Emek yoğun sektörlerde yurt dışına ‘kalıcı göç’ artıyor

Abone Ol

Bilindik hikâyedir…

İstanbul’un sınırlarına dayanan ve şehri fethetmeye hazırlanan Fatih Sultan Mehmet, yeni bir çağı başlatmak için gün sayarken; kuşatma altındaki şehrin Bizanslı rahipleri “Meleklerin kanadı var mı, yok mu?” gibi çok önemli (!) bir tartışmanın içindelermiş.

Teşbihte hata olmaz.

Türk sanayisinin bugünkü durumuna bakan ilgili ve bilgililerin, hâlâ içi boş gündemlere kafa yormasını anlamak mümkün değil.

Nereye evrileceği belli olmayan “Terörsüz Türkiye” süreci, 15 yıl sonra yine biti kanlanan terörist bozuntuları, siyasileşen davalar, binlerce sayfalık iddianameler ile aylardır tutuklu olarak yargılanmayı bekleyen belediye başkanları, Fatih Altaylı davasında olduğu gibi akıl ve mantık sınırlarını zorlayan yargı kararları…

Bu durumda ekonomi nasıl derseniz, biz susalım rakamlar konuşsun.

// TAŞINAN TAŞINANA

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üç aylık dönemde, bir önceki üç aylık döneme göre sadece yüzde 1,1 büyüdü. Yıllık büyüme ise yüzde 3,7 seviyesinde.

Türkiye’nin mevcut istihdamını ve refah seviyesini korumak için her yıl ortalama yüzde 4,5 – 5 seviyesinde büyümesi gerektiği anımsatmakta fayda var.

Son 12 ayda yüzde 3,7 büyümeyi hangi sektörlerle yakalamışız diye sorarsak, gerçek kabak gibi ortaya çıkıyor: İnşaat!

İnşaat sektörü büyümeye yüzde 13.9 seviyesinde katkı sunarken, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10.8, sanayi sektörü ise yüzde 6.5 seviyesinde kalmış.

Ve en önemli üretim gücümüz olan tarım sektörü…

Çok keskin bir düşüşle yüzde 12.7 oranında küçülmüş.

Bu rakamlar hepimizi düşündürmeli…

Hayır vazgeçiyorum, hepimizi korkutmalı.

Birkaç sene içerisinde cebinde parası olanın da sağlıklı ve sürdürülebilir gıdaya ulaşımı mümkün olmayacak.

Ve Türk sanayisindeki bir diğer yakıcı ve tek cümlelik sorun şu:

Gidiyorlar!

// İŞ GÜCÜ 5-6 KAT DAHA UCUZ

Evet, başta tekstil ve hazır giyim sektörü olmak üzere pek çok sektörde bu yönde adeta bir yarış var. Başta Mısır olmak üzere, iş gücü maliyetleri Türkiye’nin 5-6 kat daha ucuz olan ülkelere gidip işini düzene sokan sanayici, peşinden pek çok sanayiciyi de sürüklüyor.

Ekonomi muhabirlerinin en fazla önemsediği haberlerin başında “yaşayan haberler” gelir.

Sektörlerdeki nabzı doğrudan tutan, damar haberlerdir onlar…

İşte muhteşem bir örneği…

Ekonomi Gazetesi Muhabiri meslektaşımız Aysel Yücel, lojistik sektörünün küresel devlerinden Danimarkalı DSV’nin Türkiye CEO’su Ozan Önder ile sektörde yaşanan son gelişmeleri masaya yatırmış.

Ozan bey haberde can alıcı vurguyu yapmış:

“Tekstil fabrikalarını biz yurt dışına taşıyoruz. Bizim dışımızda birkaç lojistik firmasının da benzer taşıma işleri yaptığını biliyoruz.”

