EKONOMİ

Erken sigorta, erken emeklilik hayali mi, yoksa bir şehir efsanesi mi? İşte 18 yaş altı sigortalılığın tüm detayları!

Birçok ailenin, çocuklarının geleceğini güvence altına almak ve onlara "erken emeklilik" kapısını aralamak için başvurduğu 18 yaş altı sigortalılık, aslında birçok bilinmeyeni ve kafa karışıklığını da beraberinde getiriyor. Peki, çocuğunuzu küçük yaşta sigortalı yapmak, gerçekten de onun daha erken emekli olmasını sağlar mı? Yoksa bu, sadece prim gün sayısını artıran, ancak emeklilik yaşını etkilemeyen bir işlem midir? İşte detaylar...

Abone Ol

Çalışma hayatının zorlukları, ekonomik belirsizlikler ve geleceğe dair kaygılar, birçok aileyi, çocuklarının geleceğini daha bugünden güvence altına almanın yollarını aramaya itiyor. Bu yolların başında ise, hiç şüphesiz ki, "erken emeklilik" hayali geliyor. Aileler, çocuklarının, ileride daha rahat bir yaşlılık geçirmesi, daha az çalışarak emekliliğe hak kazanması umuduyla, onları henüz reşit olmadan, hatta bazen çocuk yaşta, sigortalı yapmanın yollarını arıyor. Özellikle, son yıllarda gündeme gelen yarı zamanlı çalışma, stajyerlik ve çıraklık gibi uygulamalar, bu konudaki merakı ve arayışı daha da artırmış durumda. Peki, hukuki ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından bakıldığında, 18 yaş altında yapılan bu sigorta başlangıçları, gerçekten de bir "avantaj" sağlıyor mu? Bu, aileler için bir umut kapısı mı, yoksa yanlış bilinen bir şehir efsanesi mi?

Sigortalılık süresi ne zaman başlar? kritik '18 yaş' kuralı

Konuyu anlayabilmek için, öncelikle, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) iki temel kavramını doğru anlamak gerekiyor: "Sigortalılık süresi" ve "prim ödeme gün sayısı".

  • Prim Ödeme Gün Sayısı: Bu, adından da anlaşılacağı gibi, bir kişinin, çalışma hayatı boyunca, adına yatırılan toplam sigorta primi günlerinin sayısıdır.

  • Sigortalılık Süresi: Bu ise, çok daha farklı ve erken emeklilik hesabında kilit rol oynayan bir kavramdır. Sigortalılık süresi, kişinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak, ilk defa çalışmaya başladığı tarih ile emeklilik talebinde bulunduğu tarih arasında geçen toplam süreyi ifade eder.

İşte en kritik nokta da burada ortaya çıkıyor. İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre, 18 yaşından önce sigortalı olan bir kişinin, adına ödenen primler, yani "prim ödeme gün sayısı", evet, geçerli sayılır ve toplam prim günlerine eklenir. Bu, prim gününü daha erken tamamlama açısından bir avantajdır. Ancak, erken emeklilik için gerekli olan "sigortalılık süresi", kanunen, kişinin 18 yaşını doldurduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Yani, bir çocuk, 15 yaşında sigortalı olsa bile, onun emeklilik hesabında kullanılacak olan sigortalılık süresi, 18 yaşına bastığı gün "başlamış" kabul edilir. Bu, günümüzdeki mevzuata göre, 18 yaş altı sigortalılığın, emeklilik yaşını öne çeken bir "erken emeklilik" hakkı sağlamadığı anlamına gelir.

2008 öncesi ve sonrası: dönüm noktası

Bu noktada, sosyal güvenlik sistemimizdeki önemli bir tarihsel ayrımı da belirtmek gerekir. Erken emeklilik konusunda, 8 Eylül 1999 ve 30 Nisan 2008 tarihleri, milat kabul edilir.

