Haber/ Didar Demirci

Patron ve işçi arasındaki ekmek kavgası, pandemi sürecinde farklı bir boyut kazandı. İşten çıkarmanın yasak olduğu günlerde Kod 29’u uygulayarak 90 işçiyi işten çıkartan Çorum’daki Ekmekçioğulları fabrikasının yanı sıra Türkiye’nin birçok yerinde işçiler haklarını aramak için sokakları ve meydanları doldurmaya devam ediyor. Konuya ilişkin değerlendirme yapan Birleşik Metal İş İzmir Şube Başkanı Ali Çeltek, siyasi iktidarın ortaya koyduğu politikaları eleştirdi. Çeltek, işçilerin hak mücadelesini artık bir adım ileriye taşımasını isteyerek, “İktidarın emeğe yönelik politikalarını sorgulayın” diye konuştu.

Sendikalı oldukları için

İktidarın, pandemi sürecindeki yaklaşımlarının yanı sıra ortaya koyduğu politikaların patronların iştahını kabarttığını dile getiren Çeltek, asıl hedefin ise işçilerin sendikalaşmalarının önüne geçmek olduğunu kaydetti. Çeltek, Çorum Ekmekçioğulları Metal’den örnek vererek, “90 işçinin Kod 29’la işten çıkartılması kabul edilemez. Kod 29, işçinin yüz kızartıcı suç işlemesi nedeniyle işine son verildiğini temsil eder. 90 işçi aynı anda nasıl oluyor da yüz kızartıcı bir suç işleyebiliyor? Kod 29, işçinin kıdem ve ihbar tazminatını da ortadan kaldırıyor. Olaya objektif bakıldığı zaman burada çalışan işçiler 8- 10 yıllık işçiler. Ne zaman bu insanlar sendikalaştı, o zaman bu tarz yöntemlere başvuruyorlar. Bu da anayasal bir suçtur” şeklinde konuştu.

İşsizlik ölümden beter

İşçilere yönelik bu tarz haksız ve hukuksuz işten çıkarmaların giderek arttığını, işten çıkarılma korkusunun ölüm korkusunu dahi geçtiğini dile getiren Çeltek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir yandan hükumet işten çıkarma yasağı var diyecek, öbür yandan da sendikalı oldukları için 90 işçi işten çıkartılacak! Bu insanlar sendikalaştıktan sonra bu ihlaller yapılıyor. Hükumetin buna karşı tavır koyması lazım. Patronlar ne isterse zaten hükumet oturup o istekleri görüşüyor. Ancak işçiden yana tavır koymaya ihtiyaç var. Türkiye’de düşük ücretli işçi çalıştırma sistemi var. Patronlar istedikleri gibi işçiyi çalıştırsın, ücret versin bunun karşısında bir hak arayışı olmasın isteniyor. Bir tarafta asgari ücret, bir tarafta sendikalı olan işçiler… Türkiye’de çalışanların yüzde 45’i asgari ücret alıyor. Tüm konfederasyonlar, yoksulluk sınırını 7-8 bin liralarda açıklıyor. Gıda ve diğer giderlere yapılan zamlar ortadayken kalkıp yüzde 5-7 şeklinde enflasyon açıklayarak, 2 bin 800 liralık asgari ücreti de sanki çok veriyorlar algısıyla ortaya koyuyorlar. Çünkü patronların istediği düşük ücret politikasını hayata geçirmek için işçinin sendikalı olmaması gerekiyor. Sendikalı işçilerin üzerindeki baskı bundan kaynaklanıyor.”

Yeni bir anlayış

Çeltek, işçilerin hak arayışında yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğunu hatırlatarak, “Yeni bir işçi kültürüne ihtiyacımız var. Türkiye’de takım tutar gibi siyasi parti tutuluyor. Öncelikle tüm işçilerin oy attığı partiyi sorgulaması gerekir. Bir fabrikada 2 yıl, 3 yıl örgütlenme süreci mi olur? Neden yetki davalarında referandum uygulanmıyor? Kıdem tazminatının fona devredilmesi çabasını neden işçiler sorgulamıyor. Attığımız oylar; vergi, elektrik, yol, su olarak geri dönecek. Bunu bir işçi sorgulamazsa bu anlayışla işçilerin mutlu, huzurlu bir hayat sürme şansı yok. İşçiler başını dik tutacak, eğilmeyecekler ve mücadele edecekler” dedi.