Hülya ULAŞOĞLU (SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi)

Kadın olmak dünyanın her yerin de çok zor, ne kadar rahat yaşarsanız yaşayın bu sefer duygusal taciz, psikolojik şiddetle karşı karşıyayızdır -kadın olarak-. Bizim ülkemizde anne olmak, eş olmak, çalışan olmak hep çok zor oldu. Kadında şiddete dikkat çektiğimiz 25 Kasım gününün ardından, biraz da günümüzün sorunlarına değinecek olursak PANDEMİDE KADIN OLMAK nasıl oluyor? Anlatmak isterim.

Sağlık alanı bakım hizmeti ile eş tutulduğu için kadın çalışanının çok olduğu bir emek alanı. Her ne kadar tüm bireysel sorunlarımızı kapatıp profesyonel olarak görevimizi yapsak da işyerinde yaşadığımız taciz, mobbing yaptığımız işlerin bedensel olarak bize bıraktığı hasar bambaşka. Biliyorsunuz pozitif ayrımcılık olarak emeklilik sisteminde kadınlar erkeklerden beş yıl daha önce emekli olur. Ağır riskli işlerde çalışmak yıpranma payı almayı gerektirir ve bir beş yıl daha indirim uygulanır. Polis ve askerde sosyal güvenlik sistemi böyle işler, doğrudur da fakat sağlık alanında bunu bir türlü anlatamadık. En büyük sorun uzayan mesailer, gece vardiyaları ve bugünlerde anlatmaya gerek olmadan Kovid-19 virüsü sağlıkçıların ne kadar riskli bir alanda çalıştığını, her gün yeni bir sağlık emekçisini öldürerek anlatıyor.

Pandemi kamusal hizmetin ne kadar önemli olduğunu anlattı. Çok önemli bir sorun kreşler kadın emekçiler için olmazsa olmaz kamusal bir hizmet. Her işyerinde 7/24 açık kreşler sağlık emekçisi kadınlar için hayati öneme sahip. Bir kez daha acı bir şekilde bunu yaşıyoruz. Yaşlılar; anneanne, babaanne bizimle yaşayamıyor, çocuklarımızı güvenle onlara bırakamıyoruz. İzin yasak, emeklilik yasak, alınan raporlar anında hakem hastanelere gönderiliyor. Peki soruyoruz; ‘Nöbetlerde çocuklar ne olacak? Kreşler zorunlu olarak karantinaya girdiğinde ne yapmamızı bekliyorlar?’

Hastanelerde normal temiz kabul edilen kliniklerde refakatçiye test yok, ziyaretler açık sağlık çalışanına koruyucu ekipman Kovid-19 kliniklerindeki gibi verilmiyor maske tulum vs… Kendimizi nasıl korumamız bekleniyor? TEST TEST TEST diyoruz, sürekli gereksizliği, anlamsızlığı basın eliyle topluma anlatılıyor, gevşedikçe gevşiyor toplum. Her gün yeni sağlık çalışanı ölüyor, her gün yeni arkadaşlarımız pozitif oluyor, biz de herkes gibi evde tedavi alıyoruz. Burada bile erkekseniz sadece kendinizi düşünüyorsunuz. Oysa kadınlar öyle mi? Pozitif olup evinde izolasyona alınan hemşire arkadaş bizi arayıp, ‘Mutfakta klorakla temizlik yapsam, çocuklara yemek yapsam olur mu?’ diye soruyor, Kadın sağlıkçılar hasta bile olamıyor. Tüm dünyada ve bizim ülkemizde en az 14 gün bulaş yapan Kovid-19 sağlıkçılarda yedi gün, on gün içinde tedavi olmuş kabul edilip işe, nöbete çağrılıyor. Kadınlar, evlerine mi, çocuklarına mı, hastalara mı yetişsin? Biz Süpermen değiliz, her şeyden önce insanız.

Çalışmak zorundayız evet, her şeye rağmen işimizi yapıyoruz. Derdimizi anlatınca tembellikle suçlanıyoruz. Sürekli evlerimizden aranıp görev yerimizin değiştiğini duyuyoruz. Ekonomik olarak iyi şartlarda olsak, gece çalışmalarının karşılığını alsak, yıpranma tam olarak beş yıla bir yıl verilse erken emekli olacağımızı bilsek, Kovid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilse biraz olsun huzurlu çalışırız. Paramız olsa, yorgun gecelerin sabahında taksi tutup eve gideriz. Kadınlar olarak ateşin içinde önce yakınlarımızın, hastalarımızın sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Kim bilir bize sıra geldiğinde ne büyük depresyonlar bizi bekliyor? Her gün psikiyatri ilacı alan arkadaşımızın sayısı artıyor!

Bugünlere seyrederek geldik. Personel açığı giderilse idi zamanında, bu kadar sağlık emekçisine, bulaş olmazdı. Tüm kamu dönüşümlü çalışırken, sağlıkçı en ağır şekilde çalışmak zorunda kaldı! Kadınlar daha çok yoruldu. Ev, iş, çocuk dinlenmenin hiç olmaması hastalığın şiddetini artıyor. Sağlık emekçisi kadınlar olarak sabrımızın da gücümüzün de kalmadığını duyun artık. Her yerde olduğu gibi sağlık alanında da mücadelenin en önünde kadınlar var. Bir de derdimiz yetmiyor gibi İl Hıfzıssıhha Kurulu 29 Haziran 2020 tarihinde sağlık kurumları önünde ve yüz metre yakınında, Kovid-19 virüsünün yayılımına neden olur diye, eylemleri, basın açıklamalarını yasaklandı… O tarihten beri azalan, geriye giden bir istatistik yok! İktidarlar, idareciler krizi fırsata çevirip baskıyla yönetmek istiyorlar ama bilinsin ki kadınlar bu duruma sessiz kalmayacak, bıçak kemikte.