak kadar büyük bir mirastır.

Bu mirasın kıymetini ve omuzlarındaki sorumluluğu iyi bilen pek çok şirket ya da holding, ülkenin farklı noktalarındaki arkeolojik kazılara sponsor oluyor. Uzun vadeli ve sabır gerektiren bir iş olduğunu bile bile; ürkmeden, cesaretle…

Kutluyoruz hepsini.

Amaçları hedef kitleler üzerinde olumlu etki yaratmak, marka tanınırlığını artırmak ve kurumsal imajı geliştirmek olsa da, sadece devlete bırakılmayacak kadar büyük olan tarih ve kültür mirasımızı koruma işini aslında ciddi bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorlar.

*****

Son günlerde yeni ve güzel haberler aldık. Şişecam, Antalya’daki Perge Antik Kenti kazıları için sponsor oldu mesela. Aksüt Grup, Aydın’daki Nysa Antik Kenti Kazı Başkanlığı ile 5 yıllık anlaşma imzaladı. Ve bizden, İzmir’den güzel bir örnek: Saya Holding, Menderes ilçesindeki Klaros Antik Alanı’nda kazılar için ana sponsor oldu.

Malûmunuz, kentimizdeki arkeolojik kazılara en büyük destek İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geliyor. Neredeyse çeyrek yüzyıldır. Hatta öyle ki, Belediye’nin bu desteği olmasa kazılar da yapılamayacak. Ayrıca Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ile İzmir Ticaret Odası’nın katkıları var. (Bir dönem Odak Grup da omuz vermişti. Şu Agora AVM’nin sahibi Odak Grup…) Yeni bir halka olarak bu zinciri büyüten ve güçlendiren Saya Holding, umarız başkalarına da ilham olur.

İzmirliler Saya’dan çok, holding şirketlerinden Folkart’ı biliyor. Ve farklı sosyal sorumluluk projeleriyle öne çıkan Folkart, şimdilerde Bayraklı’daki Eski Smyrna kazıları için sponsorluklanları yapıyor.

Hatırlayacaksınız, iki ay kadar önce Kazı Başkanı Prof. Dr. Cumhur Tanrıver’in Cumhurbaşkanlığı kararıyla görevden alınmasıyla gündem olmuştu Eski Smyrna. 1948 ile 1992 yılları arasında “Hocaların Hocası” Ekrem Akurgal tarafından kazılan “Homeros’un kenti”…

*****

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım:

Cumhur Tanrıver ve ekibinin fedakarca yürüttüğü çalışmalara ve verilen sponsorluk desteklerine rağmen, Eski Smyrna hep Agora Smyrnası’nın gölgesinde ve sönük kaldı. En büyük eksiklik de tanıtım konusundaydı. (Smyrna denilince herkes Namazgah’daki Agora Smyrnası’nı biliyor. Hoş, oraya da gitmemişlerdir ya!) Bırakın İzmirlileri, Bayraklı’da oturan yurttaşlarımızın çok büyük çoğunluğunun Bayraklı Höyüğü’nden içeri girmediğine eminim. Buna yaklaşık 90 dönümlük kazı alanının çevresinde ikamet edenler de dahildir. Hatta “yasak bölge” olduğunu düşünenler bile var.

Öncelikle Eski Smyrna’nın görünürlüğü yok! Girişini bulmak da çok zor. Resmen “ören yeri” niteliğinde olmadığından, güvenlik görevlileri yok. Üstelik en çok ziyaretçi çekebileceği hafta sonlarında ve tatil günlerinde kapatılıyor. Kazı bölgesindeki tabelalar hiç okunmuyor. Sanırsınız onlar da Athena Tapınağı’yla aynı döneme ait. (Karın tokluğuna çalışan arkeologların durumunu hiç anlatmıyorum bile.)

Oysa parlatılacak ve dünyaya pazarlanacak ne çok ürün var Eski Smyrna’da.

Homeros var her şeyden önce. Burada doğup büyüdüğü ve ardından Sakız’a gittiği biliniyor. Eserlerinde bahsettiği pek çok mekan Eski Smyrna’da. M.Ö. 7. Yüzyıl’da yapılmış taş çeşme ve şehir surları gibi… Sonraa! Doğu Helen dünyasının en eski mimarlık eseri sayılan Athena Tapınağı burada. İon uygarlığının en eski parke döşeli yolunu yine bizim Smyrnalılar yapmış. Izgara planlı kent dokusu, Batı dünyasındaki en erken örnek olarak gösteriliyor. Karotsondajlarıyla, tarihin en büyük volkanik patlamalarından biri olan Santorini’nin külleri bile bulunmuş Bayraklı’da.

Daha ne istiyoruz?

Folkart gibi güçlü tanıtım olanaklarına sahip bir ana sponsor desteğiyle, Eski Smyrna yeniden parlayabilir; Tunç Çağı’nın en önemli şehirleşme örneklerinden ve Akdeniz havzasındaki ilk kentlerden biri olarak tek başına UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne aday olabilir.

Sadece yeni hikayelere ve bunları dünyaya pazarlayacak güçlü bir iradeye ihtiyaç var. SANKO’nun Zeugma’da, Doğuş Grubu’nun da Göbeklitepe’deki sihirli dokunuşları gibi…

Saya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Mengi’nin Klaros sponsorluğu için söylediği cümle önemli ve yol gösterici:

“Bu destek sadece kazı alanına değil, aynı zamanda kültür ekonomisinin gelişimine, yerel kalkınmaya ve uluslararası tanınırlığa yönelik sürdürülebilir bir katkı olacak.”

İhtiyaç duyduğumuz da tam olarak bu değil mi?