TV ekranlarında vur, kır, öldür, parçala ve de yalana, talana yönelik pek çok dizi gören vatandaşlar bana soruyor; "Ne oluyor?" diye.
Gerçekten eski günlerde izlediğimiz vurdulu, kırdılı Amerikan dizileri dönemine mi döndük? Acaba diye ben de düşünüyorum doğrusu.
Eh! Gündüz kuşaklarında bu konularda ciddi aile dramlarına da şahit olup, faillerinin yakalanıp, tutuklanmasını için dua bile edilmiyor mu?
Geçek hayattan alınıp, tarafların karşı karşıya geldiği bu programlara değerli avukat ve psikologların katılması bir nebze bizleri rahatlatıyor, dolayısı ile 'kötü emsal, emsal olmaz' diyerek teselli bulmaya çalışıyoruz.
Tabii ki, bunlar ekranlardaki emsal teşkil edilmeyecek olanlardan.
***
Peki, günlük hayatımızda yaşananlar, yaşamaya devam ettiğimiz "açlık, yoksulluk" sınırlarımızın sinir uçlarımızı tahrip edip avazı çıktığı kadar bağıranlara ne demeli?
"Cep delik, cepken delik" diyenler, makam değiştirip bize "Çarşı-pazar geze geze oldum ben bir geveze" mi demek istiyorlar?
Geçmiş yıllarda mahallemizde yaşlı bir Mürvet Hanım teyze vardı. Ölen oğlunun maaşı ile torunlarını büyütmeye çalışan bu Mürvet Hanım teyzemizin çektiklerine ne demeli?
Ne zaman evinin önünden geçsem öyle bir "Of !" çekişine tanık olurdum ki, adeta dağlar inliyordu! Kendisi dinine bağlı, Allaha el açıp yalvarırken, çevreden geçenleri görüp "Of demedim; Allah dedim" diyerek, mahalle halkını üzmemeye çalışırdı.
***
Yazıma yurt dışından ithal edilen eski filmlerden başlayıp, yerli versiyonları ile devam ederken insanların hayata bakış açılarını anlatmaya çalıştım.
İsterseniz günlük hayatımıza dönelim.
Peki dönelimde, siyasi mi, ekonomik mi, eğitim mi, Hak hukuk adalet mi, sınır ötesi gelişmelere hangi yönünden bakalım?
Ben ne olacak halimiz diye nokta koymayı düşünürken, yazılı, sözlü ve de görüntülü basınımızda bir de "Sapıklar aramızda"
Manşetleri atılmaya başladı. İstanbul'da metrobüste "Sapık mısın sen" tartışmasından tutun, "tacizciye önce ceza sonra tahliye verildi" ye kadar haberlerini duyanlar yine "Ne olacak bu halimiz" demekte haklı değiller mi?
Bunlar olup biterken vatandaş derdine derman ararcasına soruyor:
Asgari ücret ne olacak? Yüzde kaç olacak? Refah payı ne olacak?
Sorulara cevap gelmeden araç sahiplerini üzen haber Trafik sigortasına2026 tarifesi geldi...
Sendikaların hükümetle pazarlığı devam ederken sokaktaki eylemler Erzurum'da çatıya sıçradı! 7 Aylık maaşlarını alamayanlar çalıştıkları binanın çatısına çıkarak eylemlerini orda sürdürdüler...
Emeklinin yeni yıl zamları çatlak tencere gibi dışarı sızdı.
Net bilen var mı? Onu da bankaya gidince para makineleri söyleyecek tabii ki!
***
Sonuç mu diyorsunuz?
Pazarın nabzını tutun yeter!
Türkiye ekonomisinin gerçeği şu: Pazar var ama alıcı güç yok.
Gerçek enflasyon: Soğan, zeytin, yumurta...
Peki, sizin enflasyonunuz kaç?
Her geçen gün daha da mı yalnızlaşıyoruz?
Bu soruya gelen cevapta şu olsa gerek: Evlilik yaşı değil, geçim derdi büyüyor.
Bu kadar sıkıntı arasında günlük hayatımızda şu sorulmaya başlandı: Hangisi daha çok kazandırıyor?
Altın mı, gümüş mü?
***
Bu kadar patırtı, gürültü arasında hapiste tutulan Belediye Başkanlarını unuttuk sanmayın sakın.
Onu da bekleyip göreceğiz.
Tabii ki, adalet gecikmesin! Çünkü geciken adalet, adalet değildir...
Değerli okurlarım, gelecek cuma yazımda, yine sizden gelen sorular ve vatandaşın dertleri ile dertlenmeye devam edeceğiz.