Verilen bilgilere göre, yılbaşından bu yana 160’ın üzerinde tekstil firması Mısır, Fas gibi ülkelere taşındı. Şimdilerde mobilya sektörü ve diğer fason üretim yapan emek yoğun sektörler de Mısır yollarında. Mobilyanın başkenti Bursa İnegöl’de 1.700 dolar maaşa MDF kesecek, CNC tezgâhında çalışacak personel bulunamazken, Mısır’da 100 dolar maaşa aynı işi yapan çok sayıda insan bulunabiliyor. Sektörlerin ortalamasında ise Mısır’ın iş gücü, Türkiye’ye göre 5-6 kat daha ucuz.

Üretimini Bangladeş gibi Uzakdoğu ülkelerine kaydıran çok sayıda firmanın olduğu da anlaşılıyor.

// 20 YIL SONRA DEJAVU!

Bugün gibi anımsıyorum, 2000’li yılların başında da Mısır özeli için benzer bir furya vardı. Hatta dönemin Dış Ticaret Bakanı Kürşat Tüzmen ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı bu gidişleri destekleyen açıklamalar yapıyor, Mısır’a iş seyahatleri düzenliyorlardı.

O yıllarda da fabrikasını Mısır’a taşıyan çok sayıda sanayici oldu olmasına ama Arap Baharı ile birlikte pek çoğu ceketini alamadan memlekete geri döndü!

Demem o ki…

Türk sanayisi yüksek enflasyon ve aşırı yüksek üretim maliyetleri nedeniyle büyük bir kan kaybı yaşıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) başta olmak üzere iş dünyası örgütleri, sanayi ve ticaret odaları bu gerçeği ne ölçüde ifade ediyor emin değilim.

Ama şunu adım gibi emin söyleyebilirim:

Benzer bir durum 25 sene öncenin Türkiye’sinde yaşanıyor olsaydı (ki 2001 krizinde yaşanmıştı), başta TOBB olmak üzere iş dünyası örgütleri yeri yerinden oynatırdı.

Zamanın ruhu değişti.

Bugün bu ihtimal, ihtimal bile olmaz!

++++

2. YAZI

ENDER YORGANCILAR, KENDİ

REKORUNU EGALE EDECEK Mİ?

İzmir sanayisinin çatı kuruluşu Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO), kökleri 11 Eylül 1927’de kurulan “İzmir Sanayi Birliği”ne dayanıyor.

1951 yılında İzmir Sanayi Odası olarak faaliyetlerine başlayan EBSO’nun tarihinde en uzun süre Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan sanayici, mevcut Başkan Sayın Ender Yorgancılar.

İzmir en köklü sanayici ailelerinden birinin mensubu olan ve 35 yıldır EBSO Meclisi’nde görev alan Ender Bey, 2009 yılından bugüne 16 yıldır Başkanlık şapkasını taşıyor.

Öncesinde de bir dönem Meclis Başkanlığı görevi bulunuyor.

Bu süre, sanıyorum kırılamayacak bir rekoru da ifade ediyor.

2022 yılında bu göreve dördüncü kez seçilen Ender Bey, “Bu kez son” demiş ve görev süresinin sonunda ayrılacağının mesajını vermişti. Geçen yıl Milliyet Ege Temsilcisi meslektaşımız Aslı Öktener’e verdiği röportajda da bu düşüncesini ifade etmişti.

Zaman çabucak geçti ve 2026 yılı Türkiye’deki oda ve borsalar için seçim yılı olacak.

İzmir iş dünyasının temel direkleri olan Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası ve İzmir Deniz Ticaret Odası’nda Yönetim Kurulu ve Meclis seçimleri yapılacak.

2022 yılında yapılan seçimlerde iş insanı ve sanayici Mustafa Karabağlı EBSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olmuştu.

Bu seçimde Karabağlı’nın yine aday olacağı anlaşılıyor.

Rahmetli Atıl Akkan’ın ilk Başkanlık görevine geldiği yıllardan bugüne takip ettiğim ve Meclislerinden çok manşet ve yazı konusu çıkardığım EBSO, kültürüne ve seviyesine yakışan bir seçim yılının arifesinde.

Ateşten gömleği giyecek başka bir gönüllü var mı, henüz belli değil.

Ancak bugünkü manzara, “seçimlerin efendisi” Ender başkanın, aday olması durumunda beşinci kez aynı koltuğa oturacağını gösteriyor.