  • 1999 Öncesi ve 1999-2008 Arası Sigortalılar: Bu dönemlerde, 18 yaş altı sigortalılık, hem prim günü hem de sigortalılık süresi açısından avantaj sağlıyordu. Yani, o dönemde küçük yaşta sigortalı olanlar, gerçekten de daha erken emekli olma hakkı kazandılar.

  • 2008 Sonrası Sigortalılar: Ancak, 2008 yılında yapılan büyük sosyal güvenlik reformuyla birlikte, bu durum değişti. 2008'den sonra ilk defa sigortalı olanlar için, sigortalılık süresinin başlangıcı, net bir şekilde, 18 yaşının doldurulduğu tarih olarak belirlendi. Bu nedenle, bugün, 2008'den sonra doğan bir çocuğunu sigortalı yapan bir aile, onun sadece prim gün sayısını artırmış olur, ancak emeklilik yaşını bir gün bile öne çekemez.

Bu kuralın tek istisnası, bir meslek veya sanat okulunu bitirerek, o meslekle ilgili bir işte çalışanlar veya mahkeme kararıyla "reşit" sayılanlar (evlenme gibi durumlar) için geçerlidir. Bu kişiler için, sigortalılık süresinin başlangıcında 18 yaş şartı aranmaz.

Çocuk çalıştırmanın yasal sınırları neler?

18 yaş altı sigortalılık, aynı zamanda, çocukların çalışma koşullarına ilişkin yasal düzenlemeleri de gündeme getiriyor. İş Kanunu, çocukların korunması amacıyla, bu konuda net sınırlar çizmiştir.

  • 15 Yaş Sınırı: Genel kural olarak, 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır.

  • 14 Yaş İstisnası: Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine zarar vermeyecek ve eğitimlerini aksatmayacak nitelikteki "hafif işlerde" çalıştırılabilirler.

  • Yazılı Sözleşme Şartı: Bu tür bir çalıştırma için, çocuğun ailesi (velisi veya vasisi) ile işveren arasında, mutlaka yazılı bir "iş sözleşmesi" yapılması zorunludur.

  • Çalışma Saatleri: 18 yaşından küçükler, günde en fazla 7 saat, haftada ise en fazla 35 saat çalıştırılabilir. Eğer çocuk, okul öncesi eğitime veya normal okul eğitimine devam ediyorsa, bu süreler daha da kısıtlıdır.

Yani, bir ailenin, sadece sigorta primi yatsın diye, fiilen bir çalışma olmadan, çocuğunu bir iş yerinde sigortalı göstermesi, hem usulsüz bir işlemdir hem de SGK tarafından tespit edildiğinde, ciddi yaptırımları olabilir. Sigortalılığın geçerli sayılabilmesi için, ortada gerçek bir "hizmet akdi", yani bir "çalışma" ilişkisi olması şarttır.

Sonuç: prim avantajı evet, erken emeklilik hayır!

Tüm bu bilgiler ışığında, konuyu özetlemek gerekirse; günümüzdeki mevzuata göre, 18 yaş altında sigortalı olmak, kişiye erken emeklilik hakkı sağlamamaktadır. Emeklilik için gerekli olan sigortalılık süresi, her koşulda, 18 yaşının doldurulduğu tarihte başlamaktadır. Ancak, 18 yaşından önce ödenen primler, toplam prim ödeme gün sayısına eklenir. Bu da, kişinin, emeklilik için gerekli olan prim gün sayısını (örneğin 7200 veya 9000 gün) daha erken bir yaşta tamamlamasına olanak tanır. Yani, 18 yaş altı sigortalılık, emeklilik yaşını düşürmez, ancak prim gününü tamamlama sürecini kısaltır. Bu nedenle, ailelerin, "erken emeklilik" gibi gerçekçi olmayan bir beklentiye girmek yerine, çocuklarının geleceği için, daha avantajlı ve yasal bir birikim yöntemi olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi alternatifleri de değerlendirmeleri, daha doğru bir finansal planlama olacaktır.