Tarihi Milattan Önce 3. yüzyıla kadar uzanıyor. Jüpiter Tapınağı olarak inşa edilmiş.

Hristiyanlık döneminde kiliseye, Emevi Halifesi 1.Velid zamanında ise camiye dönüştürülmüş.
Güzelliği, ihtişamı, sanatsal ve tarihi değeriyle eşi, benzeri bulunmayan bir yapıt olarak değerlendiriliyor Suriye'nin Başkenti Şam'daki Emevi Camii...
İçerisinde Hazreti Yahya'nın kabrinin ve Hazreti Hüseyin'in kesik başının bulunduğu bir de Türbe var.

Dünyadaki camilerin en büyükleri arasında yer alan bu eser, İslam dünyasının da en eski camilerinden biri olma özelliğini koruyor.
Bir hadise dayanılarak burada kılınan namazın otuz bin namaza eşdeğer olduğu kabul ediliyor.

İşte bu tarihi cami, bunca özelliklerine karşı bizim gündemimize nasıl girdi hatırlıyor musunuz?
Tam 7 yıl evvel dönemin Başbakan Erdoğan'ın;
''Üç saatte Şam'a varırız, Emevi Camii'nde namaz kılarız'' açıklamasıyla...
Erdoğan 'Şam'a gireriz' der de şakşakçıları durur mu;
Egemen Bağış; “İstersek Suriye'yi birkaç saat içinde yerle bir ederiz''
Şamil Tayyar; ''Savaşabilecek her türlü hazırlık yapılmıştır.Yeter ki Türkiye'nin sabrını zorlamasınlar.''
Herkes konuşur da derinlikli stratejinin mucidi (!) Ahmet Davutoğlu susar mı;
''Bu süreci artık yıllarla değil, aylarla veya haftalarla ifade etmek gerekir.''
Ahmet Hoca, ağır ol da molla desinler. Haftalar dediğinden bu yana 7 yıl geçti.
7 yılda nerelere geldik farkında mısınız?
Suriye sınırı tam bir bela oldu.

Çıt çıkmayan sınır boyu şimdi terörist yuvası...

Dost ve müttefik(!) Amerika'nın silahlandırdığı PKK uzantıları burnumuzun dibinde siper kazıyorlar.
Dört milyondan fazla nurtopu gibi suriyelilerimiz oldu.

Ekonomimiz perişan.
Tamam Esad'ın diktatör olduğu bir gerçek.

Halkının bir bölümünü ezdiğini kimse inkar etmiyor.

Ama bize mi düştü Suriye'ye ayar vermek?
Kınarsın, protesto edersin o da olmadı diplomatik ilişkilerini kesersin olur biter.

Amerika'nın gazına gelir de uluslararası hukuka aykırı hamlelere girişirsen işte böyle Amerika'yla Rusya arasında sıkışır kalırsın.
Zararın neresinden dönerseniz kardır.

Çare; Ulu Önder'in ''Yurtta Barış, Dünyada Barış' ilkesidir.
Öncelik Suriye'nin geleceğine Suriye halkının karar vereceğini kabullenmektir.

Sınırımızdaki terör yuvalarının Amerika ile temizlenemeyeceği açıktır.

Bu konuda Suriye ile uygulanabilecek yöntemler araştırılmalı, bunun için de Esad yönetimi ve diğer unsurlarla görüşülerek diplomasi etkin kılınmalıdır.
Sınırdaki terör yuvalarının temizlenmesi Türkiye için hayati önem taşımakta.

Suriye Dışişleri Bakanının bu konudaki hezeyanları dikkate alınmamalı, diplomatik girişimlerin sonuç vermemesi halinde Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan haklarını korumakta kararlı olduğu ciddi şekilde anlatılmalıdır.
Tekrar edeyim çare Atatürk'ün ''Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesidir.
Diplomatik yoldan çözüm sağlanırsa, topla tüfekle değil, resmi davetle Şam'a gider, Emevi  Camii'nde istediğiniz kadar namaz kılarsınız.