1991 erken seçimleriydi...

Erdal İnönü, yine bölgesi İzmir’deydi, partisi SHP’nin çalışmaları için.

Günaydın Gazetesi muhabiriyim. 

Devir; ANAP’lı, Turgut Özallı yıllar.

Günaydın da, o yıllarda iktidara sıkı muhalefet yapangazeteydi.

Defalarca gezilerini takip ettiğim Erdal İnönü’nün konakladığı otel, her zamanki gibi Kordon’daki İzmir Palas’tı. 

Gazeteden, bir röportaj yapılması istenmişti benden İnönü’yle. 

Otelde gayet nazik bir şekilde karşılamış, içtenlikle sorularımı yanıtlamış, ardından da “Sandıkta Güller Açacak” sloganı yazılı rozetini yakama takmıştı.

Sonra da kapıya kadar geçirmişti!

Bu rozet, bugün itina ile sakladığım bir armağandır... 

***

Erdal İnönü, Türk siyasetinde çok farklı bir portreydi.

Ama çok değerli bilim insanıydı da.

UNESCO Yürütme Konseyi üyeliği ve Türk Fizik Derneği başkanlığı yapmıştı.

Türkiye’nin 'İkinci Adam'ı, CHP’nin İkinci Genel Başkanı İsmet İnönü’nün devletin mekteplerinde okumuş 'fizik profesörü’ oğluydu Erdal İnönü!

Yapıtları tarihe, topluma, bilime ve siyasete bakışını yansıtırdı.

Politik hayatımızda unutulmaz izler bırakmıştı.

Bilgeydi, uygardı, hoşgörülüydü, yüzünden gülümsemesi eksik olmazdı.

Kucaklayıcıydı, pozitif enerji yayardı çevresine.

Düzeyli onurlu asil zarif, son derece uyumlu siyaset yapandı.

Konuşmaktan çok dinlemeyi sevendi.

Açıkça, mertçe, hani derler ya “kıvırmadan” yapardı siyaseti.

Cumhuriyet, Atatürk aydınlanmasının ne anlama geldiğini bize gösteren yurtseverdi.

***

Emre Kongar çok yakın dostuydu. Şöyle anlatır Erdal Bey’i;

“Uygardı, zekiydi, sakindi, espriliydi.

Derin bir kültürü vardı; sadece bilim alanını değil, felsefe, sanat ve edebiyat konularını da çok iyi bilirdi...İyi bir eş, iyi bir arkadaştı.

Değerli ve onu tamamlayan eşi Sevinç İnönü ile birlikte, sohbetlerinin, dostluklarının tadına doyum olmazdı.Erdal İnönü gerçekten müstesna bir insandı.”

Bu “istisnai” özelliğiyle siyasete de büyük katkıları olmuştu.

Aramızdan ayrılmasaydı, daha da olacaktı hiç kuşkusuz.

***

Müthiş de espriliydi. Buyrun size gülümseten örnekler;

Erdal Bey’e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar.

Yanıt müthişti:

- "Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!"

Eşi Sevinç Hanım’ın karikatürlerinden oluşan sergisini de açtığı Erdal Bey bir gün, İstanbul'da taksiye binmiş. Şoför:

"Sen ne kadar Erdal İnönü'ye benziyorsun" demiş.

"O, benim" diye cevap vermiş Erdal Bey...

Şaşırmış taksi şoförü...

"Yahu" demiş, "... birisi daha var. Harbiye'nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü".

Bunun üzerine Erdal Bey, espriyi patlatmış:

"O da benim!..

Bir anı da meslektaşım dostum CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’den; “Çamdibi’nin ünlü Yıldırım Beyazıt Caddesi’nde, trompet, davul, klarnet, trampetlerin yer aldığı Çamdibi Göçmen Müzik Grubu, Erdal İnönü ve partilileri karşılamıştı.

Önde bando takımı, arkada partililer. Erdal Bey de önüne gelen herkesin elini sıkıyordu, kendisine sarılmak isteyenlere de izin veriyordu.

O sıcak havada adım adım iki cadde gezildi, esnaf, pencerelerden seslenen kadınlar selamlandı. Ahali, Erdal İnönü’yü bağrına bastı.

Sonrasında Çamdibi’nde yayılan bir dedikodu, oyların bu bölgede (aynı şekilde Karşıyaka, Çiğli, Bergama, Urla ve Karaburun’da da) Erdal İnönü’ye verilmesinde etkili oldu. ANAP adayı sanayici (aynı zamanda il başkanıydı da) Atilla Yurtçu, Çamdibi’nde her el sıkışmasının ardından kolonyalı mendille ellerini silmişti.

Erdal İnönü seçimin kazananıydı!’’

***

13 yıl önce bugün aramızdan ayrılmıştı Erdal İnönü.

O; beyniyle yüreğiyle demokrasiyi içine sindirmiş, hukuka saygılı bir kişilikti.

Siyasete yepyeni stil mi dersiniz üslup mu dersiniz; yenilik getirmişti.

Günümüz siyasetinde ne yoksa Erdal Bey’de hepsi vardı, eksiksiz!

Dostluğu, bıraktığı izlere, renklere, bilim ve politika yaşamımıza yaptığı katkılara saygıyla, özlemle.