Yazan/ Muhsin AKICI (Genel-İş 6 No'lu Şube Sekreteri)

İşçi sınıfı ve emekçiler olarak sefalet politikalarını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Her fırsatta bunu dile getireceğiz haykıracağız; artık yeter diyeceğiz. Elinizi işçinin emekçinin yakasından çekin.

Olayı şöyle özetleyecek olursak; 2000 yılında 8 tane çeyrek altın alabiliyorduk. Yıl 2020 asgari ücret 2 bin 103 lira 98 kuruş. 2020 çeyrek altın fiyatı bugün itibarıyla 472 lira, sadece 4 tane çeyrek altın alabiliyoruz. Demek ki enflasyon rakamları hiç de sizin anlattıklarınız gibi değilmiş. Bugün geldiğimiz durum ortada, maaşlarımız enflasyon karşısında yüzde 100 maaşlarımız erimiş. Her geçen yıl eksik rakamlarla sürekli alım gücümüz düşmüş. Gerçek rakamlar bugün asgari ücretin 4 bin 200 lira olması gerekir. Biz de Genel-İş ailesi olarak her zaman gerçekleri savunacağız, tablo ortada. Bu iş çay gevrek hesabına benzemez. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de kıdem tazminatımıza göz diktiler. Normal şartlarda birçok durumda kıdem tazminatını alabiliyoruz. Her yıla bir brüt ücret maaş olarak hesaplanıyor. Yeni getirilecek olan sistemde 3 yıla bir brüt maaş şeklinde düzenlenecekmiş. DİSK genel başkanımızın da belirttiği gibi kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir. Gerçeğin güneşini kapatan kara bulutların en koyusu menfaattır. İşçilerin kıdem tazminat hakkı mevcut yapı ve süreler dikkate alınarak güvence altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı işten atılma dahil pek çok durumda alınabilmektedir. Fon sistemi ile amaçlanan kıdem tazminatını işverenlerin üzerinden alınarak yararlanma sürelerini düşürmek işçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmak, 10 ile 15 yıl sınırlamalar getirmektir. 1 yıla bir brüt maaş şeklindeki mevcut yapı 3 yıla 1 aylık brüt maaş şeklinde düzenlenmek istenmektedir. Bu kabul edilemez. İlla işçinin yararına bir şey yapılacaksa kıdem tazminatı her koşulda ödenmeli, iflas etmiş ödeme aczine düşmüş işveren açısından kıdem tazminatı garanti fonu getirilmelidir. Üretmeden tüketen ülkeyiz. Maalesef bu da ülkemizde milyonların işsiz ordusu yaratıyor. Ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bize miras bıraktığı ilkelerinden biri olan devletçilik ilkesi geçmişe baktığımızda o günlerde bunu tanımlarken ne güzel tanımlamıştı. Köylü bu milletin efendisidir. Üretime dayalı çok anlamlı bir söz. Kapitalizm sınıflı toplumların sonuncusudur. Sınıflı toplum insanın insan tarafından sömürüldüğü toplum demektir. Sınıflı toplum insanın en hafif deyimi ile kirlenmesi demektir. Sınıflı toplum insanı insana kulluğu demektir. Sınıflı toplum insanın aşağılanması demektir. Kadının, yoksulun farklı renkteki insanların kısacası bir bütün olarak insanın aşağılanması demektir. Irkından, dininden, ten renginden, cinsiyetinden dolayı ve daha bilmem nesinden dolayı insanın aşağılanması insanın insan tarafından sömürüsü ile başlar. Biz işçiler olarak öncelikle onurumuza sahip çıkacağız, aşağılanmaya karşı duracağız. Dünyanın ve ülkenin neresinde aşağılanma, horlama, nedeni ne olursa olsun, aşağılanan bir insan varsa ondan yana tutum alacağız. İnsan onurunu çiğnetmenin yolu budur. Onurlu işçi hakları için mücadele etmesini bilir. Onurlu işçi tüm baskılarına rağmen direnmesini bilir. Onurlunu işçi örgütlenir. Örgütlenme dirilişin temelidir. Örgüsüz bir toplum kapitalizmin kölesidir.