SES İzmir Şube Eş Başkanı Erkan Batmaz

Sağlık emekçilerinin örgütlü gücü olarak, salgının başından beri sağlığımız, haklarımız, emeğimiz ve halkın sağlık hakkı için mücadele ettik ve ediyoruz.

Yıllardır yaşadığımız sorunlar Kovid-19 pandemisi ile birlikte katlanarak arttı. Bizler “Yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diye haykırırken 517 arkadaşımızı Kovid nedeniyle kaybettik. Sesimizi duymak istemediler, bizleri görmezden geldiler. İş yerleri önünde, servislerde, Sağlık Bakanlığı önünde haykırdık. Bizleri duymadılar.

Pandeminin başlarında alkışlanan bizler vergi yükünün, enflasyon oranlarının altında ezildik. Pandemi koşullarında izinsiz, dinlenmeksizin çalışmaya mecbur bırakıldık. Taleplerimiz görmezden gelindiği gibi her geçen gün çalışma koşullarımız ağırlaştırıldı, emeğimizin karşılığı ödenmedi, giderek yoksullaştırıldık.

Yıpranma payımızı talep ettik, 7200’e kadar kademeli ek gösterge talep ettik, Kovid-19 un meslek hastalığı sayılmasını talep ettik, sağlıkta şiddete karşı etkin bir yasa talep ettik, yoksulluk sınırının üstünde, tamamı emekliliğe yansıyan ücret talep ettik. Bütün taleplerimiz göz ardı edildi, Sağlık Bakanlığı randevularımıza bile yanıt vermedi. Sağlık kurumları, sağlık emekçileri bu yükü kaldıramıyor, tükendik dedik, Bakanlık popülist politikalarına devam etti, muayene randevularını 5 dakikada 1'e indirdi. 'Uykusuzluktan, yorgunluktan hayatımızı kaybediyoruz' dedik, sesimiz çığlık oldu, Sağlık Bakanlığı’nın kapısına dayandı ancak sessiz duvarlarla karşılaştık.

Yalnızlaştık, yaptığımız işe yabancılaştık, tükendik.

Sağlık Bakanlığı ise sağlık emekçileri bu durumdayken özel hastane patronlarının isteklerini yerine getirmeyi tercih etti, hekimlere yönelik ekonomik iyileştirme öngören düzenlemeyi bile rafa kaldırdı. Sağlık emekçilerine kölelik koşularına yakışır çalışma ve ücret politikalarını reva gördü.

Pandemi tüm ağırlığı ve yıkıcı etkisiyle devam ediyorken biz sağlık emekçileri bu ağır yükün altında kalmamanın mücadelesini verirken, diğer yandan halkın sağlık hakkını korumak için mücadelemizi yükseltiyoruz. Çünkü biz eğer bu ağırlığın altında kalırsak biliyoruz ki ezilecek olan toplum sağlığının kendisi olacaktır. Sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi taleplerimiz toplumun sağlık hakkı almasıyla doğrudan ilişkilidir. Kamu kurumlarında halkın ücretsiz sağlık hizmetini, kolayca ve nitelikli bir şekilde almasının mücadelesini veriyoruz.

Bizler sağlık emekçilerinin gür ve cesur sesiyiz. Bu SES’i daha fazla duymazdan gelemezsiniz. Bıçak kemikte! YAPTIĞIMIZ EYLEM ETKİNLİK VE tek günlük Uyarı grevlerimizde taleplerimiz yerine getirilmediği sürece mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade etmiştik.

Taleplerimizi tekrar hatırlamak gerekirse;

● COVID-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin.

● Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın.

● Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.

● Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin.

● 3600/7200 ek göstergeler sağlansın.

● Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödensin ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulansın.

● Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.

● Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.

● OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın.

● Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın

● Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeter. Katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın

● Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun

● Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılsın, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe kamu sağlık kurumlarına aktarılsın

● Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmeleri kriterlere uyanlar arasında o kurumlarda çalışan kişilerce seçim yöntemi ile belirlensin.

Sağlık haftası kapsamında 14 Mart tıp bayramı vesilesiyle özlemini duyduğumuz sağlık sistemi ve çalışma koşulları oluşturma mücadelesinde, 14 Mart’ların bayrama dönüşmesi için taleplerimiz bir an önce karşılanmasını istiyoruz.

Bu sağlık sistemi yoksulu, yaşlıyı, çocuğu, kadını yani sağlık hizmetlerine daha çok gereksinimi olanları görmezden geliyor. Tüm bu kötülüklere, eşitsizliklere, baskılara, yaşam hakkımızı yok sayan uygulamalara karşı sesimizi tüm topluma duyurmak, çözümü hep beraber yakalayacağımızın umudunu yitirmeden mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sağlık haftası kapsamında 14 Mart tıp bayramı vesilesiyle özlemini duyduğumuz sağlık sistemi ve çalışma koşulları oluşturma mücadelesinde, 14 Mart’ların bayrama dönüşmesi için taleplerimiz bir an önce karşılanmasını istiyoruz.